Ruslara uygulanan kültürel boykot: Sanatçılar düşmanımız değildir

Bu kültürel boykot, kanlı savaş bir gün daha sürerken ortak insanlık algımızı biraz daha da yiyip bitirecek.

Abone ol

Tom Slater

Savaş dönemi çılgınlığı ve sanat dünyası gerçek anlamda birbirine karışmaz. Batılı kültür kurumlarının Ukrayna ile dayanışma sergileme ve Vladimir Putin’e duydukları tiksintilerini dile getirme hususundaki anlaşılabilir isteği aniden sansür, histeri ve aleni bir Rus fobisine dönüştüğü için, bu durum son günlerde çok açık biçimde sergilenir oldu. Rus askerleri Ukrayna’ya girerken, Rusya’ya uygulanan kültürel boykot neredeyse aynı anda, tüm kesimler henüz bir kampanya düzenlemeye ya da bunu örgütlemeye başlamadan önce gayri resmi biçimde başlayıverdi. Şu anda Rusya, Batılı kültürel üretim ilişkilerinden koparken, Batı’da çalışan Rus sanatçılar da kendilerini işlerinden kovulmuş ve dışlanmış bir durumda buldular.

YIKICI BİR HİSTERİ DALGASI

Hemen hemen tüm kültür alanları bu akıma kapılmış durumda. Yaşanan örnekler bir şok halinden saçmalığa varıncaya kadar çeşitleniyor. Hollywood film stüdyoları Rus sinema pazarından tamamen çekildi. Batılı sanatçılar Rusya’daki sergilerini askıya aldı. ITV, Rus televizyon yapımlarından ‘I’m a Celebrity’ adlı diziyi gösterimden kaldırdı. EA Sports şirketi, Rus futbol takımlarını FIFA video oyunlarından çıkarıyor. Ayrıca, Rus sanatçı ve kuruluşlarının sözleşmeleri feshedildi ve Batı ülkelerindeki performansları gösterimden kaldırıldı.

Bunun gibi kültürel boykotlar aynı anda hem kendi kendini pohpohlayıcı hem de ayrımcı ve tamamen ters etki yaratan eylemlerdir. Disney geçtiğimiz hafta görsel yayınlarının tamamını Rusya’dan çekti, Warner Bros ve Sony de süratle onu takip etti. Yeni bir Pixar filmi olan ‘Turning Red’, boykottan etkilenen ilk eserler arasındaydı. Bir açıdan baktığınızda, Rus çocuklarının, bir kız çocuğun gergin olduğu zamanlarda devasa bir kırmızı pandaya dönüşmesini anlatan bir filmi izlemelerini engellemenin var olan durumu Ukrayna yararına değiştirebileceği düşüncesi saçma. Diğer açıdan, en masum Rus vatandaşlarına karşı hükümetlerinin yaptığı eylemler nedeniyle lekelenmişler gibi bir tavır gösteriliyor ve Kremlin’in, Batı’nın Rusya’dan ve Rus halkından nefret ettiği iddiasını güçlendiriyor.

Pop yıldızlarının neden Rusya’daki turnelerini iptal ettiğini ve açık sözlü sanatçıların neden git gide daha da totaliter bir dönüşüm yaşayan bir ülkede performans sergilemeye karşı temkinli olduklarını anlıyorum; zira Rus hükümeti, kendi halkının bu zalimce savaşla ilgili gerçekleri öğrenmesini istemiyor. Batılı vatandaşlar ve gazeteciler devletin bir misillemede bulunmasından ya da ülke sınırları içinde sıkışıp kalmaktan korktukları için ülkeden kaçarken, bir süreliğine Rusya’ya girmek inanılmaz derecede -akılsızca olacağından bahsetmiyorum bile- zor olacak. Bununla birlikte, Rus izleyicilerin ilkesel olarak öngörülebilir bir gelecekte Batı kültüründen dışlanması gerektiği düşüncesi, hiç de hoş olmayan yeni bir çağın başlaması tehlikesini barındırıyor.

McCARTHY’NİN UĞURSUZ RUHU GERİ DÖNDÜ

Bu boykotun muhtemelen en aşırı örneklerine Batı’da tanık olunuyor. McCarthyci bir ruh hali kültür kurumlarımızı kuşatmış durumda. Dünyaca ünlü soprano Anna Netrebko, Putin’le olan yakın bağları ve geçmişte Ukrayna’daki Rus yanlısı ayrılıkçılarla olan ilişkileri yüzünden New York’taki Met Operası tarafından işten çıkarıldı. Her ne kadar savaşı kınayan bir bildiri yayınlasa da Met ondan özellikle de Putin’i kınamasını talep ettiğinde bunu reddetti ve işten çıkarıldı. Putin’in yakın dostu olan orkestra şefi Valery Gergiev de Münih Filarmoni Orkestrası tarafından benzer şartlar altında işten çıkarıldı. Bunun yanı sıra kendisine bir ültimatom da verildi: “Ya işgali kınayın ya da eşyalarınızı toplayın!” Sanatçıların her ikisine de aslında sadakat yemini etmeleri söylenmişti; neticede, suskunlukları suçluluklarının bir kanıtı olarak kabul edildi.

