Geçtiğimiz hafta ana hatları ve aktörlerini ele aldığımız
Arktik’e bu hafta Moskova’dan bakıyoruz.
Rusya, beş kıyı devleti içerisinde Arktik’te en fazla alana ve
kaynağa sahip olanı. Uluslararası Enerji Ajansı verileri uyarınca
Arktik’teki kaynakların yüzde 60’tan fazlası Moskova’nın
himayesinde. Veriler üzerinden gidilecek olursa, ABD Jeolojik
Araştırma Raporu 2008’e göre henüz keşfedilmemiş küresel petrol
rezervinin yüzde 13’ü, doğal gazın yüzde 30’u bu bölgede. Ancak
Rusya buradaki etkinliğini ve alanını korumak hatta genişletmek
istiyor. Nitekim 2007 yazında bir Rus denizaltısı, Arktik’te bir
deniz yatağına metal bir Rus bayrağı bırakmış, bu eylem Rusya’da
zafer gözyaşlarıyla izlenmişti.
Bu Ortaçağ’dan kalma pratiğe tepki gecikmedi. Kanada Dışişleri
Bakanı Peter MacKay “15'inci yüzyılda yaşamıyoruz, dünyayı
dolaşarak bir yere bayrak dikip burası artık benim
diyemezsiniz!” diyerek tepki vermişti.
Dünyanın en büyük kara ülkesi Rusya bugün 15'inci yüzyıldan
kalma eylem pratiğini güncellemiş gibi görünüyor. En azından artık
bayrak dikmiyor.
Yüzyıllardır sıcak denizlere açılma hayalı kuran Rusya, “Sıcak
denizlere inemiyor olsam da soğuk denizde yerim sağlam” diyor.
Ancak mücadelenin çetin olduğu, kontrollü olarak diğer ülkelerin
de BM’ye kıta sahanlığını genişletmek için başvuru yapmış
olmasından belli oluyor. Rusya için Arktik neden önemli? Çin ve
Suudi Arabistan’ı neden bölgede istiyor? Peki çevrelenme korkusu ve
NATO alerjisi Arktik’te karşılık buluyor mu? Bu hafta bu sorulara
yanıt arıyoruz.
SEN OLMAZSAN EKSİK KALIR, GELİŞEMEM
Rusya özelinde Arktik’e bakacak olursak, toplam doğal gaz
rezervinin yüzde 12,5, sıvı hidro-karbon kaynağının yüzde 5 ila
7’si Arktik kıyısında kaynak olarak bekliyor. Rakamları anlamlı
kılan, gelecek projeksiyonu.
2050’de Arktik bölgesindeki kaynakların Rusya’nın petrol
üretiminin yüzde 20-30’lık kısmını üstlenmesi öngörülüyor.
2008’de yayınlanan Rusya Federasyonu’nun (RF) “2020 ve Sonrası
İçin Arktik Perspektifi” belgesinde, Arktik stratejisi üç maddede
sıralanıyor:
-Rusya’nın bölgedeki askeri varlığının kalıcı biçimde
güçlendirilmesi
-Enerji kaynaklarına erişim ve faydalanmanın üst düzeye
çıkarılması
-Kuzey Buz Denizi’nden ekonomik ve ticari olarak maksimum
faydanın sağlanması
Öncelikler, RF’nin ekonomik-sosyal kalkınmasının önündeki maddi
kaynak engelinin Arktik’ten giderilmesini temel alıyor.
Sosyo-ekonomik kalkınmada Arktik’ten gelecek ekonomik destek,
gelecekte Rusya açısından hayati önemde olacak.
YAPTIRIMLAR VE DÜŞEN PETROL FİYATLARIYLA ERTELENEN
HAYALLER
Arktik bölgesi iklim koşulları sebebiyle petrol ve doğal gaz
başta olmak üzere kaynaklara ulaşmada özel bir uzmanlık ve yüklü
yatırım bütçesi gerektiriyor.
Bu durum, yüksek teknolojiye sahip şirketlerle işbirliğini
zorunlu kılıyor. Rusya her ne kadar devasa iki enerji şirketine
sahipse de şirketlerinin yüksek teknolojiyi kullanma kapasitesi
sınırlı. Bu çerçevede uluslararası enerji şirketleri bölgeye davet
ediliyor. Bu davete icabet eden en güçlü şirketlerden birisi Exxon
Mobil’di. Küresel olarak ellerindeki rezerv gücünü ulusal enerji
şirketlerine kaptıran Exxon gibi çok uluslu şirketler, genelde bu
tarz projelere iştirak ederek pozisyonlarını güçlü tutuyor.
Exxon’un yanında Statoil, Total, Shell ve ENİ Rusya saflarında
çeşitli projelerde yer alıyor.
Rusya’ya Ukrayna krizi dolayısıyla uygulanan ekonomik
yaptırımlar ve aynı yıl düşmeye başlayan petrol fiyatları hem
Rusya’nın enerji şirketlerini hem de projelerini
zayıflattı. Batı yaptırımları, yüksek teknolojik transferi
yasaklayınca, Exxon Mobil gibi şirketler projelerden çekildi. Düşük
seyreden petrol fiyatları büyük yatırımlar açısından kaynak sorunu
yarattı. Nihayetinde Rusya, kâr beklentisi düşük olsa da kendi
şirketleriyle bölgede çıkarma yapmak durumunda kaldı.
