SAADET’in yeri, Davutoğlu’nun videosu, Bahçeli’nin jesti ne anlatıyor?

Bahçeli’nin şimdiye kadar onca yüklendiği Davutoğlu ve partisini de kapsayabilen ‘hoşgörüsü’ siyasette yeni döneme dair bir işaret mi acaba? Özellikle de bugün Filistin ve belki yarın Kürt sorunu, sosyal güvenlik alanında atılacak yeni adımlar gibi kritik konuları düşünürsek. Ya da yerel seçime doğru yeni ittifak olasılıklarını konuşurken...

Barış Avşar bavsar@gazeteduvar.com.tr

Gazzelilere yaşatılan cehennem 20. gününde devam ediyor. Bir halk göz göre göre ölümden başka seçenek bırakılmayacak şekilde vuruluyor. Sağlık sistemi de çöken bölgeden gelen görüntüler ve haberler vicdanları her an yeniden yaralıyor. ‘Buna nasıl engel olunmuyor’ hissi azıcık sorumluluk sahibi herkesi kahrediyor. Ancak mesele ‘hisler’den öteye de geçiyor. Dünyanın bir yerinde 6 binden fazla bina yıkılırken, 140 binden fazla konut zarar görürken, her gün yüzlerce insan ölürken, yaralanırken gezegenin kalanında her şey eskisi gibi devam edebilir mi?

Meselenin diplomasi boyutu daha önemli elbette ama iç siyasette de etkisini gösteriyor.

Son gelişmeler ışığında bakmaya çalışalım.

***

Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısından ve İsrail’in Gazze’ye hedef gözetmeyen bombardımanı başlatmasından 3 gün sonra TBMM’de bir 'kriz'in çözülmesine tanık olmuştuk. 

SAADET ve Gelecek partilerinin oluşturduğu meclis grubu, kurulduğundan bu yana Genel Kurul Salonu’nda yer bulamıyordu. Meclis'in 20 vekilli bu yeni grubunun durumunu Meclis Başkanlığı çözememişti. Ama MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli çözdü. Kendi partisine ait sıralarda SAADET grubuna yer açılmasını istedi. SAADET’ten MHP’ye teşekkürle birlikte ittifak ortağına ‘sitem’ geldi: "Sayın Devlet Bahçeli’ye, MHP Grup Başkanvekillerine ve değerli milletvekillerine gösterdikleri bu nezaket ve anlayıştan dolayı teşekkür ederiz. Bunu da AK Parti’deki arkadaşlarımızın bir not olarak almasını rica ediyoruz."

Çünkü bu kriz sırasında “AK Partili arkadaşlar”la sert tartışmalar yaşanmıştı. 

Ahmet Davutoğlu ve Temel Karamollaoğlu’nun, Bahçeli’ye teşekkür telefonları açtıklarını da gördük.

Evet, MHP’nin dilinde çözüm sürecinden bugüne kadar ‘Serok’ olan Davutoğlu’nun da…

Telefon görüşmelerinin devamı ise Gazze için geldi

***

Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı’ndan bu yana MHP ile yaşadığı gerilimler sıkça karşılıklı ağır açıklamalara kadar varmıştı. Yakın zamandakilerden birinde MHP şöyle diyordu mesela: "Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu parti, mikroskobik bir siyaset canlısıdır; yüzdelik bile değil, bindelik oranların mikroorganizmasıdır.” 

Gel gör ki siyasetin cilvesi: 14 Mayıs 2023 seçimlerinde Millet İttifakı’nda yer alan "mikroskobik bir siyaset canlısı" şimdi 10 milletvekili ile Meclis’te yer bulmuştu.

12 Eylül öncesinin Milliyetçi Cephe’lerinden gelen tarihsel MHP - Milli Görüş yakınlığını, son ittifakların oluşumu sürecinde Gelecek ve DEVA gibi kendisinden ayrılma partilere göre SAADET’e daha yakın durmaya çalışan iktidar tutumunu hatırlayalım… Hatırlayalım ve bu yüzden SAADET’le teması daha ‘normal’ olarak görüp bir kenara bırakalım. Ama Bahçeli’nin şimdiye kadar onca yüklendiği Davutoğlu ve partisini de kapsayabilen ‘hoşgörüsü’ siyasette yeni döneme dair bir işaret mi acaba? Özellikle de bugün Filistin ve belki yarın Kürt sorunu, sosyal güvenlik alanında atılacak yeni adımlar gibi kritik konuları düşünürsek. Ya da yerel seçime doğru yeni ittifak olasılıklarını konuşurken...

