Mart 2016’da ayrıldığım Şam’ı merak ediyorum. Tek giriş yolu Lübnan. Beyrut Refik Hariri Havaalanı'na iner inmez nem dalgası ve sıcak karşılıyor bizi.
Suriye Sendikalar Birliği'nin tahsis ettiği üç araç Lübnan – Suriye (Cdeydi) Gümrük Kapısı'na kadar hızla ilerliyor.
Hizbullah ve Emel örgütlerinin hakim olduğu “Dâhiye” Bölgesi'nde bulunan havaalanını şehir merkezine bağlayan yolları Musa Sadr ve diğer Hizbullah mensuplarının posterleri süslüyor. Nasrallah’ın posterini ise sınır kapısına kadar sadece bir kez görüyoruz.
Lübnan’da resmi tabelalar Fransızca ancak özel işletmelerin tabelalarında Arapçadan çok İngilizce hakim.
Beyrut da son yıllarda gelişen inşaat modasından nasibini almış. Her taraf rezidans dolu. Yeni yollar hizmete girmiş.
Beyrut - Cdeydi yolunda eskiden beri birkaç askeri kontrol noktası var. Lübnan askerleri, Kalaşnikof kullanan Suriye askerleri ve Hizbullah’tan farklı olarak G – 3 kullanıyor.
Cdeydi’ye kadar yaklaşık 150 kilometrelik yolda, tatil sezonunun son günlerini değerlendirmek isteyen piknikçiler yoğunluğa neden oluyor. Lübnan’da nüfusa göre bir hayli yüksek olan otomobil sayısı da etkili bu yoğunluğun oluşmasında. Son derece lüks marka ve modeller önümüz sıra diziliyor.
Cdeydi Sınır Kapısı'nın her iki tarafı da kalabalık. Suriye’ye dönenlerin sayısında belirgin bir artış var.
Suriye Gümrüğü'nde sohbet ettiğimiz bir asker, gazeteci olduğumuzu söylediğimizde “Şunlara bak. Bu halkı bu hale getirenler utanıyor mu? Bunların hepsinin kendi köyleri, evleri vardı. Şimdi elin memleketinde sürünüyorlar” diyor.
Suriye Gümrüğü'nden çıktıktan sonra Harbiye mezunu Yusuf El Azme’nin Fransızlara karşı ilk direnişi gösterirken hayatını kaybettiği Dimas’tan geçiyoruz.
Dimas’a kadar eskiden daha çok askeri kontrol noktası vardı, şimdilerde azalmış. Kontroller de eskisi kadar sıkı yapılmıyor. Dimas sonrası Şam şehir merkezine giden otoyoldan sapıyoruz ve Sendikalar Birliği'nin düzenlemiş olduğu "Suriye Emekçileri İle Teröre Karşı Uluslararası Sendikalar Buluşması"nın yapılacağı Sahara Otel'e gidiyoruz.
Otelde Kanada'dan, ABD’den Çin’e, Afrika’dan Avrupa’ya dünyanın birçok yerinden gelen sendikacılar sohbet ediyor.
İşlemlerimizi tamamladıktan hemen sonra beni bekleyen eski dostlarla buluşmak üzere merkeze gidiyorum. Yolda Katar’ı yenen ve İran ile berabere kalan Suriye Milli Futbol Takımı'nın büyük posteri ve altında “tebrikler” yazısı.
Televizyon binasının bulunduğu Emeviler Meydanı'nda Ebu Ali ile buluşuyoruz. Savaşın en yoğun dönemlerinde bile yoğunluğunu hiç kaybetmeyen, televizyon binası ve genelkurmay başkanlığı ile devlet opera ve bale sahnesinin de bulunduğu meydan eskisi gibi: dolmuşlar, trafik polisi ile tartışan sürücüler, az ilerideki kontrol noktasına bir an önce girmek için hızlananlar…
Şehrin yaklaşık 10 km. dışındaki Esad Banliyösü'ne (Dahiyetül Esed) gideceğiz. Üç yol var: birisi Berze ve Kabun’da çatışmaların yoğun olduğu zamanlarda tercih edilen Al Tell yolu. İkincisi Şam’ı Humus ve diğer bütün illere bağlayan Harasta yolu. Üçüncüsü ise uzun zaman önce kapanan Berze yolu. Berze uzun bir süre El Nusra gibi örgütlerin elindeydi. Arkadaşım şoföre “Berze yolu” diyor. Sonra ekliyor: orada hiç silahlı kalmadı.