Durum daha da kötüleşiyor. Rus sinemacı Kirill Sokolov’un ailesi Ukrayna’da yaşıyor. Kendisi işgal karşıtı çevrimiçi dilekçelere destek verdi. Ve buna rağmen yeni filmi No Looking Back, Glasgow Film Festivali’nin programından çıkarıldı; çünkü o da dünyadaki diğer birçok film yapımcısı gibi hükümetinden fon almıştı. Ayrıca Vancouver’daki konseri iptal edilen yirmi yaşındaki Rus piyanist Alexander Malofeev var. Onun Putin’le hiçbir bağlantısı yok ve konseri iptal edildiğinde savaşla ilgili tek bir söz bile söylememişti. Sonradan ortaya çıktığı üzere, asıl sorun da buydu. Vancouver Resital Derneği’nin sanat yönetmeni olan Leila Getz “Kamuoyu önünde bu savaşa karşı konuşmaya hazır olmadıkça, şu anda herhangi bir Rus sanatçının konserini vicdanen gerçekleştiremeyeceğini” dile getirdi. Getz daha sonra bu iptalin Malofeev’in güvenliğiyle ilgili endişelerden kaynaklandığını söyledi. Ne var ki ilk sözlerinin basitçe itiraf ettiği üzere, şu anda Rus hükümetini kınamak Rus vatandaşları için de tehlikeli bir davranış. [Neler olabileceğini] yalnızca savaşı protesto ettikleri için dövülen ve tutuklanan binlerce cesur Rus’a sorabilirsiniz.

SANATÇILARDAN ‘DÜŞMAN’ YARATAN BİR ANLAYIŞ

Buna karşılık, kültür kurumlarımız bir korkaklık ve histeri karışımı tarafından esir edildi. İtalya’daki Milano-Bicocca Üniversitesi’nin Fyodor Dostoyevski’yi konu edinen bir dersi müfredattan çıkarma kararını başka neyle açıklayabiliriz; tamamı da “sert gerilimlerin yaşandığı bir dönemde, özellikle de herhangi bir iç tartışmadan kaçınmak amacıyla” uygulanıyor. Bugüne dek yaşamış en büyük yazarlardan biri, şu an için öğretilmemeli; zira o tam bir Rus. Dostoyevski’nin, Çarlık rejimine eleştiriler yönelten kitaplar hakkında sohbetler gerçekleştiren bir gruba mensup olduğu için Sibirya esir kamplarında tutulması, yaşanan özel duruma iç karartıcı bir tarihsel ironi ekliyor. Neyse ki, uluslararası çalkantıların ardından üniversite bu kararından vazgeçti. Bununla birlikte, Rusların söz konusu olduğu her alanda daha geniş bir ‘önce yasakla, sonra soru sor’ atmosferi yaratılmış gibi görünüyor. Belki de bu yüzden, Rus devletiyle hiçbir ilişkisi olmayan ve ismi kısmen markalaşma amacı taşıyan İngiliz merkezli bir şirket olan Rus Devlet Operası, İngiltere’deki bir dizi gösterisini iptal etti.

Rus vatandaşlar düşman olmadığı gibi, Rus sanatçılar da düşman değildir. Hükümetlerinin suçlarından ötürü onları sorumlu tutmak çirkin, ayrımcı ve yanlış bir tavır. Bu kültürel boykot, Putin'in ekmeğine yağ sürme riskini barındırıyor. Ve bu durum da bizleri, insanlığa sayısız kültürel hazineler sunan bir ulusu, hiç dokunmamamız gereken bir durgun su olarak görmeye teşvik ederek Batı’nın da yoksullaşması tehlikesini barındırıyor.

Bu kültürel boykotu ve kaçınılmaz biçimde onunla karıştırılan Rus fobisini reddetmemiz gerek. Bu, Ukrayna halkına yardım etme noktasında hiçbir işe yaramayacak. Aksine, bu kanlı ve anlamsız savaş bir gün daha sürerken, ortak insanlık algımızı biraz daha da yiyip bitirecek.

Yazının orijinali Spiked sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)