Salgın yeni bir sınıfsal ayrışmayı ve eşitsizlikleri açığa çıkardı
Korona virüsü krizi tüm dünyayı etkisi altına alırken sınıfsal ayrışma ve gelir eşitsizliği pekişiyor. Mevcut sınıfların yanı sıra salgın nedeniyle yeni sınıflar ortaya çıkıyor: Uzaktan çalışanlar, temel işlerde çalışanlar, gelirsiz kalanlar ve unutulmuşlar...
Robert Reich
Covid-19 salgını, Amerika'daki derinleşen sınıfsal ayrışmayı iyice belirgin bir hale getiriyor ve dört yeni sınıf ortaya çıkıyor.
Uzaktan çalışanlar: Bunlar -işgücünün tahminen yüzde 35’ini oluşturan- profesyoneller, yöneticiler ve teknik çalışanlardan oluşuyor ve dizüstü bilgisayarlarında uzun saatler geçiriyor, online konferanslara katılıyor, elektronik belgeler üzerinde çalışıyor ve krizden önce aldıkları maaşın aynısını alıyorlar.
Büyük kısmı sıkılmış ya da endişeli olsa da diğer üç sınıfa kıyasla iyi durumdalar.
GİRDABIN MERKEZİNDEKİLER
Temel işlerde çalışanlar: Hemşireler, evde bakım ve çocuk bakımı işçileri, çiftlik işçileri, gıda üreticileri, kamyon şoförleri, depo ve taşımacılık işçileri, eczane çalışanları, sağlık çalışanları, polis memurları, itfaiyeciler ve ordu mensupları dahil olmak üzere, toplam işçi nüfusunun yaklaşık yüzde 30’unu oluşturuyorlar.
Birçok temel çalışan, yeterli koruyucu giysilerden, ücretli hastalık izninden, sağlık sigortası ve çocuk bakımından yoksun durumda; bu, özellikle de okulların kapalı olması nedeniyle önemli. Ayrıca, kendilerine bir risk tazminatı ödenmesini de hak ediyorlar. Savunmasızlıkları, Instacart, Amazon, Walmart ve Whole Foods gibi işletmelerde bir işçi hareketi dalgası yaratıyor. Toplu taşıma işçileri iş durdurma eylemleri gerçekleştiriyor. Trump’ın İş Sağlığı ve Güvenliği İdaresi, özel işletme sahiplerinin temel çalışanlara koruyucu giysi tedarik etmesine hükmedecek yasal yetkiye sahip ama boş yere umutlanmayın.
TUTUNACAK DALI OLMAYANLAR
Gelirsiz kalanlar: Onlar, işsizlerden daha da büyük bir grubu oluşturuyorlar ve tıpkı Büyük Buhran döneminde olduğu gibi, yakında oranları yüzde 25’e ulaşabilir. Gelirsiz kalanların bir kısmına ücretsiz ya da ücretli izin kullandırıldı. Pew Araştırma Merkezi, bu krizde, şimdiye kadar yetişkin nüfusun yüzde 43’ünün şahsen veya evlerindeki birinin işini veya kazancını yitirdiğini açıkladı.
Tahminen 9.2 milyon kişi, işveren tarafından sağlanan sağlık sigortasını kaybetti. Bu işlerin büyük kısmı, perakende ticaret, restoran ve ağırlama sektörleri gibi uzaktan yapılamayan kişisel hizmetler alanındaydı. Bununla birlikte, tüketiciler harcamalarını kısarken işten çıkarmalar haber kuruluşlarına, teknoloji şirketlerine ve tüketim malları üreticilerine kadar yayılıyor.
Bir gelirden mahrum kalanların büyük çoğunluğunun ailelerine bakmak ve kira ödemek için nakit paraya ihtiyacı var. Pew tarafından bu ay gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, bu kesimin yalnızca yarısından daha azı üç aylık masrafları karşılamalarına yetecek düzeyde acil durum birikimine sahip olduğunu ifade ediyor.
