Lübnan’da çıkan As Safir gazetesinin haberine göre Türkiye Suriye’nin Er-Rai kentine yakın bir yerde askeri üs kurmaya başlamış. Gazete yeni üssü, artık ünlü olan Başika üssüne benzetip Türkiye’nin bölgedeki dengeleri değiştirmeye çalıştığını iddia etti.
Gazeta.ru’ya konuşan uzmanlar, Rusya’nın, Ankara’nın aracılığıyla muhalif gruplar ile diyalog kurup karşılık olarak Suriye’deki inşası süren Türk askeri üssüne göz yumduğunu öne sürdü.
Doğubilimci Aleksandr Sotniçenko, aslında Rusya’nın elinde, Suriye’ye giren NATO üyesi Türkiye’ye baskı yapacak herhangi bir aracının olmadığının altını çizip, “baskı olursa Moskova ve Washington karşı karşıya gelecek” dedi. Bilindiği gibi geçen Pazartesi günü Halep’in merkezine kadar ilerleyen muhalif gruplar birdenbire durmuştu. Sotniçenko’ya göre bunun sebebi, Rusya’nın, Türkiye’den muhalifleri durdurmasını istemesi.
Çağdaş Türkiye Araştırma Merkezi Başkanı Yuriy Mavaşov da bu fikri paylaşanlar arasında. Uzman, kendi kaynaklarına dayanarak, Moskova ile Ankara arasındaki anlaşmaya göre Türkiye’nin, Rusya lehine muhalif gruplara nüfuzu kullanarak baskı yaptığını, karşılık olarak Rusya’nın Kuzey Suriye’deki TSK’nin operasyonlarına görmezlikten geldiğini iddia etti.
'ULU OSMANLI RUHU'
Novaya gazeta yazarlarından Aleksandr Çursin, Erdoğan’ın «ulu Osmanlı» ruhunu canlandırmaya çalıştığını öne sürdü.
Lozan anlaşmasını eleştiren Erdoğan «Jön Türkler» meclisinin kabul ettiği Misak-i Milli’ye göndermeler yapıyor. 1920’de onaylanan Misak-i Milli’ye göre Halep, Musul, Kerkük, Ege adaları ve Batum Türkiye’ye ait olacaktı.
Şimdilik daha çok eleştirilerle yetinen Erdoğan başbakanlığı ortadan kaldırarak otoriter iktidarını pekiştirirse yukarıda sıraladığımız toprakların «geri alınışını» gündeme sokabilir. Başkanlık referandumu Nisan’da bekleniyor.
Ülke içinde muhalefeti bastıran bugünkü Ankara rejiminin dış siyeset konulu açıklamaları gittikçe sertleşiyor.
Yazarın ifadesiyle terörle savaşmak bahanesiyle başlatılan «Fırat kalkanı» operasyonu ile Kuzey Suriye topraklarının bir kısmı kontrol altına alan Türkiye, Musul operasyonuna katılmak için elinden geleni yapıyor.
Çursin, sonuç olarak Ankara’nın bu aktiviteden rahatsız olan Batılı müttefiklerinin Paris’te yer alan ve IŞİD ile mücadeleyi tartıştığı koalisyon toplantısına Türkiye temsilcisini çağırmadığına dikkat çekti.
KÜRTLERİ VURMA TEKLİFİ
Vesti FM’e konuşan siyaset bilimci Evgeniy Satanovskiy, Başer Esad ve Recep Tayyip Erdoğan «Kürt bölücülüğüne» karşı ayrı ayrı savaşırken, Türkiye’nin Kürtleri koordineli olarak vurma teklifini Şam’ın geri çevirdiğini öne sürdü. Bununla beraber Türkiye, Kuzey Suriye’de yürüttüğü operasyona karşı çıkmama konusunda Şam rejimini ikna etmiş. Bir süre önce ABD tarafından provoke edilen Kürtler Kamışlı’da Esad’ın askerlerine saldırarak Şam ile ilişkilerini iyice bozmuş.
Bu arada Kuzey Suriye’de etkisini artırmaya çalışan Erdoğan, 40 Amerikan komando askerini sözde «kurtarma operasyonu» ile muhaliflerin elinden alarak duruma hakim olduğunu göstermiş.
