Rusya’da 110 milyon seçmenin 17-19 Eylül tarihleri arasında Devlet Duma'sı için seçimlere katılması bekleniyor. Beş yılda bir yıl gerçekleşen Duma Seçimleri için bu yıl 12 parti yarışıyor. Ancak seçime katılan partilerden çok, katılmayanlar dikkat çekiyor. Özellikle son dönemde çıkan yasal engeller Aleksey Navalni ve oluşumunun seçime katılmasının bariyeri oldu. Bununla beraber, Duma seçimlerinde kazanandan çok, katılım oranı merak konusu. Son olarak 2016’da gerçekleşen Duma seçimlerinde seçime katılım yüzde 50’nin altında kalmış, buysa özellikle iktidarın meşruiyeti konusunda soru işaretlerine neden olmuştu. Bu hafta Rusya’nın Duma seçimlerini ele alacağız.
DUMA SEÇİMİ NASIL OLACAK?
Rusya’da seçimler en dikkat edilen unsur. Ancak aynı Rusya seçimin tek başına demokrasi olmadığını gösteren örnek de. Yarı başkanlık sistemiyle yönetilen ülkede, bu seçim haricinde (en azından seçim kanunu düzeyinde bir değişiklik olmadı), Rusya halkı her seçime farklı bir kurallar silsilesiyle girdi. Rusya’nın Duma seçimini düzenleyen son kanunuysa 2012’de yasalaştı ve kanunun uygulandığı ilk seçim de Eylül 2016’da gerçekleşti.
2012'deki düzenlemeyle Duma’daki 450 sandalyenin 225’i federe bölgelere ayrıldı ve bunun için nispî temsil kuralı getirildi. Bunun dışında kalan 225 sandalyeye yüzde 5 barajını geçen partiler ulusal düzeyde aldıkları oy oranıyla sahip olacak. Yani Duma seçiminde ikili bir sistem uygulanıyor.
Yasal yapısı düzenlenmiş olan sistemin 2021 seçiminde dikkat çekeni yarışan parti sayısındaki düşüş. Bir önceki seçimde 74 siyasi parti 450 sandalye için yarışırken, bu sefer 12 parti sahada. Bunun hem toplumsal hem de iktidarın politikalarından kaynaklanan nedenleri mevcut. Neler olduğuna bakalım.
KREMLİN’İN DUMA STRATEJİSİ: AĞIZLARA BAL ÇALMA
Putin iktidarının özellikle ikinci dönemiyle beraber (2004-2008) Rusya’da faaliyet gösteren yabancı sivil toplum örgütleri, gazeteler-gazeteciler sıkı bir denetime tabi tutuldu. Bazı dernek ve vakıflar kapatıldı. Putin yönetimi söz konusu politikaları, Rusya’nın ajanlık faaliyetleri; yabancı güçlerin (ülkemizde bilinen adıyla dış güçlerin) ülkede karışıklık çıkarıp Rusya’yı kendi çıkarlarına göre yönlendirmesine engel olmak uyguladıklarını ifade ediyordu. Bu bir süre sonra muhalif avına dönüştü.
Yönetimin bu tarz uygulamaları hâlâ sürüyor denebilir. Bununla beraber, bu ülkenin iç karışıklıktan korunması protestoları engellenmekle sağlanmaya çalışılıyor, ancak her zaman asayiş berkemal değil. Gösteriler Aralık 2011’den Mart 2012’ye (Putin’in 3. dönem için seçildiği yıl) sürdü. Gösterilerin büyüklüğü, özellikle gençlerin boy göstermesi, Ortadoğu’da Arap Baharı’nın giderek yayılması Kremlin’de yeni bir “Rusya kuşatılıyor” krizi yarattı. Protestoların odağında otoriterleşme, aynı siyasi figürlerin iktidarı kuşatması ve yolsuzluk vardı. Yukarıda özetlenen Duma seçimlerini içeren seçim kanunu ve partiler yasası da bu koşullar altında düzenlendi. Örneğin; bir partinin seçime katılabilmesi için üye yeter sayısının 40 binden 5 bine indirilmesi, Rusya’daki örgütlenmesinin en az federe bölgelerinin yarısıyla sınırlanması, seçim barajının yüzde 7’den yüzde 5’e indirilmesi. Yine aynı şekilde nispî temsil sistemi de bu dönemde geldi, ancak barajın varlığının koruması, çeşitliliğin başından sınırlandırılması demekti, öyle de oldu. Peki bu adım toplumda nasıl karşılık buldu?
