Rus basınında geçen hafta (1-7 Haziran): Rusya ile Batı arasında kalan Erdoğan

EADaily yazarı Vladimir Dobrınin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin ile yakınlaşmasının Batı’yı gittikçe daha çok rahatsız ettiğini yazdı. Dobrınin’e göre Rusya ile Batı arasında kalan Erdoğan ekonomik açıdan Rusya’yı tercih edecek.

Andrey İsaev aisaev@gazeteduvar.com.tr

Vzglyad.ru sitesinde çıkan ve Darya Rınoçnova ile İvan Abakumov imzalı yazıda olası ABD-İsrail-Rusya’nın Suriye müzakeresi değerlendirildi. Bugünlerde Arap basınının ortaya attığı bu toplantı ihtimali daha önce Rusya Güvenlik Konseyi tarafından dile getirilmişti.

Çizilen plan doğrultusunda Rusya, İran’ın Suriye’de hareket alanını kısıtlamasına karşılık Suriye’ye uygulanan yaptırımları kaldıracak ve Esad rejiminin meşruiyetini tanıyacak.

Siteye konuşan uzmanlar Moskova’nın Tahran’a nüfuzunun sınırlı olduğunu vurgulasa da İran’ın aslında uzlaşmaya hazır olabildiğini iddia ediyorlar. İran’ın Dışişleri Bakanlığınca yaptığı açıklamaya göre “Suriye’deki durum sakinleşince ve terörle mücadele sona erince” Tahran, ülkedeki varlığını azaltacak veya tamamen kaldıracak. Yazarlar, İran’ın tek istediği şeyin Şam rejiminin devam etmesi olduğunu iddia etti.

Novıye izvestiya gazetesinde sosyolog Aleksey Roşçin, medyanın Suriye’ye ilgisinin neden azaldığını araştırdı.

Putin’in defalarca “Suriye’den çekiliyoruz” demesine rağmen ülkedeki Rusya’nın askeri varlığı değişmedi. Suriye barışa kavuşmadı, Esad’ın kontrol ettiği alan bütün ülkeyi kapsamazken, isyancılar darbe üstüne darbe yemesine rağmen mağlup olmadı.

Yazara göre medyanın Suriye’ye ilgisinin azalış sebebi şöyle: Rusya’nın övünecek bir şeyi yok, durumu gittikçe kötüleşiyor. Moskova’ın müttefiklerine gelince durum iç açıcı değil. İran, ABD’nin ciddi yaptırımlarına maruz kaldı. Çin bile İran’dan petrol alımını durdurdu. Bu durumda Tahran’ın Suriye’ye kapsamlı karışması şüphe verici. Dolayısıyla havada egemen Rusya ve Şam sahada büyük sorun yaşayacak.

Türkiye’nin müttefikliği de Roşçin’in deyişiyle “son derece kuşkulu”. Erdoğan’ın, ABD’nin baskısına hâlâ dayansa da, “dostu Voldemar’ı” terkederek daha güçlü tarafa yanaşma ihtimali oldukça kuvvetli.

Bütün bunlar silahlı muhalefete ilham verir. Rusya’nın Suriye’de konuşlanan asker sayısı yetersiz, üstelik Moskova çok uzaklarda ciddi bir çatışmaya girmek istemez.

Yazıyı bitirirken Roşçin, herhalde Suriye’den kaçmak zorunda olacağız iddiasında bulundu.

EADaily yazarı Vladimir Dobrınin, Mayıs sonunda Avrupa Komisyonunca yayımlanan raporu yorumlarken Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin sonu olmayacak, bunun ana sebebi de Recep Tayyip Erdoğan’ın “otoriter yönetime kayması”, dedi.

2017’den bu yana Cumhurbaşkanı Erdoğan daha çok tepki almaya başlamakla Dobrınin’in deyişiyle Avrupa standartlarından vazgeçtiğini açık açık gösterdi. Bu süreç, İstanbul seçiminin iptali ile zirve yaptı. Üstelik Erdoğan’ın Putin ile yakınlaşması Batı’yı gittikçe daha çok rahatsız ediyor.

