Eski TASS ajansı Ankara muhabiri Kirill Jarov, ajans sitesinde yayımlanan makalesinde Erdoğan’ı “umutsuzlukla kuşatan” yerel seçimlerin AK Parti’nin geleceğine tehdit ettiğini iddia etti.
YSK’nın kararının muhalefetin işine geldiğini belirten Jarov, CHP’nin “geniş çaplı manipülasyon yapma imkanı” olmadığından bu kararın siyasi baskı ile verildiğinin malum olduğunu ifade etti.
Erdoğan’ın “histerik çıkışları” ve AK Parti’nin İstanbul’da tamamen başarısız seçim kampanyasına bakılırsa iktidar partisinin döküldüğünü göreceğiz, diyen Jarov, milliyetçilerle kurulan ittifakın ve Cumhurbaşkanının “halkı bıktıran hırçın retoriği”nin boşuna gittiğinin altını çizdi.
Zamanında Erdoğan’ın “yol gösterdiği” Davutoğlu, Babacan, Gül gibi siyasetçiler yavaş yavaş siyasi hayata dönerken kurulması konuşulan yeni parti, AK Parti’nin seçmen kitlesini daraltacak. Yazara göre YSK’ya yaptığı baskı ile Erdoğan kendi partisinin bölünmesini sadece birkaç ay için erteledi.
Erdoğan’ın kapıldığı korkuyu gören CHP, AK Parti ve Cumhurbaşkanının itibarını büyük ölçüde zedeleyen seçimi iptal kararını "soğukkanlılıkla" karşıladı. Birçok Türk vatandaşı, “ebedi” Erdoğan’ın yerini alabilecek İmamoğlu’na artık “olası cumhurbaşkanı” gözüyle bakıyor.
AK Parti’nin ve Erdoğan’ın Kürt siyasetçilerle ittifak kurmak kadar her çareye başvuracağını tahmin eden Jarov, "Erdoğan ve 'takımı' ekonomiyi iyileştiremeyeceğinden itibarını kaybetmeye devam edecek. YSK’ya yapılan baskı bir umutsuzluk işareti olup ciddi siyasi gelişmelere yol açacak" dedi.
Tsargrad TV ise YSK’nın kararının uluslararası boyutunu değerlendirdi.
“Demokrasi bekçisi” ABD Türkiye’yi eleştirmezken Avrupa Birliği'nden negatif yankı gelmeye devam ediyor. TV kanalına göre “CHP, HDP, terörist PKK ve Gülencilerin kurduğu koalisyon”un arkasında ABD var. İmamoğlu da “Washington’un adayı”.
Tsargrad’ın mikrofon uzattığı Rusya Uluslararası İşler Konseyi Uzmanı Timur Ahmetov, iktidar partisi seçim kampanyasında “dış güçlerin Türkiye komplosu” tezini kullandığından Erdoğan’ın “ABD karşıtlığını” alevlendirmemesi için Washington'un suskun kalacağını tahmin etti.
Öte yandan Siyaset Bilimci Grigoriy Trofimçuk, ABD’nin, Türkiye ile zaten gergin olan ilişkileri daha da bozmamaya çalıştığını öne sürdü. Ankara ile ilişkileri iyileştirmekle uğraşan Washington, Erdoğan’ın Moskova ile arasının açılmasını bekliyor ve “Ankara’ya ciddi baskı araçlarını” kullanmaktan hâlâ çekiniyor.
Doğu Bilimci Mais Kurbanov’a göre şu anda Moskova, Erdoğan’a destek vermeli. “Erdoğan’ın, Avrasya’nın dış düşmanlardan korunmasına muhtaç olduğunu anladığını öne süren Kurbanov, Rusya, Türkiye ve İran ittifak yaparak ABD ve müttefiklerinin nüfuzundan kurtulabilir... Düşmanımın düşmanı dostumdur. Rusya ve Türkiye barış ve uyum içinde yaşamalı” dedi.
TV’ye röportaj veren Çağdaş Türkiye Araştırma Merkezi Uzmanı Yuriy Mavaşov Moskova’nın Türkiye’deki gelişmelere saygı göstermesi gerektiğini belirtti. "Moskova iktidar partisi ile sınırlı kalmayarak İmamoğlu dahil bütün siyasi oyuncularla diyalog kurmalı" dedi.
Nezavisimaya gazetesi yazarı Aleksandr Şarkovskiy, Putin ile Erdoğan’ın yeniden “Suriye’yi paylaştıklarını” iddia etti.
Yazarın deyişiyle çatışmaların devam ettiğini dikkate alırsak iki liderin son (ve acil) telefon görüşmesinde İdlib’i her iki tarafı tatmin edecek şartlarda paylaşmasının kararlaştırıldığını anlarız.
İdlib’de ilerleyen ve Rus uçakları tarafından destek gören Şam ordusu, Türkiye yanlısı militanları da ateş altında tutuyor. Öte yandan Tahrir eş-Şam dahil birkaç terör örgütü Hama ve Latakya’nın kuzeyinde Şam askerlerine karşı operasyon düzenledi.
Türk lideri, Esad’ın taarruzunu ağır şekilde eleştirdi ama TSK gözetim noktalarını tahliye etmeye başladı. Buna dayanarak Şarkovskiy Rusya ile Türkiye arasında yeni bir anlaşmaya varıldığını öne sürdü.
RBK gazetesi Gazprom’un 31 Aralık 2019’da "Türk akım"ına gaz basmayı planladığını yazdı. Boru hattının denizaltı ve Rusya kara kısmı hazır, Türkiye kara kısmında çalışmalar sürüyor.
Bununla beraber yeni boru hattının dolgunluk meselesi şüphe verici. Gün geçtikçe İran ve Azerbaycan’dan gaz ithalatını artıran Türkiye, “Türk akım” için fiyat konusunda Rusya ile henüz anlaşamadı. Son olarak geçen nisan ayında Erdoğan ile Putin Moskova’da fiyat konusunu ele aldılar ama herhangi neticeye varılmadı. O dönemde gazetecilere hitap eden Putin, Moskova’nın “Türkiye pazarına ve Türk partnerleri ile iyi ilişkilere büyük önem verdiğini” söylemekle yetindi.
Bununla beraber Türkiye Ruz gazına odaklanmış değil. Seçenekleri arasında TANAP, İran gazı, LPG var. Neticede geçen sene LPG ithalatı yüzde 13.2 artarken Rusya’dan doğalgaz sevkiyatı yüzde 17 azaldı. Bu sene de eğilim aynı.
Gazeteye konuşan uzmanlar, Türkiye’nin gaza ihtiyacı azalırken tedarikçi sayısının arttığını anlattı. Dolayısıyla “Türk akım"dan gelecek doğalgazın fiyat problemi bir türlü çözülemiyor.
Enerji Bakanlı'ğına atıfta bulunan Pravda.ru haber portalına göre, son yıllarda 545-555 milyon ton ham petrol üreten Rusya, 2023 senesinde 512 milyon ton ile yetinecek. 2035’te ise ham petrol üretimi bugüne nazaran iki misli azalacak.
Portala göre bunun ana sebepleri arasında Sovyetler Birliği zamanında keşfedilen yatakların tükenmesi, ülkenin kuzeyinde yeni keşfedilen yatakların işletilmesinin pahalı olması, petrol çıkarma teknolojisinin gelişmemesi ve yaptırımlardan dolayı Batılı teknolojinin Rusya’ya ulaşmaması yer alıyor.
Netice olarak Rus petrolleri, fiyatı gittikçe artacağı için rekabet gücünü kaybedecek.