Rusya basınında geçen hafta: 'SDG ABD’ye karşı hayal kırıklığı içinde'
Washington’un kararsızlığı SDG'de hayal kırıklığı yarattı; Türkiye’nin tehditlerinin, cihatçılarla mücadeledeki “müttefiklerinin yaptığı” kınama açıklamalarından çok daha ses getirdiğini söylüyorlar.
Hazal Yalın
Bu hafta genellikle olduğu gibi dört yazıyı ele alacağız; ancak bunların üçü imzasız. Nezavisimaya Gazeta’da İgor Subbotin, Türkiye’nin tartışması devam eden Suriye’nin kuzeyine yönelik kara operasyonunu ele alıyor. Subbotin Suriye’deki Amerikan müttefiki SDF vd.nin ABD’nin tutumundan ötürü “hayal kırıklığını” vurgulamış. Subbotin’in görüştüğü Leonid İsayev de “hem Rusya hem Batı’nın Ankara ile ilişkileri korumaktan yana olduğunu” vurguluyor. RBK ise aynı çerçevede, SDG’nin Rusya’dan Şam’la arabuluculuk istediğini hatırlatıyor. EurAsia Daily ise Lukoil’in Baku-Ceyhan-Tiflis hattından çekilme kararını değerlendirmiş; bu konu Rusya petrolüne tavan fiyat ve ambargonun uygulanacağı 5 Aralık yaklaşırken büyük önem taşıyor. Ve son olarak İzvestiya, Rusya’nın ithalat ve ihracatta “re-oryantasyonunun” kısa bir bilançosunu çıkarmış.
'SDG ABD’ye karşı hayal kırıklığı içinde'
Kuzeydoğu Suriye’nin Kürt yanlısı yönetimi ABD’nin, Türkiye’nin operasyonuna yaklaşımlarını sertleştirmesini sağlamaya çalışıyor. Yürütme Komitesi eşbaşkanı İlham Ahmed bu amaçla önümüzdeki günlerde Washington’a gidecek. Ankara’nın sınır ötesi saldırılarının hedefi haline gelen, Kürtler tarafından kontrol edilen hükümet dışı askeri yapılar Biden yönetiminin takındığı tutumdan ötürü hayal kırıklığı içindeler. Amerikan yönetimi sivil personelini komşu Irak’a tahliye etmiş, devriyelerini de azaltmış görünüyor.
Ahmed, Beyaz Saray’dan ziyade, Erdoğan’a geleneksel olarak temkinli yaklaşan Kongre’den destek kazanmak istiyor.
El Cezire’nin Türkiye’deki resmi devlet görevlilerinden kaynakları 30 Kasım’da Washington’un, Ankara’nın bazı talepleri karşısında geri adım attığını, kuvvetlerine ... SDG sorumluluğundaki bölgede bulunan bir dizi tesisten ayrılma talimatı verdiğini açıklamışlardı. Keza Amerikan Al-Monitor da Amerikan tarafının operasyon bölgesinden şimdilik sadece sivil personelini Irak Kürdistan’ının başkenti Erbil’e çektiğine tanıklık ediyor; gerçi oraya da ara sıra füze düşüyor, ama bunlar İran füzeleri. ...
Washington’un kararsızlığı SDG komuta kademesinde hayal kırıklığı yaratıyor; bunların temsilcileri, Türkiye’nin tehditlerinin Suriye’deki cihatçılarla mücadeledeki “müttefiklerinin yaptığı” kınama açıklamalarından “çok daha ses getirdiğini” söylüyorlar. ...
Kuzeydoğu Suriye yönetimi Moskova ile de pazarlık yapmaya çalıştı. Ancak Moskova her zamanki gibi SDG üyelerinin, Suriye ordusunun Türkiye sınırındaki bölgelerde varlığının artırılmasına yol açacak şartları yerine getirmelerinde ısrar ediyor. Benzer görüşmeler Türkiye’nin 2019’daki büyük “Barış Pınarı” operasyonu sırasında da yapılmıştı. ...
