20 yazardan 'Ucube' temalı 20 öykü: Öteki olmak bir tweet kadar uzağımızda
Onur Selamet'le hazırlanmasına katkı sunduğu 'Tüm Panayırların Heyulası: Kayıp Rıhtım Öykü Antolojisi' adlı öykü seçkisini konuştuk. Selamet, "Öteki olmak bir tweet kadar uzağımızda" dedi.
Osman Palabıyık
DUVAR- 2008 yılından beri hazırladıkları kültür sanat içerik ve seçkileriyle okuyucuların odak noktalarından olan Kayıp Rıhtım ekibi, fantazi, bilim kurgu, korku, distopya, tuhaf kurgu ve polisiye türlerinde yazılmış "ucube" temalı 20 öyküyü 'Tüm Panayırların Heyulası: ı: Kayıp Rıhtım Öykü Antolojisi'nde bir araya getirdi. Özel olarak bu kitap için kaleme alınmış öykülerde ucube, kimi zaman bir mekân kimi zaman bir durum olarak kendini gösteriyor.
İthaki Yayınları tarafından yayımlanan 'Tüm Panayırların Heyulası'nı kitabı hazırlayanlardan Onur Selamet ile konuştuk…
Kayıp Rıhtım çok üretken bir mecra, bunu bir de kitapla taçlandırdınız. 'Tüm Panayırların Heyulası’nın hazırlık sürecinden bahseder misiniz biraz?
Kayıp Rıhtım, 2008 yılından beri kültür ve sanat dünyasında adından söz ettiren bir oluşum oldu. Haziran 2009’dan itibaren ise Kayıp Rıhtım Aylık Öykü Seçkisi çatısı altında her ay dijital ortamda öykü seçkileri hazırlıyor. Bugüne dek 150’den fazla tema, 3 binden fazla öykü yayınladık. Seçki yapmak yıllar içerisinde bizim için eğlenceli bir rutine dönüştü. Yine de matbu bir çalışmaya kendimizi hazır hissetmemiz zaman aldı.
Daha önce pek çok yayınevinden seçkilerimizin kitaplaştırılması yönünde teklifler gelmişti. Ancak bizim gönlümüzdeki kitap fikri başkaydı. Tamamı bu eser için hazırlanmış öykülerle, temayı her yönüyle ve layıkıyla ele alacak bir çalışma ortaya koymak istiyorduk. Bunu yaparken spekülatif kurgunun sınırlarını genişletecek metinleri bir araya getirmekte kararlıydık. Bir yandan da daha önce aynı sayfalarda pek sık görülmemiş yazarları buluşturmayı tasarlıyorduk. Zamanı ve motivasyonu bulunca, konsepti belirleyerek aklımızdaki yazarlarla görüşmeye başladık. Sonrası kendiliğinden geldi.
Edebiyatımızda antolojiler ve çeşitli kolektif çalışmalar biraz ikinci plana atılıyor, bu hazırlık sürecinde sizi düşündürdü mü?
'Tüm Panayırların Heyulası', bilimkurgu, fantazi, korku, tuhaf kurgu ve polisiye gibi çoğunlukla alt kültür olarak kabul edilen türlerde yazılmış öyküleri içeriyor. Dolayısıyla bu projeye başlarken kitabın olası konumuna hiç kafa yormadık. Spekülatif kurgu -son yıllarda yaptığı büyük atılıma rağmen- hâlâ gözden ırak sayılabilecek bir vaha. Biz bağışıklığımızı zaten göz ardı edilmiş bir kulvarda yıllarca üreterek kazandığımız için bütün ihtimallere hazırlıklıydık.
'ÖTEKİ OLMAK BİR TWEET KADAR UZAĞIMIZDA'
“Ucube” temalı 20 öykü bir arada kitapta. Temayı neye göre belirlediniz?
Hem çağımızla hem de geçmişle bağ kurabilecek bir tema arayışındaydık. İnsanların her gün ısrarla ötekileştirildiği, yalnızlığa itildiği, dışlandığı şu günlerde ucube olmak nefes almak kadar sıradan. Üstelik sadece kişiler değil, mekânlar ve zamanın ruhu da bu ucubeleştirme politikalarından paylarını alıyor. Öteki olmak bir tweet kadar uzağımızda. Gözlerimizin önünde bir çağrı vardı ve ötekinin sesine kulak vermek için edebiyatın güçlü bir araç olabileceğini düşündük.
Bir yandan da mitolojiden, destanlardan, masallardan beslenen bir kanalın tema için etkili bir destek noktası olabileceği görüşündeydik. Medusa’dan, Tepegöz’den, Keloğlan’ın cücelerinden yollar açabilir; Öteki’nin sırtını devasa bir kültür tarihine dayandırabilirdik.
