Trabzonspor’un iyi bir sezon geçirdiği elbette söylenemez, ama bu sezon taraflarından birinin bordo-mavililer olduğu büyük maçların çok keyifli geçtiği kesin. Trabzonspor-Fenerbahçe’den sonra Galatasaray-Trabzonspor da çok güzel maç oldu.
Galatasaray adına ilk 11’deki en sürpriz tercih Barış Alper Yılmaz’dı. Sakatlıktan dönen Victor Osimhen’i riske etmek istemeyen Okan Buruk’un, Michy Batshuayi yerine santrforda Barış Alper’i kullanması beklenmeyen bir tercihti.
BARIŞ ALPER’İN SANTRFORLUĞU
Normal şartlar altında, Galatasaray’ın iç sahada topa daha çok sahip olması, rakip yarı sahaya yerleşerek hücum etmesi ve geniş alan bulmakta zorlanması beklenen bir maçta Barış Alper’in en uçta yer alması, beraberinde soru işaretleri getiren bir tercih olarak değerlendirilebilir. Ama dün akşam Barış Alper’in santrforluğu, kendi standartlarının çok üzerindeydi. Özellikle bağlantı işlerini çok iyi yaparak yerleşik hücumda takımına önemli katkılar sundu.
Ayrıca en iyi yaptığı şeylerden biri olan savunma arkası koşuları sayesinde Trabzonspor savunmasının da çok sık geriye koşmasını ve bordo-mavililerin savunma hattıyla orta alan arasındaki mesafelerin bir hayli açılmasını sağladı. Burada oluşan boşlukları da başta Yunus Akgün ve Dries Mertens olmak üzere Galatasaray’ın teknik becerisi yüksek oyuncuları çok iyi kullandı.
Her iki kanat ve bek pozisyonlarında düzenli olarak belirli bir standardın üzerinde performans verip, üzerine bir de santrforda beklentilerin üzerine çıkması, Barış Alper’i hem Galatasaray hem de Süper Lig’in en çok yönlü oyuncularından biri yapıyor.
SAVUNMA PROBLEMLERİ
Galatasaray adına maçın en olumsuz tarafı ise elbette savunma performansıydı. Trabzonspor’a özellikle geçişlerde çok fırsat veren sarı-kırmızılıların geri dörtlüsünün dün akşam itibarıyla hiç uyumlu görüntü çizmediklerini söylemek lâzım. Bordo-mavililerin Edin Visca, Muhammed Cham, Anthony Nwakaeme ve Simon Banza’dan oluşan hücum dörtlüsü, neredeyse her açıdan Galatasaray savunmasına göre üstündü. Özellikle Banza, Abdülkerim Bardakcı’ya hem yüksek toplarda hem de bire birlerde ciddi bir fiziksel üstünlük kurdu. Buna bir de Ozan Tufan’ın ceza sahasına geriden yaptığı topsuz koşular eklenince, Galatasaray’ın savunmada yaşadığı zorluklar daha da arttı.
Galatasaray’ın bu sezon genel savunma performansının da Okan Buruk’un geçtiğimiz iki sezonuna göre epey geride olduğunun altını çizmek gerekiyor. Elbette bunda sarı-kırmızılıların yaşadığı bek krizinin etkisi büyük.
Elias Jelert’in performansının beklentilerin çok altında kalması, Ismail Jakobs’un başlangıcı hiç fena olmasa da erken bir sakatlıkla formasından uzak kalması, Buruk’u bu bölgede arayışlara itti. Barış Alper, Roland Sallai ve Berkan Kutlu gibi devşirme çözümlerin dışında, Galatasaray’a savunmada en fazla denge getiren faktör, Kaan Ayhan’ın sağ bekteki varlığı oldu. Kaan geride ekstra bir savunmacı olarak konumlandığında, hele ki yanında Davinson Sanchez de varken, sarı-kırmızılılar savunmada daha güvenli olabiliyor. Ama hem Davinson yokken hem de bek pozisyonunda ideal tercihlerden bu kadar uzakken, savunmada belirli bir standart tutturmak Galatasaray için kolay olmuyor.
HÜCUM POTANSİYELİ
Buna karşın sarı-kırmızılıların hücumdaki yaratıcılığı ve skor üretme potansiyeli o kadar yüksek ki, savunmada bu kadar sallandıkları ve oyunun genelinde de kendi standartlarının epey altında kaldıkları bir maçta dahi çok sayıda net gol pozisyonu üreterek kazanmanın bir yolunu bulabiliyorlar.
Galatasaray’ın bu sezon şampiyonluktaki tek rakibi Fenerbahçe’yle arasındaki en büyük zıtlık da bu; Fenerbahçe rakiplerine bir hayli az şans verip hücumda üretkenlik sıkıntısı çekerken; Galatasaray kendi kalesinde daha fazla tehlike görmesine rağmen hücumda bir şekilde yediğinden fazlasını atabilecek kadar pozisyon üretebiliyor. Bu da iki takım arasındaki oyun kalitesi ve netice olarak puan farkını en iyi açıklayan şeylerden biri olarak öne çıkıyor.