REGNUM ajansı sitesinde Siyaset Bilimci Stanislav Tarasov Türkiye-ABD ilişkilerini kaleme aldı.
Tarasov'a göre S-400’e karşı F-35 münakaşasına Papaz Brunson meselesi girince ABD fiilen Ankara’dan dış politikayı düzeltmeyi istedi. Tabii ki Brunson bu pazarlıkta bahaneden başka bir şey değil. Yazarın deyişiyle esas sebep, “Türkiye’nin jeostratejik konumunu farklı bir şekilde değerlendirişi”. Bununla birlikte, başka bölge partnerlerine ağırlık veren ABD’nin Türkiye ile arası “istikrarlı bir şekilde” bozuluyor.
Bu arada Erdoğan, Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa’nın katılımı ile 7 Eylül'de İstanbul’da yapılması planlanan Suriye zirvesine ABD’yi davet etmedi. Üstelik Rusya, Türkiye ve İran’ın gündeminde ayrı bir Suriye zirvesi var. 'Söz konusu gelişmeler Türkiye-ABD ilişkilerini geri dönülmez şekilde bozacak mı?' sorusuna cevap arayan Tarasov, "İlişkileri onarmak için Ankara veya Washington’un taviz vermesi şart, ama ABD’nin buna hazır olup olmadığını şimdilik bilemeyiz" dedi.
Öte yandan Gazeta.ru yazarı Mihail Hodaryonok Türkiye’nin ABD’ye karşı aldığı tutumu yorumlarken Ankara’nın 'bilinçli olarak' Washington ile tartışma havasına girdiğini öne sürdü.
Yazara göre S-400 konusunda inatçı olan Türkiye, F-35 sevkiyatını bile bile tehlikeye soktu. Yazar, Rusya’dan füzelerle beraber alakalı teknoloji almak ve bir süre sonra S-400’ü Türkiye’de üretmek isteyen Ankara’nın, bir ihtimal Rusya ile işbirliğini koz olarak kullanarak Washington’dan hem Patriot füzeleri hem ilgili teknolojiyi almaya çalıştığını iddia etti.
Gazeteye konuşan Amerikan Donanma Analiz Merkezi uzmanlarından Michael Kofman’a göre uzun zamandır Türkiye, “Çin ile anlaşacağım” diyerek şantaj yaptı ve çeşitli Batılı şirketlerden uçaksavar teknolojisi almaya çalıştı ama başarılı olamadı. Sonra Rusya’ya aynı yöntemi uygulayıp S-400 dosyasını açtı. Kofman’a göre müzakereye seve seve giren Kremlin, NATO ülkesine kendi silahını sokmaktan, personel eğitimi ve bakım açısından Türkiye’yi 'kendisine bağlamaktan' ve Ankara’nın Batılı müttefikleri ile arasını açmaktan memnuniyet duydu.
Gene de Erdoğan’a 'tam olarak güvenmeyen' Moskova, Türk liderin 'oyun oynamasından' ve son anda anlaşmadan çekilebileceğinden şüpheleniyor. Onun için Moskova kendisini garantiye almak amacıyla satış kontratına ağır şartlar yazdırdı. Bu şartlara göre Türkiye fikrini değiştirdiği takdirde ödediği avansı kaybeder. Ama kontrat gerçekleşirse Amerikan Kongresi F-35 sevkiyatını büyük ihtimalle durdurur ve Ankara, uçak projesine koyduğu bir milyar doları kaybeder.
FAN ajansına konuşan Enovasyon Kalkınma Enstitüsü uzmanlarından Andrey İvanov, Erdoğan’ın Türkiye’nin BRICS’e katılma talebini yorumladı. BRICS’in Batı odaklı globalizasyona alternatif bir sistem ortaya koyduğunu vurgulayan uzman, "bölgesinde anahtar ülke olan Türkiye, ittifaka girmeyi hak ediyor" ifadesini kullandı. Uzmana göre Ankara, “Ortadoğu sorumlusu” rolünü üstlenebilir.
İvanov, "Amerikan ekonomisine odaklanan Trump, Batı’nın 'asalaklık çağının' sona erdiğini anlıyor. Dünyanın değiştiğinin farkında olan Erdoğan da önceden önlem almaya çalışıyor" dedi.
Zvezda TV kanalında yayınlanan bir programa katılan siyaset bilimci Vladimir Bruter de aynı konuya değindi. Orta Asya’da kapsamlı projelerin Ankara’nın katılımını mutlak bir şekilde gerektirdiğini savunan uzman Türkiye’nin 'ana bölgesel güç' olduğunu vurguladı. Bruter’in dediği gibi Erdoğan’ın niyeti gerçekte ciddi ise BRICS üyeleri Türkiye liderinin talebini kısa zamanda değerlendirip olumlu yanıt vermeli.
Carnegie.ru sitesinde Özbekistanlı Siyaset Bilimci Rafael Sattarov, Orta Asya ilkelerinin İslam dünyasıyla arasına neden mesafe koymaya çalıştıklarını anlattı.
Yazara göre ilk etapta Turancılık ve İslami değerler, genç Orta Asya devletlerinin gündeminde büyük yer tutarken bugünlerde dış politikaya pragmatik yaklaşım hakim. Ekonomide yapısal reform, yüksek teknolojik yatırım ve insan kaynaklarının geliştirilmesi gibi bölge elitlerinin en çok aradığı alanlarda Müslüman ülkelerden yardım beklenmez. Öte yandan Orta Asya liderleri, Ortadoğu’daki bitmek bilmeyen çatışmaların kendi topraklarına sıçramaması için elinden geleni yapmaktadır.
Sonuçta global ümmet spekülasyonunun duygusal bir nesne olduğunu ve maddi varlıklara dönüştürülmediğini gören Orta Asyalı elitler, kendisine “yeni ağabey” rolü biçen Türkiye’nin Turancılığını da kabul etmedi.
İnanması zor ama Ortadoğu ülkelerinden Orta Asya’da en etkili devlet İsrail oldu. Eskiden beri Filistin’de Müslümanlarla değil, radikal İslamcılarla çarpıştığını göstermeye çalışan İsrail, Arap dışı İslam ülkeleriyle iyi ilişki kurmak için gayret gösteriyor. Neticede Türk-İsrail kavgasında bile birçok Orta Asyalı İsrail’i tuttu.
Yazıyı bitirirken Sattarov, "Bu dönemde ulusçuluk ideolojisi yaşatan Orta Asya elitleri ümmet veya Turan yerine bölgesel işbirliği ve gelişmiş ülkelerin yatırımlarına odaklanmış durumdadır" ifadesini kullandı.
Mail.ru sitesinde yayımlanan habere göre ünlü Khufu piramidini inceleyen Rus ve Alman bilim insanları beklenmedik bir buluşa imza attı. Elektromanyetik dalga ile ışınlanan 139 metrelik piramidin ortasında bulunan firavun mezar odasında enerji biriktirdiği ve ardından temel seviyesinde bulunan “tuzak odasına” ilettiği tespit edildi.