İdeoloji alanında Katar‘a yaklaşan ve Suudi Arabistan ile çelişkiye giren Türkiye gelecekte Suriye’ye hakim olabilecek «Müslüman Kardeşler'e» destek veriyor. Üçünü de birleştiren tek şey var, o da Esad’a karşı duydukları kin. Aynı zamanda Türkiye ve Katar, Cebhat Fath aş-Şam (eski Cebhat an-Nusra, yani El-Kaide)’dan nasıl çekiniyorsa Suudi Arabistan da «Müslüman Kardeşler'den» aynen çekiniyor.
Bundan dolayı Ankara, Suriye yönetiminde Müslüman Kardeşler'in de yer alması konusunda Şam ile anlaşmaya çalışıyor. Satanovskiy, zaten Suriye’de savaş başlar başlamaz Erdoğan’ın planının bu olduğunu öne sürdü.
'İRAN KÜRTLERE NEFES ALDIRDI'
EADaily sitesinde çıkan yazısında Sergey Şakaryants, «İran’ın Kürtlere nefes aldırdığını» öne sürdü. Kendisine göre «PKK militanları» Ekim sonunda Musul operasyonuna katılarak «Ortadoğu tarihinde yeni sayfa açabilirler». Üstelik «PKK militanları», İran’ın büyük ölçüde kontrol ettiği ve Irak’lı Şii, Hıristiyan, Ezidi birliklerini bir çatı altına toplıyan «Haşid Şaabi» örgütünün bayrağı altında savaşıyor.
İRNA Ajansına konuşan İrak’lı general Abdül Vahhab as-Saadi, Musul operasyonuna katılmaya çalışan Türk askerlerinin «Şii gönüllüleri» veya «PKK militanları» ile karşı karşıta gelmek istemediklerini tahmin etti. Yoksa IŞİD’e karşı koalisyon içinde çatışma çıkar. Üstelik, Associated Press’in duyurduğu gibi «Haşid Şaabi» ve «PKK birlikleri» İRAN jetleri tarafından destek alıyor.
29 Ekim’de Nerçivan Barzani, Musul’u alır almaz Bağdat ile bağımsızlığımızı görüşmeye başlıyacağız, derken Mesut Barzani Alman Bild gazetesine verdiği röportajda «Kürtlerin Musul’u en geç üç ay zarfında alacağını» öne sürdü.
Şakaryants, bu demek ki Ocak sonu – Şubat başında Türkiyeli ve Suriyeli Kürtlerin «Ankara’ya karşı koymak için yeni dürtüye sahip olacağını» iddia etti.
MİSAK-I MİLLİ’YE GÖNDERMELER
Maksim İsaev, REGNUM sitesinde yayımlanan yazısında Musul’u IŞİD’in elinden almaya çalışan koalisyonun çok uluslu olduğuna dikkat çekiyor. Yazara göre bu unsur gelecekte koalisyonun iç çatışmalarına yol açabilir. Üstelik Recep Tayiip Erdoğan’ın Misak-i Milli’ye yaptığı göndermeler, Türkiye’nin Musul, Halep, Irak Kürdistanı, Ermenistan ve Balkanların bir kısmına göz diktiğini gösteriyor aynı yazara göre.
İsaev, IŞİD’in Ortadoğu’da yarattığı yeni gerçeklerin, Ankara’nın yanı sıra başka politik aktörlere de hırs verdiğini belirtiyor. Musul’un kurtulması çok önemli bir gelişme olmakla beraber bölgeye kalıcı barışın gelmesi birçok ülkenin siyasetçilerinin koordine gayret göstermesine bağlıdır, diyor.
Aynı sitede yazısını yayımlayan Nadir Kerimov ise, Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkesini yeni darbeye hazırladığını öne sürdü. Son günlerde Türk devlet adamlarının ikinci darbeden sık sık konuştuğuna dikkat çeken Kerimov, 'Acaba ikinci darbe ne zaman olacak?' sorusuna cevap bulmaya çalışıyor.
Özellikle Recep Tayyip Erdoğan’ın «nokta değil, virgül koyduk» ifadesini değerlendiren yazar, bunu ikinci darbeye hazırlık olarak görüyor. Kerimov, Türkiye’deki gelişmeleri analiz ettiğimizde ikinci «sözde darbe teşebbüsünün yaklaştığından emin olabildiğimizi» iddia etti.