Ruanalytica.ru sitesinde yayımlanan “Zeytin süpürgesi” adlı yazıda Rusya Bilimler Akademisi Ortadoğu Enstitüsü Başkanı Yevgeniy Satanovskiy, Türkiye’nin yürüttüğü Afrin harekatının Rusya’nın işine geldiğini öne sürdü.
Rusya’nın önde gelen bilim insanı, IŞİD mağlup olduktan sonra Suriye’deki sivil savaşın İdlib ve Doğu Guta’da Suudi Arabistan ve Türkiye yanlısı grupların, Afrin’de ise doğrudan doğruya TSK’nin katılımı ile yeni döneme girdiğini vurguladı. Artık Afrin’de NATO üyesi bir ülke, NATO’nun başındaki süper gücün çıkarları ile bağdaşmayan bir operasyon yürütüyor, dedi.
“Zeytin süpürgesi” dediği operasyonun Rusya’nın işine geldiğini iddia eden Satanovskiy, gelişmelerin Ankara ile Washington’un arasını daha da açtığını, ABD’nin Fırat’ın doğusunda ayrı bir yarı-devlet kurma planını bozduğunu, Amerika’nın dünya üzerinde egemenlik hırsına darbe indirdiğini ve de “Kürtlerle savaşan Erdoğan’ın durumunun zorlaştığına” yol açtığını iddia etti.
Türkiye’nin manevra alanının daraldığını savunan yazara göre Ankara’nın iki seçeneği var. Birincisi, İdlib’de el-Nusra’nın yok edilmesi için Moskova ve Tahran’a yeşil ışık yakarak Astana ve Soçi süreçlerine katılmaya devam etmek. İkincisi, bir arada Moskova ve Washington’a karşı oynadığı oyuna devam etmek. Satanovskiy, bu iki “güç kutbu” arasında mekik dokuyarak Suriye’de nüfuzunu korumaya çalışan bu taktiğin sonuç getirmeyeceğini tahmin etti.
Eho Moskvı radyosu sitesinde yazısı çıkan Doğu Bilimci Aleksandr Şumilin, IŞİD mağlup olduktan sonra çatışmaların Suriye’nin her tarafına yayıldığına dikkat çekti. Şumilin ABD, İsrail ve Türkiye resmen silah gücüne başvururken Fransa'nın da Esad rejimine karşı savaşmaya hazır olduğunu açıkladı.
Şumilin'e göre bu gelişmeler Rusya’ya tehdit oluşturdu. Adları geçen ülkelerin hepsinin Esad karşıtı olması Rusya’nın desteklediği rejimin kontrol ettiği toprakları genişletmesine sınırlama koyacak.
Tabii ki Suriye’nin ortasında Rus üslerine veya Şam birliklerine kimse saldırmaz, ama ABD muhalif güçlere destek vermeye, İsrail ise İran’ın ve Esad’ın askeri altyapısını bombalamaya devam edecek. Erdoğan’ın da ne yapacağı belli değil. Moskova-Tahran-Ankara “üçlü ittifakı” da kontrol ettiği alanı genişletmeye çalıştığı takdirde güçlü direniş ile karşılaşacağı artık aşikar.
Şumilin’in deyişiyle politik ve ekonomik zorluklar devamlı artmakta. Dünya kamuoyu Esad’ın gidişini talep ettiği ve Suriye’nin kalkınmasını finanse etmeyi reddettiği sürece Şam rejimi istikrara kavuşamayacak. Petrol alanlarına el koyma teşebbüsleri, gördüğümüz gibi başarısız kalacak. Çünkü ABD, İsrail ve Türkiye Suriye’deki “yeni konumlarını” özen ile koruyor. Fransa da oyuna girmeye hazırlanıyor.
Yazar, bunlara bakılırsa Rusya’nın perspektifi meçhul. Tek çıkış yolu, Şam rejimini muhalefet ile görüştürmek. Tabii, Esad ve Tahran bunu isterse, dedi.
Pravda.ru sitesi yazarlarından Lyubov Stepuşeva Türkiye’nin “NATO’dan çıkıp Kızıldenize açıldığını” öne sürdü.