St. Petersburg’daki Yüksek Ekonomi Okulu Uluslararası İlişkiler ve Siyaset Bilimi Bölümünden Leonid İsayev Nezavisimaya Gazeta ile mülakatında, Ankara ve Washington ilişkilerinin kötüleşmesine ihtimal vermediğini ifade etti. “Bu ilk operasyon değil. Önceki tecrübelere dayanacak olursak, bu operasyonlar büyük ölçüde ... Türkiye yönetiminin barışmaya hazır olmadığını göstermek için yapılıyor. ... Türklerin tam ölçekli bir askeri çatışmaya girmekte istekli olması pek mümkün değil. ... Hem Rusya hem Batı, Ankara ile ilişkileri korumaktan yana. Bu da Türklerin askeri operasyon yürütmesi için uygun bir ortam demek, zira taraflardan birinin baskı ya da yaptırım uygulaması ihtimali minimum. Rusya ile Batı’nın küresel çatışması bağlamında Türkiye ile işbirliği hem Rusya hem ABD açısından Türkiye’nin Suriye’deki Amerikan müttefiklerine karşı operasyonuyla ortaya çıkabilecek negatif eğilimlere ağır basıyor.” (İ. Subbotin / Nezavisimaya Gazeta, 30 Kasım)
'SDG Rusya’dan Şam’la arabuluculuk istedi'
SDG Rusya’dan, ülkenin kuzey doğusundaki faaliyetlerin koordinasyonunda Suriye hükümetiyle mutabakata varmak için arabulucu olmasını istedi. Açıklamayı SDG temsilcisi Aram Hana, “Al Hadath” televizyon kanalına yaptı. Hana şu ifadeleri kullandı: “Rusyalılardan, topraklarımızın korunması için Şam’la faaliyetlerin koordinasyonuna dair mutabakat için inisiyatif almasını istedik.” Hana, Rusya temsilcileriyle görüştüklerini de söyledi; dediğine göre bu görüşmede Rusyalı yetkililer SDG’ye Türkiye’nin şartlarını ilettiler, SDG ise reddetti. ...
Kremlin, Moskova ve Ankara’nın Suriye’deki duruma dair tutumlarında nüanslar ve görüş ayrılıkları olduğu, ancak ortaklık ilişkilerinin bunların yapıcı şekilde görüşülmesine imkân verdiği görüşünde. Putin’in basın sekreteri Dmitriy Peskov şu ifadeleri kullanmıştı: Moskova Ankara ile tartışmalı meselelerde gergin ve hatta uzun bile olsa görüşmelerde mutabakata varabiliyor, iki ülke arasındaki ilişkiler böyle zorlu bir durumda bile meselenin çözümüne yardımcı olabilir. (RBK, 29 Kasım)
'Lukoil: BTC’dan CPC’ye'
Lukoil, batının yaptırımları yüzünden Hazar petrol bölgesinden Baku-Tiflis-Ceyhan (BTC) üzerinden yaptığı petrol ihracatını kesiyor. Haberi Reuters geçti; karar, BTC’nin batılı hissedarları tarafından alındı. Bunlar arasında Britanyalı BP, Norveçli Equinor, ABD’li ExxonMobil, İtalyan Eni ile Fransız Total var.
Reuters’in haberine göre Lukoil petrolünü Kazakistan üzerinden Novorossiysk’e uzanan Hazar Boru Hattı Konsorsiyumu (CPC) ile nakledecek.
Lukoil her ay Hazar Denizi’nde Azerbaycanlı Socar’a 60-120 bin ton petrol sevkiyatı yapıyordu; Socar da bu hampetrolü Sangaçalı terminali üzerinden BTC’ye iletiyordu.
Reuters’e göre Lukoil’un CPC üzerinden ihracatı aralık ayında 364 bin tondan 660 bin tona çıkacak.
Lukoil’un çıkışı BTC için bir kayıp olmayacak, zira bu zaten yüzde 15’i aşmıyordu ve CPC hattından Kazak petrolünün bir bölümü de sevk edilecek. Kazakistan yetkilileri bu yıl CPC’deki arızalardan sonra Azerbaycan üzerinden yeni bir petrol yolu için uzun görüşmeler yapmışlardı. Ama bununla en çok, Kazakistan’da petrol üretiminin büyük bölümünü yapan batılı şirketler ilgileniyorlar. Örneğin Tengiz projesinde yüzde 75 Amerikalı Chevron ve ExxonMobil’e ait. Karaçaganak’ta yüzde 76,5 İtalyan Eni, Hollanda-Britanyalı Shell ve Amerikalı ExxonMobil’e ait. Kaşagan’da ise yüzde 90’dan çoğu Amerikalı, Avrupalı ve Japon şirketlere ait.
