Saliha Aydeniz: Açlık grevi uyarı niteliğindedir

DİYARBAKIR - Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven, sosyal medyada Türkiye’nin Afrin’e yönelik harekâtını eleştirince gözaltına alınıp tutuklandı. Güven, 24 Haziran'da yapılan son seçime HDP Hakkari milletvekili adayı olarak cezaevinden katıldı ve kazandı. Milletvekili seçilince serbest bırakılması beklenen Güven halen tutuklu yargılanan tek milletvekili olarak Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde bulunuyor.

Güven, kelepçeyle getirilmeyi kabul etmediği için son duruşmasına SEGBİS ile katıldı. Savunmasını yaptıktan sonra "PKK lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridi kınadığını ve bu nedenle açlık grevine başladığını" duyurdu. Leyla Güven, bugün itibarıyla açlık grevinin 28’inci gününe girmiş bulunuyor.

Başta HDP olmak üzere siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri, Öcalan’ın iki yılı aşkın bir süredir kimseyle görüştürülmediğine dikkat çekti ve Leyla Güven’in açlık grevi eylemini destekledi. Açlık grevinin ilk günlerinde Güven’e destek daha çok basın açıklamalarıyla geldi. Ancak Güven’in açlık grevi kritik sürece doğru ilerlemeye başlayınca önce Diyarbakır’da, ardından diğer illerdeki HDP’liler de açlık grevine başladılar. HDP Mersin il binasında düzenlenen açlık grevi eylemine katılanlar polis tarafından gözaltına alındı ama bu HDP’lilerin açlık grevini bitirmesine neden olamadı. HDP’li milletvekilleri partilerinin il binalarında ve Meclis’te açlık grevine başladılar.

Selçuk Mızraklı, Semra Güzel, Dersim Dağ, Musa Farisoğulları, Saliha Aydeniz ve Remziye Tosun, 2 Aralık’ta Diyarbakır’da açlık grevine katılan milletvekilleri. Açlık grevine destek ziyaretine gelenlerle milletvekilleri ayrı ayrı ilgileniyor. İl binasından destek niyetine kimi zaman zılgıt, kimi zaman alkışlar yükseliyor.

‘LEYLA GÜVEN YOLUMUZU AÇTI’

Böyle bir ortamda açlık grevine katılan Diyarbakır Milletvekili Saliha Aydeniz ile açlık grevi sürecini konuştuk. Aydeniz, Leyla Güven’in mektubunda yazdıklarını hatırlatarak, “Bizim onun açlık grevine gireceğinden haberimiz yoktu aslında ama kendisinin belirtiğine göre 3 ay boyunca bu konuda yoğunlaşmış ve bildiğiniz gibi SEGBİS’le katıldığı duruşmada açlık grevine başladığını duyurmuştu,” dedi.

Son 3 yılda içinde bulunulan siyasi atmosfere dikkat çeken Aydeniz, “Bizlere direnmekten başka bir şey kalmadı” diyerek şöyle konuştu: “Sayın Öcalan’ın 2013 Newroz’unda okunan mektubundan sonra bir diyalog süreci başladı. Bu süreçte cenazeler gelmiyordu ve bir barış umudu, bir güven ortamı oluşmaya başlamıştı. Ancak 2015 seçim sürecinde HDP binalarının bombalanması, Ceylanpınar’da iki polisin vurulması, Suruç’taki katliam ve devamında süreç bozuldu. Sayın Öcalan, eğer Kürt sorununu demokratik yollarla çözmezseniz darbe mekaniği devreye girer, tespiti yapmıştı ve bu gerçekleşti. Sonrasında ilan edilen OHAL… AKP hükümeti OHAL’le kendi darbesini gerçekleştirdi. Kürt halkının iradesiyle seçtiği belediyelere kayyım atandı. Milletvekillerinin tutuklanması, onlarca kurumun kapatılması, basın yayın organları kapatıldı, binlerce kişi KHK ile ihraç edildi. AKP darbesini bu şekilde oluşturdu. Ve aslında bu süreç, 5 Nisan 2015’ten itibaren sayın Öcalan’a yönelik tecritle başladı. En son Mehmet Öcalan’ın kendisiyle 15-20 dakikalık bir görüşmesi olmuştu. Bunun dışında ne ailesiyle ne avukatlarıyla hiçbir görüşme gerçekleşmedi. DTK Eş Başkanı ve Hakkari milletvekili Leyla Güven bu eylemiyle hepimizin yolunu açmış oldu.”