Dobrınin’e göre Rusya ile Batı arasında kalan Erdoğan ekonomik açıdan Rusya’yı tercih edecek. Siyaset de onu aynı yöne sürüklüyor. Bunu iddia ederken yazar, yeter ki "Rusya ile uçak krizinden sonra Erdoğan’ın küçük düştüğünü ve uzun uzun barış için yalvardığını hatırlayalım" ifadesini kullandı.

Avrupa’ya gelince büyük ihtimal AB, “Türkiye’nin bize katılmasını çok ama çok istiyoruz, ancak birkaç kriter daha tutturması lazım” şeklinde davranacak. Türkiye ise “tabii, en kısa zamanda” diye cevap verecek ama bildiği yola devam edecek.

Kommersant gazetesine konuşan uzmanlar, Türkiye’nin iktidar partisinin yerine geçecek başka bir partinin kuruluş aşamasına gelindiğini iddia etti. Yeni muhafazakar partinin başına Ahmet Davutoğlu’nun gelmesi bekleniyor. Bununla beraber eski başbakan partiden söz etmez ancak “yeni vizyon” tezini dile getiriyor. Olsun, mesaj anlaşıldı.

Çağdaş Türkiye araştırma merkezi uzmanlarından Yuriy Mavaşov, Erdoğan’ın eski parti arkadaşları yeni parti kuruyor şeklindeki dedikoduların Şubat ayından önce ortaya çıkmaya başladığını hatırlatarak 2018 seçiminin yeni bir muhafazakar partiye ihtiyaç duyulduğunu gösterdiğini vurguladı. Mavaşov’a göre Erdoğan’a artık yüz vermeyen AK Partililer Davutoğlu’ya yanaşabilir.

Öte yandan Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi uzmanı Timur Ahmetov, Davutoğlu’nun İstanbul’da yeniden yapılacak seçim sonuçlarını bekliyor. AK Parti kazanırsa Erdoğan’a güven artar, bu ortamda yeni parti kurmak mantıksız olacak, dedi.

Carnegi.ru sitesinde yayımlanan yazıda Nikita Smagin Rusya ile İran arasında neden stratejik partnerlik kurulamadığını yazdı.

Son yıllarda iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine rağmen çoğu uzman onlara “müttefik” demez, Tahran ise Moskova’nın İsrail ile sıkı bağlardan rahatsızlık duyuyor.

2015’te Esad rejimini kurtarmakla meşgul olan Tahran Rusya’yı Suriye’ye karışmak için ikna etti. O zamandan beri iki ülke arasında ittifakvari bir bağ oluştu.

Buna rağmen ekonomik ilişkilerde gözle görülen bir gelişme kaydedilmedi. Rusya’nın dış ticaretinde İran’ın yeri %1. Hindistan Okyanusu'nu Baltık Denizi ile bağlamayı planlanan “Kuzey-Güney koridoru” gibi kimi dev projeler ABD’nin yaptırımları yüzünden ağır gidiyor, ikili ticarette milli para birimi kullanma teşebbüsü ekonomik ihtiyaçtan ziyade daha çok politik bir çıkış. Belki en önemlisi, her iki ülkenin ihracatı gaz ve petrole dayanır, dolayısıyla Moskova ve Tahran rekabet etmeye mahkum.

Ortadoğu’da çok yönlü politikayı yürütmeye çalışan Rusya İran’ın hem dostları hem düşmanları ile ilişki kurdu. Moskova bölgede ana dış arabulucu statüsüne göz dikti. Ama bölgenin süper gücü statüsüne ulaşmaya çalışan Tahran bunu kabul etmez. Moskova da yazara göre kim olursa olsun “bölge süper gücüne” karşı çıkıyor.

Makaleyi bitirirken Smagin bu gidişatla Rusya ile İran arasındaki çelişkinin artmaya devam edeceğini dolayısıyla bugünkü ilişkileri korumak bile gerçekçi bir maksat olduğunu iddia etti.

Tüm yazılarını göster