Çok uzun hikayeler dinlemiş, çok uzun filmler izlemişizdir. Bütün yolu geride bırakırız sırf hikayenin sonunu öğrenebilmek için ya da yolun sonunda varacağımız yeri görmek için. Kan, ter ve gözyaşları... Bir takımın antrenöründen çaycısına kadar sezon boyunca verdiği tüm emeklerin anlam kazandığı yer burası. Çok cesur kişilerin kalbi kırıldı buralarda, çok korkakların da zafer naralarını duyduk biz. Bazen de bir kahramanlık destanının yazılışına tanıklık ettik. Evet, burası NBA finalleri ve burada sadece güçlüler hayatta kalır. Bazen hakkıyla, bazen şansıyla.
Bu yazıyı madem yazıyoruz, o zaman kafamızdaki resmi iyice şekillendirelim. 2006'da Christopher Nolan'ın “Prestij” filmini izlemiş miydiniz? Nolan zaten “çoklu temalı” film yapma konusunda muazzam bir usta. Filmin başındaki anlatı hemen kulağımda çınladı ve yazılı olarak buraya bırakayım dedim;
“Her sihirbazlık numarası üç bölüm ya da perdeden oluşur. Birincisi “Vaat” bölümüdür. Sihirbaz size sıradan bir şey gösterir. İskambil destesi, bir kuş ya da bir insan. Bu nesneyi size gösterir. Son derece gerçek, üzerinde oynanmamış, normal bir şey olduğunu görmeniz için nesneyi incelemenizi ister. Fakat gerçek, farklı olabilir. İkinci perdeye “Dönüşüm” denir. Sihirbaz olağan bir nesneyi alır ve onu olağanüstü bir şeye dönüştürür. Hilenin sırrını arıyorsunuz ama bulamazsınız çünkü dikkatli bakmıyorsunuz. Siz sırrı bilmek değil kandırılmak istiyorsunuz. Henüz alkışlamazsınız, çünkü bir şeyi yok etmek yeterli değildir. Onu geri getirmeniz gerekir. İşte bu yüzden her sihirbazlık numarasında üçüncü bir perde bulunur. İçlerinde en zorlusu. Bizlerin deyişiyle “Prestij” (Prestij, 2007)
Romantizmi şimdi bir kenara bırakalım ve NBA finaline balıklama dalalım. NBA finali Golden State Warriors – Toronto Raptors arasında yedi maçlık bir seri olarak oynanacak. Dört yapan şampiyon olacak yani. Evet, biliyorum orada bazılarınız içinizden şöyle diyor; “Ara Bey, ne anlatıyorsunuz? Golden State nasıl olsa şampiyon!” Evet, şu anda Amerika'nın en batısında Kaliforniya eyaletinde San Francisco'daki Warriors taraftarı kutlamaların nasıl olacağının hayalini kuruyor. Çünkü hikayenin bu noktaya geliş şekline baktığımızda Warriors'un şampiyonluğun açık ara favorisi olduğu bir gerçek. Ama size bir sır vereyim; bunu ben kendi tecrübelerimle teyit edebilirim: “İyiler daima kazanmaz. Favoriler de öyle.”
Şimdi bu NBA finalini iki pencereden ele almamız gerekir. Biri Golden State Warriors Hanedanı açısından, diğer ise Toronto Raptors ve Kawhi Leonard açısından. Kolaydan başlayalım o zaman. Sezon başından beri iddia ettiğim bir şey var:
“Doğu Konferansı karması yapsanız, tam kadro formunda bir Warriors ile baş edemezsiniz!” Evet, iddiamın arkasındayım. “Favoriler her zaman kazanmaz” demiştim, evet ben de her zaman haklı çıkmam. Yanılabilirim. Ama eminim şu ana kadar Raptors antrenör ekibi bile bunu düşünmüştür. Golden State Warriors, açısından senaryo açık. Şampiyon olmak, üst üste üç sene şampiyon olmayı başarmış takımların arasına girip tarihe geçmek, sezon sonu muhtemelen dağılacak olarak görülen kadronun dağılmadan son vurgunu yapmak istemesi. Takımın en büyük silahı Kevin Durant olmadan Batı Konferansı finalinde Portland Trailblazers'ı 4-0 süpürerek geçen Warriors'un bu performansı, gerçekten ürkütücü. Her zaman olduğu gibi en son söyleyeceğimi önce söyleyip fazla uzatmayayım. Kevin Durant, dönerse ve daha önemlisi sağlıklı dönerse bu NBA tarihinin en az izlenen, reytingi en düşük NBA finallerine dönüşür. Ama ya Kevin Durant dönemezse? O zaman da Toronto Raptors penceresinden bir konuyu bakalım derim.