Maliye Üniversitesi uzmanı ve Ulusal Enerji Güvenliği Vakfı analisti İgor Yuşkov’a göre Lukoil’un boru hattı değişikliği kararı Azerbaycan, Türkiye ve şirketin kendisi tarafından ortak alınmış olabilir. İgor, “aksi takdirde Lukoil’in de tavan fiyat yaptırımına uymak ve Ceyhan’a sınırlı veya daha az petrol indirmek zorunda kalacağını” belirtiyor. “Elbette tankerler yaptırım getirenlere fiyatlar hakkında bilgi vermeyebilirler, Lukoil da gerçekle örtüşmeyen raporlar düzenleyebilir. Ama bu, şirket için olduğu gibi Türkiye için de risk taşır. Bu durumda yaptırım altındaki petrol için daha fazla para talep edebilirler.”
Yuşkov’a göre diğer bir mesele de nakliye bedelleri, zira BTC, CPC’den çok daha pahalı. ...
Keza, Lukoil’un Rusya limanından çıkan tankerleri izlemesi de güç olabilir, zira zaruret halinde bir “gri” filo kullanılacaktır. Yuşkov sözlerini şöyle bağlıyor: “Her halükârda Lukoil’in petrolü Rusya içinden nakli avantajlıdır, çünkü devlet tekelinin de pay sahibi olduğu CPC dolar.” ... (EurAsia Daily, 1 Aralık)
'İthalat ve ihracatta re-oryantasyon'
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 28 Kasım’da Orenburg’da yapılan Rusya ve Kazakistan XVIII’inci Bölgesel İşbirliği Forumu’nda, uluslararası ticaretin kriz içinde bulunduğunu, bu nedenle Rusya’nın ithalat ve ihracatını yeni pazarlara yönlendireceğini söyledi.
Putin şu ifadeleri kullandı:
“Bu, uluslararası ticaretin kriz içinde bulunduğu günümüzde bilhassa güncel. Bunu hesaba katarak Rusya’da, ithalat-ihracat operasyonlarını yeni pazarlara yönlendirecek büyük ölçekli tedbirler hayata geçiriliyor, yeni uluslararası Doğu-Batı ve Kuzey-Güney anayollarının inşa ve etkinliğinin artışı için bir çalışma yürütülüyor.”
Deutsche Wirtschafts Nachrichten yorumcusu Gregori Ulig 13 Kasım’da, Batı’nın yaptırımları yüzünden Rusya’nın en önemli ortağının Çin olduğunu söylemişti. Ulig, emtia tedarikini hızlandıracak demiryolu ulaşımının yardımıyla iki ülke arasındaki dış ticaret hacminin büyüme potansiyeline de dikkat çekmişti.
7 Kasım’da ise Çin gümrük idaresi, Rusya ve Çin arasındaki dış ticaret hacminin ocak-ekim arasında 153,9385 milyar doları bulduğunu açıklamıştı. Çin’in Rusya’ya ihracatı 59,5965 milyar dolar olmuştu ve bu, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,8 artış demekti. Rusya’nın ihracatı ise 94,342 milyar dolardı ve bu yüzde 49,9 artış anlamına geliyordu. ...
13 Kasım’da Hindistan’ın Rusya’dan ithalat hacmini iki katına çıkarma kararı aldığı duyuruldu, üstelik bu milli paralarla yapılacak. 8 Kasım’da Türkiye Enerji Bakanı Fatih Dönmez de ülkesinin Rusya doğalgazına ödemelerin bir bölümünü ruble olarak yapmaya başladığını açıklamıştı.
BTB İcra Heyeti Başkanı Andrey Kostin kasım sonunda, batının yaptırımlarını desteklemeyen ülkelerin 2021’de Rusya’nın dış ticaret hacminin yaklaşık yüzde 45’ini oluşturduğunu ve bu oranın yükselmeye devam edeceğini söylemişti. ... (İzvestiya, 28 Kasım)