Rosneft ve Gazprom bölgede tam kapasite ile boy gösteriyor. İlk
açık deniz petrol üretimi Prirazlomnoye bölgesindeki Peçora
Denizi’nde 2013 sonunda başladı. 35 bin varil üretiminin
2020’de 110 bin varile çıkarılması hedefleniyor. Benzer
biçimde Novoportovskoye bölgesinde üç yeni terminal açılarak
kapasitenin 170 bin varile çıkarılması planlanıyor. 2020’de
Rusya’nın Arktik’teki yeni üretim bölgelerindeki üretiminin günlük
400 bin varile ulaşması hedefleniyor.
Rosneft ve Gazprom’un yanında bölgede etkili olan bir diğer
şirket, Barents Denizi açıklarında petrol arama ve çıkarma yapan
Lukoil. Şirket Varande terminalinden günlük 240 bin varil petrol
ihraç ediyor.
Sorun, devlet, fon ve desteklerinin de buraya akması
zorunluluğu.
Rusya, bu nedenle, ekonomik çeşitlendirme planlarını ertelemek
ve enerji odaklı ekonomiyi sürdürmek zorunda kalıyor.
Rusya’nın yaptırımlar ve petrol fiyatlarından kaynaklanan
ekonomik dar boğazı aşabilme stratejisi, petrol ve doğal gaz
için yanına Çin ve Suudi Arabistan’ı da alarak masraf kalemlerini
azaltmak.
Rusya, teknolojiyi karşılarken, masrafı paylaşmak istiyor.
Bu tercihin iki nedeni var:
Yaptırımlar nedeniyle Batılı şirketlerin Rusya ile bölgede
çalışamaması ve jeopolitik olarak Rusya’nın yanına yeni aktörler
çekerek pozisyonunu perçinleme ve sorunu uluslararasılaştırma
politikası.
ÇEVRELENME KORKUSU MU MEVZİ SAVAŞI MI?
Arktik bölgesindeki beş kıyıdaş ülkenin dördü NATO üyesi.
Rusya ise NATO’nun kuruluş sebebi eski süper güç SSCB’nin
ardılı.
NATO ile çevrelendiğinden yakınan Rusya, hâlâ diğer blok için
“öteki.”
Rusya için de AB eksenli füze savunma sistemleri ve eski Doğu
Bloku üyelerinin Rusya karşıtı tutumu nedeniyle tehdit algısı hâlâ
sıcak.
Rusya, NATO’nun Polonya’da başta olmak üzere açtığı üsleri,
Ukrayna ve Gürcistan gibi ülkelerin NATO’ya dahil edilme ihtimalini
kabul edilemez buluyor.
Rusya’nın belalısı NATO, büyük önem verdiği Artktik’te arada bir
görünse de NATO üyesi kıyıdaş devletlerle Rusya arasında kıta
sahanlığı yüzünden sık sık sorun yaşanıyor.
Rusya, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ndeki doğal kaynaklar
maddesine dayanarak, Arktik’teki kıta sahanlığını, 200 milden 350
mile çıkardığını duyurdu.
Sözünü ettiğimiz 740 bin kilometrekarelik bir alan.
BM Kıta Sahanlığı Sınırları Komisyonu, bu tezi kabul etmese de
Rusya fiili olarak bu sınırı yürürlüğe koyma gayretinde.
Norveç ve Kanada’nın yanında diğer kıyıdaşlar da benzer
iddiaları taşıyor.
Şimdilik tavizsiz davranan Rusya’nın tutumu ve fikir
ayrılıkları, NATO üyesi diğer kıyıdaşların arasında restleşmeye
varan tartışmalar, Arktik’te silahlanma yarışını da başlatmış
durumda.
Rusya, Arktik kumandanlığı, dört tugay komutanlığı, 14 yeni
operasyonel uçak pisti, 16 derin su limanı, 51 buz kırıcı ve
sayıları değişkenlik göstermekle birlikte nükleer denizaltılarla
bölgede bulunuyor.
Norveç’in 5 bin personelle yaptığı askeri tatbikatın ardından
Rusya’nın kamuyla paylaşmadan Mart 2015’te 45 bin asker, 15
denizaltı, 41 savaş gemisiyle Arktik’te yaptığı askeri tatbikat
dikkat çekmişti.
Rusya’nın dozu artan konuşlanmasına karşı, NATO buradaki hem
kıyıdaşların bireysel tatbikatlarına destek vererek hem de NATO
şemsiyesi altında askeri tatbikatlar yaparak görünürlüğünü
artırıyor.
2014-2016 arasında NATO bölgede beş askeri tatbikat yaptı. Şayet
NATO bölgeye yeni üsler konuşlandırır ve Rusya misliyle karşılık
verirse, yeni Soğuk Savaş, gerçek anlamda soğuk Arktik’te baş
gösterebilir.
Üstelik Çin başta olmak üzere yeni aktörlerin de
katılımıyla.
Önümüzdeki hafta Rusya’nın bölgedeki en sert rakibi ve sanılanın
aksine barış güvercini değil, silahlanmanın önemli uygulayıcısı
Kanada’yla devam edeceğiz.