Toronto Raptors... Ne diyelim? Tarihinde ilk defa NBA finallerinde yer alacak. O kadar büyük oyuncu geldi geçti Toronto şehrinden ama bir türlü NBA finallerine uğrayamadılar. Tracy McGRady, Vince Carter, Chris Bosh ve son olarak Demar DeRozen. Tabii birçoğunun döneminde çok elit kadro yoktu bu süperyıldızların etrafında. Bir de oynadıkları dönemde ligi domine eden başka büyük süperyıldızlar vardı. Vince Carter, Allen Iverson ve Philadelphia 76ers duvarına çarptı birkaç kere. Chris Bosh ise kötü bir kadro ile oynamıştı. En son olarak Demar DeRozen'ı düşünün. Geçen sezon Kawhi Leonard bu şehre gelmeden önce Demar DeRozen önderliğindeki Raptors Doğu Konferansı Yarıfinali'nde elendi. Kime elendi? LeBron James'li Cleveland Cavaliers'a. Yani LeBron James geçen sezon da Los Angeles Lakers forması giyiyor olsaydı belki de Demar DeRozen, Raptors'u tarihinde ilk defa NBA finaline taşıyacaktı. Kawhi Leonard değil. “Her şey olacağına varır” sözüyle açıklayabiliriz artık şu an itibariyle. Yani sizin pozisyonunuz kadar rakiplerinizin de pozisyonu kaderin şekillenmesinde rol oynuyor. Tam burada Kawhi Leonard devreye giriyor.
Kawhi Leoanrd, Toronto Raptors'a Demar DeRozen karşılığında takas olduğunda herkesin bir takım şüpheleri vardı. Sakatlığı sebebiyle bir yıl top oynamayan Kawhi Leonard, San Antonio Spurs organizasyonundan da problemli ayrıldı. Sakatlanmadan önce NBA'in en iyi çift-yönlü oyuncusu olduğu konusunda herkes mutabıktı ama bir yıl oynamayan bir oyuncu döndüğünde nasıl dönecekti? İşte asıl soru buydu. Çünkü bu tip büyük sakatlıkların ardından birçok oyuncu daha önceki gibi kalamayabiliyor. Kawhi Leonard, Toronto Raptors'ı NBA finaline taşıdı. Bu şu anda bir gerçek. Tarih bunu yazdı artık zaten. Ama buralara nasıl geldikleri ise hikayeye daha da anlam katıyor. Bir kere Doğu Konferansı finalinde lig lideri Milwukee Bucks'ı 2-0 geriden gelip 4-2 elediler. Yanlış anlaşılmasın, Milwukee Bucks'ta Yunan süperyıldızı Giannis Antetokounmpo bu sezen alev alev yanarken elediler. Ki Giannis bu sezonun en büyük MVP adayı. (En Değerli Oyuncu ödülü)
Golden State Warriors – Toronto Raptors serisi iki ihtimalli bir seri. Tamam bunu biliyoruz. Yani biri şampiyon olacak, orası aşikar. Ama iki ihtimalli derken sonuç odaklı tanımlamadım. Golden State Warriors şampiyon olursa her şey olağan tartışmalar üzerinden devam edecek. Steph Curry ve koç Steve Kerr beş senede dördüncü yüzüklerini takacaklar. Toronto Raptors şampiyon olursa peki ne olacak? Bir kere Kawhi Leonard, NBA tarihinin gelmiş geçmiş en büyük başarı hikayelerinden birine imza atacak. Bu da başka tartışma konularını açacak. Kawhi Leonard'ın tarihteki yeri ne olacak? Geçen sezon tarihin en büyük oyuncularından biri olarak görülen LeBron James ve takımı bu Warriors takımına finalde 4-0 süpürülmemiş miydi? Bunun gibi birçok denklemi değiştirecek.
Golden State meselesinde Kevin Durant'ın akıbeti çok önemli. Toronto cephesinde ise asıl Kawhi Leoanrd'dan ziyade Kyle Lowrey ve Marc Gasol'un performansı çok kritik bir rol teşkil ediyor. Yani bu seviyede bu Golden State Warriors takımıyla savaşa gideceksen Lowrey ve Gasol'ün kusursuz oynaması gerekiyor. Hem savunma anlamında hem hücuma anlamında.
İlk maç 30 Mayıs Perşembe günü Toronto'da oynanacak. Geçen seneNBA finali başlarken de demiştim bu sene de diyorum. İlk maç çok kritik. Toronto Raptors'un ne yapıp edip kendi evinde bu ilk maçı kazanması gerekiyor. Kazanamazsa ve Warriors deplasmanda başladığı seride 1-0 öne geçerse hepimize geçmiş olsun. Warriors buralarda oynamaya alışkın, baskıyı daha az hissediyor. Raptors cephesi ise bir başarmış olmanın sarhoşluğu ile başlayacak bu seriye. Bu Toronto şehri ve Raptors taraftarları için kötü bir durum ne yazık ki. Ama Raptors, tarih yazmak istiyorsa ne yapıp edecek bu ilk maçı kazanacak. Öyle küçük hatalar yapmaya gelmez bu platformda ve bu seviyede. Söylemiştik en başta; Sadece güçlüler hayatta kalır burada.