Yazara göre “sonuçsuz kalan” Tillerson’un Ankara ziyareti, Ankara’nın NATO’da kalmak niyetinde olmadığını gösterdi. Hatta Türkiye ve ABD Suriye’de fiilen birbirine ters olan jeopolitik ittifaklarda yer alıyor.
Erdoğan Amerika’nın Kürtlere verdiği desteği, kendisine hakaret gibi görüyor, ona göre hareket ediyor. ABD’nin Türkiye’ye cevabı ne olabilir? Tabii ki ekonomik yaptırım.
Stepuşeva’ya göre “Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen” ve İran’a uygulanan ambargoyu delmeye yardım ettiğinden şüphelenilen bir Türk bankacının New-York’ta suçlu bulunması yaptırımın başlangıcıdır. Türkiye bankacılık sistemi ve savunma sanayisine odaklı olası yaptırımlar, özellikle ülkenin ekonomik durumunun parlak olmadığını dikkate alınırsa bayağı olumsuz etki yaratabilir.
Erdoğan’ın karşı adımlar yapmaya hazırlandığını söyleyen yazar, Türkiye’nin Katar ve Sudan ile yeni bir ittifak kurmaya başladığını iddia etti. Rusya, Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in “gelin, askeri üs kurun” teklifini değerlendirirken Erdoğan Kızıldeniz sahillerine kök saldı. Sevakin adasında kurulacak askeri üs Türkiye’yi bölgede stratejik konuma getirecek, hatta Süveyş Kanalı'nı kapatma imkanını sağlayacak.
Erdoğan’ın “Moskova’nın güvenilir müttefiki olmadığını” iddia eden Stepuşeva, Sudan ile Katar hâlâ fikrini değiştirmedi ise Rusya’nın da zaman kaybetmeden alternatif ittifak kurmaya yönelmesi gerektiğini öne sürdü.
REGNUM ajansı yazarlarından Stanislav Tarasov, Sergey Lavrov’un, Türkiye’nin Kürtlere yaklaşımına neden destek verdiğini araştırmaya çalıştı. Euronews TV kanalına konuşan Rusya Dışişleri Bakanı, hem NATO ile Amerika’nın kurduğu koalisyon üyesi, hem Moskova ve Tahran’ın Suriye’de müttefiki olan Türkiye’yi savundu. Türkiye’nin tutumunu göz ardı ederek Kürtleri yıllarca silahlandıran ABD’nin çok tehlikeli oyun oynadığını dile getiren Lavrov, bunun Kürtlerin yaşadığı ülkelerde ciddi sıkıntılara yol açabileceğini vurguladı.
Bundan önce de Ankara’nın Kürtler konusunda tutumunu görmezlikten gelmenin “vizyonsuzluk” olduğunu savunan Lavrov, Amerika’nın geniş toprakları Suriye’den koparmaya çalıştığını söylemişti.
Tarasov, gördüğümüz gibi “Kürt projesine” odaklanan ABD, fiilen Türkiye’nin aleyhine hareket ediyor. Bununla beraber Ankara’yı da oyalamaya çalışan Washington, eninde sonunda Türkiye ile Kürtler arasında nihai seçim yapmakta sadece kendi stratejik çıkarlarını dikkate alacak, dedi.
Rex Tillerson’un Ankara ziyaretini değerlendirmeye devam eden Gazeta.ru, Aleksandr Braterskiy imzalı ve “Türkiye ABD ile tam barışamadı” başlıklı yazıyı yayımladı.
İki ülke arasındaki anlaşmazlığın hâlâ büyük olduğunu söyleyen Braterskiy, normalleşme sürecinin kolay olmayacağını tahmin etti. Bunun ana sebebi, Amerika’nın Ankara karşıtı Kürt militanlarına verdiği destek.
Gazeteye konuşan Türkolog Nadein-Rayevskiy, sahada çatışmaktan kaçınan Amerika’nın bu desteğe devam edeceğini öne sürerek Türkiye’nin, ABD’nin sadık müttefiki olduğunu unutmamak lazım, dedi.
Bununla beraber kimi uzmanlara göre sıcak temas eşiğine gelebilen iki ülke birbirine muhtaç. Bölgenin en güçlü ordularının birine sahip Türkiye, Amerika’nın kullandığı İncirlik üssünü de barındırıyor. Öte yandan Amerika, aşırı İslamcılara karşı yürüttüğü savaşta en çok Kürtlere güveniyor.