Rumlar Erdoğan'a değil Akıncı'ya güveniyor

Rum tarafı Kıbrıs sorununun çözümünde Erdoğan’a büyük umutlar bağlamıyor. Çözümünün Mustafa Akıncı liderliğine bağlı olduğu görüşü hakim.

Abone ol

DUVAR - Pazar günü Kıbrıs’ın İsviçre’deki umuda yolculuğu kaldığı yerden devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Rum liderliğinin önerisi üzerine bir hafta ara verilen Toprak Zirvesi bu pazar ve pazartesi, İsviçre’de kaldığı yerden devam edecek. Bu önemli zirvede taraflar, Kıbrıs sorununun çok çetrefilli ve hassas konularından birsi olan toprak sorununa çözüm arayacaklar. Taraflar ayrıca Aralık ayı içerisinde yapılması planlanan garantiler ve güvenlik eksenli beşli veya çok taraflı zirvenin tarihini belirlemek için de çaba sarf edecekler.

TEMKİNLİ İYİMSERLİK

İsviçre Zirvesi'ne sayılı saatler kala Kıbrıs Rum tarafında temkinli bir iyimserlik havası hakim. Kıbrıslı Rumlar, İsviçre Zirvesi'nden toprak meselesinde kendi tezlerini tatmin eden bir sonucun çıkabileceği olasılığı üzerinde duruyorlar. Geçtiğimiz saatlerde, Nikos Anastasiadis liderliği de kamuoyu ile bu yönde bir mesaj paylaştı.

İsviçre Zirvesi öncesinde Atina’yı ziyaret eden ve Kıbrıs sorunundaki son gelişmeleri Syriza-Bağımsız Helenler (ANEL) Koalisyon hükümeti ile masaya yatıran Anastasiadis liderliği, bu gün Kıbrıs Temsilciler Meclisi'ni bilgilendiriyor. Yarın ise liderlik İsviçre’ye hareket edecek.

Yeşil Hat'tın kuzeyindeyse Mustafa Akıncı liderliği yoğun bir tempo ile çalışmalarını sürdürüyor. Hafta içerisinde Kıbrıs Türk siyasi partilerinin liderleriyle bir araya gelen Akıncı, önümüzdeki saatlerde İstanbul üzerinden İsviçre’ye uçacak. Duvar’a ulaşan son bilgiler önümüzdeki saatlerde Akıncı’nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir durum değerlendirme toplantısı yapabileceği olasılığına işaret ediyor.

ERDOĞAN'A YÖNELİK KAYGILAR

Akıncı-Erdoğan temaslarını büyük bir dikkatle kayıt altına alan Kıbrıslı Rum kaynaklar önemli bir noktanın altını çiziyorlar. Kıbrıs Rum tarafı Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a büyük umutlar bağlamıyor.

Türkiye’de otoriter bir rejime doğru kayan, farklı sesleri demokratik olmayan yollardan kısan bir yönetimin Kıbrıs sorununun çözümüne olumlu bir etkide bulunamayacağı olasılığı bugünlerde Kıbrıs Rum tarafını düşündürüyor

Görüşlerini Duvar ile paylaşan kaynaklar şu noktaların altını çiziyorlar: "15 Temmuz sonrasında Erdoğan’ın Türkiye’de kendi darbesini gerçekleştirdiği artık tüm dünya kamuoyu tarafından bilinen bir gerçek. Halkın seçilmiş temsilcilerini hapishanelere gönderen bir liderlikten Kıbrıs Sorunu gibi karmaşık bir meselede olumlu bir tavır takınması beklenmemeli."

'3 BM ÜYESİ İŞGALCİ SAYIYOR'

Kaynaklarımız ayrıca, Türk dış politikasının yeni süreçte karşı karşıya kaldığı engellere ve zorluklara da işaret ediyorlar. ‘Türkiye artık Birleşmiş Milletler’in üç üyesi tarafından -Irak, Suriye ve Kıbrıs- işgalci olarak tanımlanıyor. Böylesi bir ortamda Kıbrıslı Rumlar garanti sisteminin feshini Erdoğan’dan bekleyebilir mi?’ Bu noktanın altını çizen kaynaklar, Kıbrıs sorununun çözümünün esasında, bugüne dek olumlu çaba sarf eden ve Kıbrıs’ın her iki yakasında da umutları yeşerten Mustafa Akıncı liderliğine bağlı olduğunu vurguluyorlar.

Rum tarafına göre, Akıncı liderliği bazı önemli noktalarda Ankara ile arasına bir mesafe koyabilirse Kıbrıs sorununun çözümü önümüzdeki haftalarda gündeme gelebilir.

RUMLARIN İKİ KIRMIZI ÇİZGİSİ

İsviçre’deki zirveye ihtiyatlı bir iyimserlik havasında hazırlanan Kıbrıs Rum tarafı görüşmelere iki temel kırmızı çizgi ile katılacağını vurguluyor. Bu iki temel kırmızı çizgi Anastasiadis’in son Atina temaslarında da tekrardan teyit edildi.

Kıbrıs Rum tarafı, Kıbrıs Türk tarafının öne sürdüğü yüzde 30-yüzde 29,2 bandındaki toprak ayarlamasının (çözüm sağlanırsa Kıbrıs Türk Kurucu Devleti'nin kontrolünde kalacak toprak oranı) aksine Annan Planı’nın öngördüğü toprak düzenlemesine benzer ya da ondan daha iyi bir toprak ayarlamasını hedefliyor. Deneyimli Kıbrıslı gazeteci Panayiotis Tsangaris bizlerle Rum tarafında yüzde 28,5’lik bir oranın tartışıldığı bilgisini paylaşıyor.

Kıbrıs Rum tarafının ikinci kırmızı çizgisiyle güvenlik konusuyla ilgili. Atina ve Lefkoşa çözümle beraber eskimiş ve Soğuk Savaş kalıntısı olan ‘garanti sisteminin’ feshini talep ediyor.