Korkarım bu geminin kaptan köşkündeki dümeni kırık. Kaptan
köşkünde rota bilen bir kaptan var mı? Doğrusu bundan emin değilim.
Sisler içinde, Kutup Yıldızı'na bakıp yönünü tahmin etmeye çalışan
bir gemi sanki Beşiktaş. Kutup Yıldızı'nı görmek, otomatik olarak,
sisler ve dalgalarla nasıl mücadele edeceğinizi söylemez. Kutup
Yıldızı, menzile varış mesafesi hakkında da size bilgi vermez.
Beşiktaş gemisinin bütün umutlarını bağladığı Kutup Yıldızı da,
bana kalırsa şaşkın.
Eğer Beşiktaş oyununu bir geminin rotasına benzetirsek, sahada
sergilenen aksiyonların yol haritasından yoksun olduğunu rahatlıkla
söyleyebiliriz. Dolayısıyla izlenilmesi tavsiye edilen bütün
patikalar birbirine karışıyor.
Futbol oyununun yol haritası lafla üretilmez. Laf futbol
yorumcusunun ağzında şık durur; çünkü onun işi budur. Futbol oyunu
üretmek teknik adamın işidir ve bu iş, “Atiba, top bizdeyken ileri
çık, Larin, sen sol tarafa deplase ol, Oğuzhan sen de koşu yoluna
top at’’ demek değildir. Futbol oyunu üretimi, bir maç atmosferi
üretme işidir ve mutlaka yeşil çimler üstünde sahnelenerek prova
edilmelidir. Her oyuncunun kendi pozisyonunu otomatik hale
getirmesi gerekir. Pozisyon içinde düşünmek, oyunun en büyük
düşmanıdır; çünkü her pozisyonun ömrü aslında üç saniyedir. Üç
saniye içinde karar verip uygulamak için her hareketin önceden
bilinç altında depolanması lazım gelir.
Beyaz tahtada işaretlerle ya da konuşarak parlak cümlelerle,
belirtilen şey, planlanmış oyun olmaz; olsa olsa, sofraya servis
edilen menünün “ortaya karışık” hali olur.
Sergen Yalçın akışkan bir oyun için ne alan üretme planlaması
yapıyor ne de üretilmiş alanın nasıl kullanılması gerektiği
bahsinde uygulamalı provalar yapıyor. Bunun böyle olduğunu bilmek
için gidip özel olarak Sergen Yalçın antrenmanlarını izlemek
gerekmez. Maç anında Beşiktaş oyununun bütünlüğü çok bilgi
veriyor.
Söz gelimi Beşiktaş’ın alan kat etmesinin tek yolu, rakibin
iznine bağlı. Rakip bir bütün olarak topun gerisine geçip, ilerde
baskı yapmayınca, Beşiktaş, kendi yarı sahasında rahatsızlık
vermeyen top dolaşımı yapabiliyor. Oysa futbolun temel kuralıdır;
baskı yapan her takım, sırf baskı yaptığı için rakibine boş alan
verir. Peki, Beşiktaş baskı yerken neden bu geniş, sahipsiz ve boş
alanları göremiyor? Çünkü Sergen Yalçın, alan üretme işiyle ilgili
değil. Beşiktaş’ın kurduğunu sandığı bütün baskılar, rakipler izin
verdiği içindir.
Zaten, Larin, Aboubakar, Ghezzal üçlüsüyle baskı yapmak
imkansızdır; çünkü her üç oyuncuda kağnı arabasından daha ağır bir
görüntü içinde. Ayrıca oyun önceden planlanmadığı için, bütün işler
bu oyucuların becerilerine havale edilmiş. Top kontrolü, yüzünü
kaleye doğru dönmek derken, bu oyuncuların kaybettiği zaman,
rakibin toparlanmasına ve baskı yapmasına yetip artıyor.
Kısaca; Beşiktaş’ın ehil, işini bilen ve mesleğinin gereklerini
yerine getiren bir teknik direktöre ihtiyacı var.