Rus basınında geçen hafta (6-12 Nisan): Erdoğan politik oyun oynuyor: F-35'e de S-400'e de ihtiyaç yok

Moskovskiy Komsomolets gazetesinin mikrofon uzattığı Rusya Bilim Akademisi uzmanlarından Aleksey Arbatov, Türkiye’nin aslında ne Amerikan F-35 uçaklarına ne de Rus S-400 füzelerine ihtiyaç duymadığını iddia etti. Arbatov'a göre ikisini de istiyor gibi davranan Erdoğan sadece “politik oyun” oynuyor. 

Andrey İsaev aisaev@gazeteduvar.com.tr

Putin-Erdoğan müzakeresini yorumlayan Regnum ajansı yazarı Stanislav Tarasov, “Moskova ve Ankara birbirine omuz verdi” ifadesini kullandı.

Bu sene üçüncü sefer bir araya gelen liderler ikili ilişkilerin “bundan evvel görülmemiş” seviyeye ulaştığını gösterdi. Buna rağmen toplantıdan çıkan sonuç hiç “sansasyonel” olmadı. Moskova yolcusu Erdoğan TSK’nin olası Suriye operasyonunu masaya yatıracağını dile getirse de basın toplantısında bu konuya değinilmedi. Bununla beraber Putin’in yardımcısı Uşakov’a göre yüz yüze görüşmede bazı “çok hassas gelişmeler ele alındı”.

Bu arada marttan itibaren Türk ve Rus askerlerinin Tel Rıfat’ta “koordine” devriyeye başladığına dikkat çeken yazar, bu olayı “eşsiz bir gelişme” olarak değerlendirdi. Sonuç olarak Tarasov Moskova toplantısı ne 'tarihi' ne de 'hayati' önem taşımamakla beraber Moskova ve Ankara’nın gerektiğinde birbirine omuz verdiğini yazdı.

Gazeta.ru’nun yorumu ise iki tarafın doğal gaz fiyatında mutabık kalamadığı yönünde idi. Ankara doğal gaz fiyatının bir formül üzerine hesaplanmış ve sabit olmasını isterken Moskova fiyatı pazar belirlesin diye ısrar ediyor.

Basın toplantısında daha çok ticaret ve özellikle doğal gaz fiyatı bahis oldu. Putin’e göre “görüşmeler hep hoşgörülü havada geçmedi, işimiz birbirimizi övmek ve elde edilen başarılardan söz etmekle sınırlı değildi”. Doğal gaza gelince Türkiye açısından Rusya’nın en büyük avantajı, istikrarlı ve sürekli bir şekilde sevkiyat yapma kabiliyeti.

Gazeteye konuşan Uluslararası Finans Merkezi Analiz Uzmanı Roman Blinov, müzakere gündeminde geniş yer tutan “Türk Akım'ı” değerlendirirken projenin Türkiye’ye güvenli bir şekilde enerji sevkiyatı ve Avrupa’ya transitten para kazanma imkanı sunduğunu belirtti. Blinov, "Rusya’nın önünde de Ukrayna’yı bypass ederek Avrupa’ya gazı daha makul şartlarda satış imkanını sağlıyor" dedi.

Kommersant gazetesi muhabiri Andrey Kolesnikov Moskova zirvesini daha farklı şekilde anlattı.

Kendisine göre görüşmenin en çok göze çarpan özelliği, geç kalan tarafın Putin değil, Erdoğan olması idi. İki lider el sıkışırken Putin Erdoğan’ı Türkçe selamladı ve bundan Erdoğan da çok memnun kaldı. Yüz yüze görüşmeden önce açıklamada bulunan Rusya lideri yuvarlak cümleler kurarken “özgüvenle dolu” Türk misafiri daha net ve somut konuştu.

Putin ile Erdoğan toplantıdayken gazetecilerin yanına gelen Rusya Yatırım Fonu Başkanı Kirill Dmitriyev yatırım konusunda bilgi verdi ve “Türkiye ile diğer Arap ülkelerinde teknolojik varlığımızı artıracağız” dedi. Buna göre Kolesnikov, "Türkiye Bay Dmitriyev’e ne yaptı? Dmitriyev'in Türkiye'ye neden 'Arap ülkesi' dediğini anlamak mümkün değil" yorumunda bulundu.