HDP Diyarbakır Milletvekili Saliha Aydeniz

SORUMLULUK HERKESİN

HDP’li milletvekilleri 3 günlük açlık grevi gerçekleştiriyor ve bu akşam bitmesi bekleniyor. Öcalan ile herhangi bir görüşme yapılmadığında nasıl bir tutum sergileyecekler? Aydeniz, tecridin kaldırılması için bundan sonra ne yapacaklarıyla ilgili henüz bir karar alınmadığını belirterek, “Ancak eylemlerin devam edeceğini söyleyebilirim” diyor.

Aydeniz, “Bu tecridin kırılması lazım. Bu tecridin kırılması demokrasinin, barışın, huzurun önünü açacaktır. Biz de bunun için mücadele etmeye çalışacağız. Kritik sürece gelmeden açlık grevinin biteceğine dair umdum yok açıkçası. Çünkü bu tecrit hepimize yönelik bir tecrittir. Bu tecrit varlığımıza, barış isteğimize, demokrasi isteğimize yönelik bir tecrittir. Dolayısıyla biz, mücadelemizi yükseltmedikçe, birlikte mücadeleyi örmedikçe devletin bu tecridi kaldıracağına inanmıyorum. Hewler’de, Avrupa’da ve bütün cezaevlerinde açlık grevleri var. Bu uyarı niteliğindedir ve umuyorum ki herkes açlık grevleri kritik sürece girmeden üstüne düşen sorumluluğu yerine getirir," diye konuştu.

TECRİT VE YEREL SEÇİMLER

Açlık grevi, yerel seçimlere birkaç ay kala başladı ve Aydeniz, tecrit kaldırılıncaya kadar açlık grevi ve benzeri eylemlere devam edeceklerini söylüyor. Tecride bu kadar yoğunlaşmışken yerel seçimler için çalışmak için zaman bulabilecekler mi? Saliha Aydeniz, binanın etrafını kuşatan polis araçlarına ve yağmura dikkat çekerek, “İnsanlarımız bunlara aldırmadan partiye geliyor, bizi ziyaret ediyorlar. Çünkü tecridin kendilerine yönelik olduğunun farkındalar ve bunun kaldırılmasını istiyorlar. Belediye başkanlığı için aday adaylarımız geliyorlar, başvurularını yapıyorlar, bize destek veriyorlar. Gündemimiz tecridin kırılması olacak. Tecridin kırılması için mücadele ederken seçim çalışmalarımızı da yürüteceğiz. Bu seçime gasp politikasına karşı mücadele olarak da bakıyoruz. Dolayısıyla bir seferberlik ruhuyla elimizden alınan belediyeleri geri almak için çalışacağız," yanıtını verdi.

‘LEYLA GÜVEN DİRENÇLİ VE KARARLI’

Kendisi de sağlıkçı olan Aydeniz, eylem biçimi olarak açlık grevine nasıl bakıyor? Aydeniz, bu soruya şu karşılığı verdi: “Açlık grevini pozitif bilim üzerinden değerlendiremezsiniz. Kişinin psikolojik, sosyolojik, fiziksel hali olarak değerlendiremeyiz. Aynı zamanda siyasal iyilik hali olarak da tanımlıyoruz. Siyasal iyilik hali kişinin yaşam biçimidir, içinde bulunduğu koşullardır, insanın barış içinde yaşayıp yaşamadığıdır. Buradan bakan bir sağlıkçı olarak, evet, gerekirse açlık grevine gidilebilir, diyorum.”

Aydeniz, 28 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven’in sağlık durumu hakkında da bilgi verdi. Güven’in zayıfladığına dikkat çeken Aydeniz, “Ancak ciddi bir sağlık sorunu yok. Görüşmelere çıkabiliyor. Cezaevi koşullarında da olsa doktor gözetiminde bulunuyor. Dirençli, moralli, kararlı ancak bundan sonraki süreçte tarafsız bir hekim heyetinin de sağlık durumunu kontrol etmesi ve kamuoyunu bilgilendirmesi gerekebilir,” dedi.