“Ucube” ilk olarak hafızalarda negatif yansıyan bir kelime, kitapta yer alan öykülerle okuyucuların öteki olarak karşılanan bu kelimeyi benimseyeceğini düşünüyor musunuz?
Bence 'Tüm Panayırların Heyulası’nın en iyi yaptığı şeylerden birisi, ucubeyi bütün sınırlarıyla ele almayı denemesi. Hemen herkesin bir gün "öteki"ye dönüşebileceği, eşiklerin hızla aşılabileceği bir dünyanın ortasındayız. Antoloji her insanın paylaşabileceği bir tedirginlik hissinden besleniyor. Bu da okurun empati kurmasını bir hayli kolaylaştırıyor.
Antoloji hazırlamak genelde yorucu bir süreçtir. Bir de ortada tek bir tema varsa. Bu açıdan baktığımızda kitapta yer alan isimler nasıl bir araya geldi?
Hâlihazırda spekülatif kurgu yazan ya da bir gün bu türlere bulaşsa çok başarılı olabileceğini hissettiğimiz, çalışmalarını severek okuduğumuz isimlerle buluştuk. Onlara nasıl bir kitap hazırlamak istediğimizi açıkladık. Temayı ele alırken her türlü soyutlamaya hazır olduğumuzu söyledik. Antolojiyi bir yapboz gibi ele aldık. Her yazar bir boşluğu doldurdu. Tablo tamamlandığında ortaya renkli ve orijinal bir bütün çıktı.
Kitap için ilk Google Drive dosyasını açtığımız andan, antolojinin baskıya gittiği güne dek yaklaşık iki yıl geçmiş. Projenin bu denli geniş zamana yayılmasının sebeplerinden birisi de yazarlara tanıdığımız özgürlükle ilgiliydi.
Ucube aynı zamanda işlemesi zor bir kavram. Üretim sürecinde, sizlerin, yazarların yaşadıkları zorluklar oldu mu?
Yazarlarımıza sağladığımız bakış açısı esnekliğinin bize verimli bir geri dönüşü oldu. Zamanı, mekânı ya da normalin kendisini ucubeleştirmek gibi seçenekler de masada bulununca temanın kısıtlamaları yalnızca yaratıcılığı tetikleyecek düzeyde kaldı.
Kayıp Rıhtım üretken olduğu kadar okuyucular tarafından da sevilen bir mecra, antolojinin kitapçılarda yerini almasıyla birlikte nasıl yorumlar aldınız?
Yorumlar çift yönlüydü. Kitabı çok sevdiğini, yeni yazarlarla tanıştığı için heyecanlandığını aktaranlar da oldu; öykülerde aradığını bulamadığını söyleyenler de. Beni en çok sevindiren geri dönüş ise “bazı öykülere bayılan, bazılarını ise kendisine çok yabancı bulmasına rağmen okumaya devam eden” okurlardan geldi. Farklı tatları sentezlemek, okura daha önce deneyimlemediği türde metinler sunmak; bunları yaparken de iyi öykünün peşine düşmek öncelikli hedefimizdi. Bu dönüş çabamızın boşa olmadığını göstermesi açısından önemliydi.
'İKİNCİ KİTAP İÇİN ÇALIŞMALARA BAŞLADIK'
Öykü Seçkisi sitenizde yıllardır devam ediyor, antolojinin de devamı gelecektir diye tahmin ediyorum. Gelecekse eğer biraz bahseder misiniz?
Kayıp Rıhtım ve İthaki Yayınları ortaklığında yeni antolojiler hazırlamayı sürdüreceğiz. İkinci kitap için çalışmalara başladık. Tema ve yazarlar gibi detayları şimdilik saklı tutalım. Ama okurun bir arada görmeye alışık olmadığı isimleri buluşturmaya, daha önce kolektif olarak aralanmamış kapıları tıklatmaya devam edeceğimizi söyleyebilirim. Yeni seçkinin 2023 yılı bitmeden raflara çıkmasını umuyoruz.
Kitapta öyküleriyle yer alan yazarlar şöyle:
Ayça Erkol, Bahadır Cüneyt Yalçın, Bahri Vardarlılar, Deniz Erbulak, Eda İşler, Ekin Açıkgöz, Emirhan Burak Aydın, Ezgi Polat, Hakan Bıçakcı, Hikmet Hükümenoğlu, Mehmet Berk Yaltırık, Murat S. Dural, Müge Koçak, Onur Selamet, Orçun Ünal, Özgürcan Uzunyaşa, S. İpek Ortaer Montanari, Seran Demiral, Suat Duman ve Süreyyya Evren.