Şoför Berze yoluna giriyor. Birkaç kontrol noktasından sonra Berze’ye varıyoruz. Yaklaşık iki yıl önce Berze için ilk anlaşma sağlandığında “iki taraf da” kendi kontrol noktalarını oluşturmuştu. İlk girişte silahlı grupların “nöbetçi bıraktığı” bina bomboş.
Berze ve Kabun’da yaşayan ve olaylar sırasında semti terk eden devlet memurlarının bir bölümü evlerine geri dönmüş. Çatışma izlerini taşıyan binalar duruyor ama hayat bir şekilde devam ediyor.
Berze’ye dönüşler biraz da zorunluluktan. Hayat pahalılığı sabit gelirliler için artık dayanılamayacak hale gelmiş. Olaylardan önce 1500 – 2000 (yaklaşık 300 dolar) Suriye lirası olan konut kiraları 50 – 60 bin (yaklaşık 100 dolar) liraya fırlamış. Dolar bazında kiralar düşmüş ama Suriye lirası kazanan Suriyeliler açısından durum daha da kötüye gitmiş.
Temel tüketim maddelerinin fiyatları el yakıyor.
Berze’den hemen sonra Tışrin Askeri Hastanesi'nin önündeki askeri kontrol noktasından geçiyoruz. Duvarda eskiden hatırladığım bir yazı: Kral Ebu Ali. “Yazan asker yaşıyor mu acaba? Kim bilir nerededir” diye düşünüyorum.
Dahiye’ye vardığımızda manzara aynı. Şam’ın (özellikle kırsal) çeşitli yerlerinden göçmüş binlerce kişi aynı semte doluşmuş. Farklı kesimlere mensup bu insanlar arasında herhangi bir sorun yaşanmadığını anlatıyorlar.
Okullar açılmış, dersler başlamış. Bu senenin ilk tartışması tarih kitabı. Kitabın kapağındaki heykel resminin “çirkin” bulunması eleştirilere neden olmuş.
Misafir olduğumuz evde konuşulan tek konu bütün Suriye’de olduğu gibi Deyrezzor ve sonrası. Yine de Deyrezzor sonrası moralleri yüksek ama matematik öğretmeni ev sahibi “bu iş biraz daha uzar, ABD bizi rahat bırakmaz” diyor.
Konu futbola geliyor. Öğretmen mate çayını yudumlarken “hayatımda ilk defa futbol maçı seyrettim” diyor. Söz İranlı oyuncuların sertliklerine geliyor. Herkes hemfikir: İranlılar bizimle beraber savaşsalar da iş futbola gelince Fars milliyetçilikleri tutuyor!
Türkiye’den gelen mesajlarda “Erdoğan ile Esad’ın görüştüğü” dedikoduları var. Böyle bir şeyin olabileceğine inanmak istemiyorlar. “Daha geçen gün bizim reis gemileri yaktı” diyor birisi.
Kürtleri soruyorum. Birisi “çoğu ayrılma taraftarı değil iddiasında bulunuyor ve “konuştuğumuzda onlar da ABD’ye güvenilemeyeceğini ama konjonktür gereği işbirliği yaptıklarını söylüyorlar” diyor. Ortamda tersini savunan da var.
İyimserler ile bu rahatlığın erken olduğunu düşünen kötümserler arasında tartışmalar uzayıp gidiyor. İyimserler ABD ile Rusya arasında anlaşmanın sağlandığını söylerken, kötümserler ABD’den “büyük bir darbe” daha bekliyor.
Merkezi çepeçevre saran Şam kırsalındaki bazı semtler çatışmaların sonucunda halen harap halde. Olayların başından bu yana çok sayıda patlamaya sahne olan Şam ise eski renkli görüntüsüne kavuşmak üzere. Şam merkezdeki bu iyimser hava tabelalara da yansımış: "Yeniden birlikte imar ederiz."
Çatışmalar halen bazı noktalarda sürüyor, İdlib ve halihalihazırda Deyrezzor başta olmak üzere bazı illerde çetin süreçler yaşanacak, diğer yandan yaşanan acıların son bulması uzun bir zaman alacak ancak tartışmalar bir yana Şam merkezde hayatın büyük oranda rahatladığını gözledik.