Şimdiye kadar hükümet onları da hayal kırıklığına uğrattı. Geçen hafta Hazine tarafından gönderilen çeklerin miktarı çok düşük. İlave yardımların faydası dokunabilir ama işsizlik ofislerinin kapısında bekleyenlerin çok büyük kısmı beş kuruş alamadıklarını dile getiriyor. Küçük işletmelere verilen krediler çoğunlukla işin kaymağını toplayan bankalarla iyi bağlantılara sahip olan büyük işletmelere aktarıldı.
Senato’nun Cumhuriyetçi çoğunluk lideri Mitch McConnell, geçtiğimiz hafta eyaletlere ve yerel yönetimlere yönelik daha fazla federal yardıma karşı olduğunu açıkladı ve bunun yerine eyaletlerin iflas ilan etmelerini önerdi. İflas ilan edilmesi, işsizlik sigortası, sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı ve karşılıksız sunulan diğer her şey için daha az para ayrılması anlamına geliyor.
Ortaya çıkan çaresizlik, güvenli bir hale kavuşmadan çok daha erken bir dönemde ‘ekonomiye yeniden işlerlik kazandırma’ taleplerini de körüklüyor. Eğer bir insanın ‘sağlığını riske atmak’ ve ‘masaya yiyecek koymak’ arasında bir seçim yapması gerekirse, birçoğu ikincisini tercih edecektir.
ADI BİLE ANILMAYANLAR
Unutulmuşlar: Bu grup, cezaevleri, sığınmacıların tutulduğu hapishaneler, göçmen tarım işçilerinin barındığı kamplar, kızılderili özerk bölgeleri, evsizlerin kaldığı barınaklar ve huzurevleri gibi çoğu Amerikalının görmediği yerlere sıkı sıkıya tıkıldıkları için, sosyal mesafeyi koruması neredeyse imkânsız olan herkesi kapsıyor.
Örneğin, New Yorkluların büyük kısmı evinde barınırken, çoğu zaten sağlık sorunları yaşayan 17 binden fazla erkek ve kadın, bekar yetişkinlerin kullandığı yaklaşık 100 barınakta kalıyor. Tüm bu yerler virüs için sıcak noktalar haline geliyor. Bu insanlar uygun tıbbi bakım, yeterli sosyal mesafe, virüs için test ve taşıyıcı olanların tecrit edilebileceği güvenli alanlara ihtiyaç duyuyorlar. Barınakların yalnızca küçük bir kısmı bu olanaklardan herhangi birisine sahip.
Hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde, temel çalışanlar, gelirsiz kalanlar ve unutulmuş olanlar orantısız biçimde yoksul, siyah veya Latin kökenli ve orantısız biçimde salgına yakalanıyorlar.
Associated Press’in devletten ve yerel yönetimlerden sağladığı veriler üzerinde yaptığı bir araştırma, ankete katılan bölgelerdeki toplam nüfusun sadece yüzde 33’ünü oluşturmasına rağmen, Covid-19’dan ölenlerin yüzde 14’üne yakın kısmının Afrika kökenli Amerikalılar olduğunu ortaya koydu. Navajo halkı, şimdiye kadar 13 eyaletteki kayıpların toplamından daha fazla insanını korona virüsü nedeniyle yitirdi. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en büyük 10 enfeksiyon kaynağından dördü cezaevleriydi.
Bu üç grup bu krizden sağ çıkmak için ihtiyaç duydukları şeylere erişemiyorlar; zira onların Washington’da ya da eyalet başkentlerinde emirlerini yerine getirecek lobicileri ve siyasi eylem komiteleri bulunmuyor.
Aramızdaki uzaktan çalışanlar endişelenmeli ama yalnızca Covid-19 kaynaklı sınıf ayrımının adaletsiz karakteri nedeniyle değil. Eğer temel çalışanlar yeterince korunmuyorsa, gelirsiz kalanlar güvenli bir ortam sağlanmadan çalışmaya zorlanır ve unutulmuşlar unutulduklarıyla kalırsa, hiç kimse güvende olamaz. Covid-19, gelecek yıllar boyunca olmasa da daha aylarca hastalık ve ölüm saçmaya devam edecek.
Yazının aslı The Guardian sitesinden alınmıştır. (Çeviren: Tarkan Tufan)