***

Devlet Bahçeli’nin partisinin son grup toplantısında yaptığı ve ABD Başkanı Biden’in basın toplantısına ara vermesini kendi uyarısına bağlayan konuşması örneğin… 

Kendi tabanı ve seçmen kitlesi için epey gündem olacak bir açıklama evet.

Ama Gazze’de solup giden canlar için bir şeyi değiştirecek mi?

Ya da yapılacak herhangi bir başka kınama-açıklama?

Bu sadece Türkiye’ye özgü bir durum değil evet. ABD’nin ve ortaklarının İsrail yönetimine bu kadar güçlü bir destek verdiği durumda, Gazze’de olup bitene karşı öne atılmak zor. Bu yüzden “Arap ülkeleriyle birlikte hareket edilebilecek” yolların arandığı diplomatik mesai de yapılıyor tamam. Peki bu sırada akıp giden zaman ne olacak?

Bunlar cevaplanması zor sorular. Gel gör ki, iç kamuoyuna da bir şeyler demek lazım. “O uçak gemilerinin Akdeniz’de ne işi var” dışında bir şeyler… Burada doz giderek yükselebilir de. Ki bunun ilk işaretini dünkü grup toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan verdi. 

Batı’ya yüksek dozda gidecek ‘Hamas terörist değildir’in yanına uzlaşmayı öne çıkaran ‘garantörlük’ önerisiyle birlikte… Ancak bu kadarla kalınacak mı yoksa yine dün gündeme düşen doğalgazda İsrail’le iş birliğinin askıya alınması gibi gerçek adımlar gelecek mi?

Bu, hali hazırda ekonomideki büyük dertleri aşmak için uğraşan iktidarın önünde giderek daha zor bir sınava dönüşebilir. Çünkü, “Mitingler yapıldı. Sizden miting değil, aksiyon bekliyoruz” ya da “İncirlik ve Kürecik üssü derhal kapatılmalıdır” diyen bir ‘muhafazakar-sağ muhalefet’ tazyiki de söz konusu artık.

Daha ‘ulusalcı’ bir noktada duran İYİ Parti’nin sesinin pek gitmediği kesimlerde yankı yaratması sürpriz olmayacak sesler bunlar. Herhalde Hamas saldırısının görüntüleri üstüne Davutoğlu’nun sözlerini veren Gelecek Partisi videosunu da, Bahçeli’nin önceki yıllarda da gördüğümüz ‘kritik jest’lerinin bu defa SAADET grubu için devreye girmesini de bu çerçevede görebiliriz. Erdoğan’ın Davutoğlu’na randevu vermemesini ve miting meydanlarında ortaya çıkan ittifaklar arası birliktelikleri de elbette…

***

Gazze, yeni dönem için yeniden şekillenen siyasetin beklenmedik belirleyicisi olarak gündeme girdi. Ve görünen o ki iktidarın ve muhalefetin farklı cephelerinde bunun ‘bazen gerilim, bazen uzlaşı’ şeklindeki etkilerini izlemeye devam edeceğiz.



ABD yönetimi nasıl böyle davranabiliyor?

“Birleşik Devletler’in hafızaya ihtiyacı yok çünkü medyası var. Bizim tarihimiz medya: Düşmanımızı onlar tanımlar, karşısında bildik bir düşman olmazsa Birleşik Devletler kendi kendini bile tanıyamaz: Karşımızda bir Kötü olmasa halimiz nice olurdu, profesör? Nazi, komünist, Çinli, Koreli, Bulgar, Kübalı, Vietnamlı, Filistinli, Nikaragualı: Düşman olmadan yaşayamayız, prof.!”

Meksikalı yazar Carlos Fuentes’in “Doğmamış Kristof” kitabından bu satırlar… (Can Yayınları/2020)

Bir halk göz göre katledilirken Biden nasıl gidip de Netahyahu ile kucaklaşabiliyor diye soranlar için hatırlatma…

Tüm yazılarını göster