KAĞIT ÜSTÜNDE KALAN UMUTLAR
İktidarın kendince demokratik bulduğu adımların seçmen nezdinde pek karşılığının olmadığının karinelerinden biri, 2016’daki seçimde katılımın yüzde 48 ile sınırlı kalmasıydı. Putin’in partisi olarak bilinen Birleşik Rusya Partisi (BRP) yüzde 55'lik oy oranıyla seçimden galip çıktı. Rusya’da bazı medya organları bunu büyük bir başarı olarak verse de gerçek pek öyle değildi. Resme dikkatli bakıldığında BRP sadece 28,5 milyon oy aldığı görülüyordu. Yani neredeyse dört seçmenden sadece biri BRP’ye oy vermişti. Buna rağmen BRP, 450 sandalyelik Duma’dan 343 sandalye almayı başardı. Yani iktidarını korudu. Oysa düşünmek (dumayet) fiilini kendisine isim seçen bu meclisin tarihi şu anki manzaradan farklıydı.
Duma Rusya tarihi açısından siyasi olarak en etkili olmuş mekanizmalarının başında geliyordu. Genellikle muhaliflerle iktidarın sert hesaplaşmayı yaşadığı adresti. 1905-1914’te de bu böyleydi, Anayasa Krizi sürecinde de. Tam da bu nedenle Duma 1993’te bombalandı.
Bugün aynı Duma’dan eser kalmadığını seçim kanunları, partiler kanunu ve 28,5 milyon oy alan bir partinin Duma’yı kontrol altına alabilme gücünde görüyoruz. İşte bu manzaranın devamı için Kremlin yeni bir hamle yaptı.
DUMA YARIŞINA YENİ BARİYER
Seçimlere yaklaşık 3 ay kala Duma’dan, kendi varlığına meydan okuyan bir yasa geçti. Yeni yasaya göre "aşırı ve terörist" örgütlerle işbirliği yapan adayların, oluşumların seçime katılmasının engellenmesi Rusya makamlarının kararına bağlı olacak.
Yasadaki 'aşırı'nın ve 'terör'ün ne olduğunu iktidar ve bürokrasi tanımlıyor. Yani kullanışlı yeni bir aparat hayata geçti. Böylece engel olarak görülen her oluşum sistemin dışına atılabilecek.
Her ne kadar bu noktada Navalni örneği ve oluşumunun engellenmesi akla geliyor olsa da, bu, Rusya’da komünist partiye alternatif olan oluşumların önünü kestiği, yeni örgütlenmelere “aşırı” etiketi yapıştırılarak susturulacağının kanıtı. Navalni, bu uygulamanın sadece ilk örneği. Bununla beraber Rusya halkları da toplumu da Navalni’nin sağcı ve “liberal” fikirlerinden ibaret değil. Bu noktada durumu sadece Navalni krizi olarak ele almak çok yüzeysel kalır. Yine de bu Navalni’nin örgütü ve mensuplarının tam da bu yasa nedeniyle seçime giremediği gerçeğini değiştirmiyor.
BRP’nin önde gelen figürlerinden Andrey Klimov, bazı parti ve oluşumların seçim dışında tutulmasını şöyle açıklıyor: "Siyasi duruşları nedeniyle değil, soruşturmalar nedeniyle seçime sokulmuyorlar. Ülkemdeki seçim şartları diğer ülkelerle hemen hemen aynı gibi…"
Türkiye’nin demokrasi uygulamalarına tanıklık edenler, bu açıklamada hukukun ve yargının araçsallaştırılmasını, tutukluluğun, marjinalleştirmenin nasıl bir siyasi rekabet stratejisine döndüğünün tahmin edecektir. Klimov haklı, başka ülkelerde de benzer yasalar var, ancak nedense bu yasaları savunanlar hep iktidarlarını koruma gayretinde olan partiler. Güçten hak doğması bu olsa gerek.
Rusya’da halk korona salgını, artan enflasyon, işsizlik, gelirdeki azalma gibi sebeplerle zaten pek mutlu değil. Rusya’da sadece Kremlin’e değil Duma’ya da (siyasi partilerin sıralaması dahi aynı) 2000'lerin başında beri aynı siyasi manzara hâkim. Son anketlere göre BRP’nin toplumsal desteği yüzde 27. Ancak 2016’daki deneyim iktidarın destekteki düşüş karşısında “ne gam” demesine neden oluyor. Bununla beraber ABD’li şirketlerin seçime müdahale ettiği, yabancı güçlerin Rusya’yı dizayn etme peşinde olduğu istihbarat servisinden, diplomasiye, medyaya kadar yine yayılmış durumda. Yani “oyuna gelme Rusya” tiratları bir elden atılıyor.
Değinilen koşullar altında Rusya’nın Duma seçimlerinde BRP’nin iktidarının uzatacağına kesin gözüyle bakılıyor. Rusya’da kazananı belli olan bu seçimde insanların merak ettiği, seçimde kimin ne kadar oy alacağından ziyade, kaç kişinin sandık başına gideceği. Üstelik Kremlin’in de “katılım yine yüzde 50’nin altında kalırsa” endişesi taşıdığı da sır değil…