Sonra iki lider iş insanlarıyla buluştu. Kırk dakika sürmesi planlanan toplantı bir buçuk saat sürdü. Yazara göre bunun nedeni şuydu: Bir Türk heyeti üyesinin Putin’e neden doğal gazı pahalı satıyorsunuz sorusuna Rus lider uzun uzun “pazar mekanizmalarından bahsederek” fiyatı düşürmeyeceğini hissettirdi. Erdoğan da taviz vermeyen Putin’i “cezalandırmak” amacıyla ona 20 civarındaki Türk iş insanını tek tek dinletti.

Moskovskiy Komsomolets gazetesinin mikrofon uzattığı Rusya Bilim Akademisi uzmanlarından Aleksey Arbatov, Türkiye’nin aslında ne Amerikan F-35 uçaklarına ne de Rus S-400 füzelerine ihtiyaç duymadığını iddia etti. Arbatov'a göre ikisini de istiyor gibi davranan Erdoğan sadece “politik oyun” oynuyor.

Uzmana göre Rusya, NATO, İran, Suriye veya Kürtler Türkiye’ye saldıracak bir taraf değil. Sadece ve sadece Moskova’nın Washington ile arasındaki çelişkileri değerlendiren Ankara mevcut durumdan faydalanmaya çalışıyor.

“Bölgesel liderliğe göz diken” Erdoğan’ın “sonsuza dek” ikili oyuna devam edebileceğini öne süren Arbatov, Rusya’nın parasıyla nükleer santral ve gaz boru hattını yaptıran Türkiye’nin bundan birkaç sene önce Rus uçağını düşürüp NATO’nun himayesine koştuğunu, şimdi ise ABD'ye meydan okuduğunu yazdı.

Türkiye-ABD ilişkilerini ele alan Pravda.ru haber sitesi ABD’nin iyice alıştığı "yaptırımlar dili"ne başvurabileceğini tahmin etti. Halbuki Türkiye ekonomisi pek iyi durumda değil, iktidar partisi de ülke çapında itibarını kaybediyor. Özel sektörün toplam borcu 300 milyon dolar civarında. Bu paranın büyük kısmı dolar bazında, yarısı yaz sonuna kadar ödenmeli. Neticede Türkiye IMF’ye başvurmak zorunda kalırsa Erdoğan'ın yıllarca sürdürdüğü retorik, iç ve dış siyaset boşa gitmiş olacak.

Pravda.ru’nun röportaj yaptığı Rusya Jeopolitik Akademisi Başkan Vekili Vladimir Anohin, başkalarının itaatsizlik göstermesine dayanamayan ABD'nin Türkiye’nin tutumunun adeta histeri dolu olduğunu iddia etti. Bu arada Anohin’e göre Türkiye’nin elinde yaptırımlara karşı bir koz var. O da Çanakkale ve İstanbul boğazları. Ankara onları kapatırsa “bazı ülkeler oyun dışında kalacak”. "Türk Akım'ın" faaliyete başlamasına yaklaşık bir yıl kaldı. Uzman, Türkiye bu süre içinde ABD'ye taviz vermezse global enerji pazarında önemli bir aktör konumuna gelecek ve her türlü yaptırımı hiçe sayacak, dedi.

Lenta.ru haber portalı, Rus vatandaşlarının Türkiye’de dolar ve Euro bazında ucuzlayan gayrimenkul alımını artırdığını bildirdi.

Rusların 2018’de Türkiye’de aldıkları konut sayısı bir önceki yıla göre 1.7 kat arttı. Böylece 2 bin 300 konut alan Ruslar, bu alanda İran, Irak ve Suudi Arabistan vatandaşlarından sonra dördüncülüğü elde etti. Bu eğilim devam ediyor. Ocak ve Şubat 2019’da Rusyalı konut alıcıları üçüncülüğe yükselmiş durumda.

Geçen sene Rusların en çok konut aldıkları ülke ise Kıbrıs Rum Cumhuriyeti oldu.

Tüm yazılarını göster