Salgının sene-i devriyesi, yeni kaygılar, yeni umutlar

Aşı takviminin belli olmasıyla pandemi tünelinin ucunda ışık göründü, normalleşme umutları arttı. Ama bu normal, sorunlardan azade olmayacak. Wuhan gibi salgından en ağır etkilenmiş ve virüs ülkenin (ve dolayısıyla dünyanın) geri kalanına yayılmasın diye içeriye hapsedilmiş, kısıtlı sağlık imkanlarıyla baş başa bırakılmış bir coğrafyada ölenlerin yası bitmiş kalanların öfkesi dinmiş değil.

Ceren Ergenç cergenc@gazeteduvar.com.tr

30 Aralık 2019, Wuhanlı doktor Li Wenliang’ın meslektaş çevresine “SARS’a benzeyen yeni bir salgının başlamakta olduğunu” mesajını atarak uyardığı gündü. Onun sayesinde Çin’de doktorlar resmi emir gelmese de önlem almaya başlamış, Doktor Li’yse hem ‘halkı paniğe sevk etmekten ve devlet sırrını açıklamaktan’ disiplin cezası almış hem de çok geçmeden Covid-19’a yakalanarak ölmüştü. Çin halkı, Doktor Li’nin mesajının yıldönümünde Weibo’da “unutmadık” dedi, Turgut Uyar’ın dizeleri gibi, ‘hiç unutmayın/insan nasıl direnir başka/hiç unutma’.

31 Aralık’ta ise Çin, Sinopharm aşısının resmi olarak ücretsiz uygulanmak üzere onaylandığını duyurdu. Şubat sonundaki Çin yeni yılına kadar 100 milyon kişinin aşılanması planlanıyor. Bunların arasında sağlık çalışanları, kolluk kuvvetleri ve yeni yıl tatilinde memleketlerine dönecek olan göçmen işçiler öncelikli.

Aşı takviminin belli olmasıyla pandemi tünelinin ucunda ışık göründü, normalleşme umutları arttı. Ama bu normal, sorunlardan azade olmayacak. Wuhan gibi salgından en ağır etkilenmiş ve virüs ülkenin (ve dolayısıyla dünyanın) geri kalanına yayılmasın diye içeriye hapsedilmiş, kısıtlı sağlık imkanlarıyla baş başa bırakılmış bir coğrafyada ölenlerin yası bitmiş kalanların öfkesi dinmiş değil. 2021 yılının sonuna kadar tüm dünyada pandemi kontrol altına alınabilecek gibi dururken, bu dönemde oluşan ya da ağırlaşan yeni sorunların gündeme ağırlığını koyacağı tahmin ediliyor. Benim gözlemim, üç mesele yakın geleceğimizi şekillendirecek: Yoksulluk, gıda güvenliği ve enerji güvenliği ile çevre kaygıları.

Bu üç konu aslında birbirinden bağımsız değil. Örneğin, Çin pandemi döneminde gerçekleştiremediği yoksulluğu yok etme hedefini pandemi sonrasında (Çin şimdiden pandemi sonrası döneme geçmiş durumda) gerçekleştirebilmek ve ulusal büyüme oranını iki haneli rakamlarda tutabilmek için sanayi üretimine ağırlık verdi. KOBİ’lerin ve KİT’lerin ağırlıkta olduğu Orta Çin’de iflasların ve işten çıkarmaların yaşanmaması için verilen teşvikler ekonomiyi canlandırmışken Hunan ve Jiangxi eyaletlerinde büyük çaplı elektrik kısıntıları meydana geldi, fabrikalar durdu, klimayla ısınan Güney Çin dondu. İktisatçılar, Çin’in yeni Biden yönetimine gözdağı vermek amacıyla ABD müttefiki madencilik istihdamının yoğun olduğu Avustralya’da ekonomik krizi yaratmak için kömür alımını durdurmaya karar vermesinin Çin’in kendi enerji güvenliğini olumsuz etkilediğini söyledi. Avustralya’yı işsizlik ve yoksulluk silahıyla vurmak isteyen Çin’in de zayıf karnı aynı: Xi Jinping, BMGK’de 2060’a kadar karbon nötrlüğü sözü verdi ama içeride kömür eyaletlerinden ve ucuz elektriğe muhtaç KİT ve KOBİ’lerden yoğun muhalefet var. Eğer iflaslar başlarsa, işsizlik kaynaklı yoksullaşmayla Çin de kolay mücadele edemez.

Çin’in enerji sektörünün dönüşümünü takip eden çevreciler, elektrik kesintisinin nedeninin düşük kalitede çalışan kömür santralleri olduğunu iddia ediyor. Çin’in ‘yeşil dönüşümü’ de pandemi yüzünden sekteye uğradı, Cumhurbaşkanı Xi’nin BMGK’de verdiği sözün hemen arkasından, Başbakan Li Keqiang iç piyasaya kömür santrallerinin kapanmayacağı sözünü yineledi. Oysa, bahar aylarında elektrik arzını arttırmak kaygısıyla birbiri ardına açılan yeni madenlerde çokça kaza meydana gelmişti. Enerji güvenliğiyle beraber düşünülmesi gereken bir diğer mesele de gıda güvenliği. Çin’de ve dünyada mevsimlik tarım işçilerinin mobilitesinin pandemi nedeniyle kısıtlanması sonucu tarımsal gıda üretimi ve ticareti düştü. Çin, çoktan gıda tüketimini azaltacak bir toplumsal kampanya başlattı.

2021 yılında salgının son bulacağı kesinleşmiş gibi dursa da, çevre ve yoksulluk gibi salgından önce de var olan yapısal sorunlarla pandemi sonrası dünyada nasıl başa çıkacağımıza şimdiden odaklanmakta fayda var. 2021, gezegenimiz için umutlu bir yıl olsun.

Tüm yazılarını göster