Sámi şamanlarına ait davul 330 yıl sonra mahkeme kararıyla geri döndü

İskandinavya'da yaşayan en eski halklardan Sámilerin ritüellerinde kullanılan Danimarka'daki davul 330 yıl sonra mahkeme kararıyla ait olduğu yere, Norveç'teki Sámi Müzesi'ne verildi.

Abone ol

DUVAR - İskandinavya'nın en eski halklarından Sámilerin ritüellerinde şamanlar tarafından kullanılan bir davul tam 330 yıl sonra gerçek sahiplerine iade edildi.

1691 yılında Danimarka tarafından büyücülükle suçlanarak acımasızca katledilen Anders Poulsson (Sámi dilindeki adıyla Poala-Ánde) adlı bir şamana ait olan tarihi enstrüman, yaklaşık üç asır sonra ait olduğu yere, Norveç'teki Sámi Müzesi'ne verildi. İskandinav coğrafyasında yüzyıllar boyu asimilasyona maruz bırakılan Sámi halkı için bu, tarihi bir kazanım.

Norveç, İsveç, Finlandiya ve Rusya'nın kuzeyinde yaşayan Sámiler,  avcılık, balıkçılık ve Ren geyiği yetiştiriciliği yaparak geçiniyor. Günümüzde sayılarının 60-70 bin civarında olduğu tahmin ediliyor.

18. ve 19. yüzyıllardan bu yana Norveç ve İsveç tarafından uygulanan asimilasyon politikalarına maruz kalan Sámiler otorite tarafından tarihin hemen her döneminde yabani bir insan topluluğu olarak görüldü. Hıristiyanlaştırılmaya çalışıldılar, dilleri yasaklandı. Ren geyikleriyle, uçsuz bucaksız özgür bir coğrafyada yaşamaya alışmış olan, şaman öyküleriyle büyümüş çocukları zorla dini eğitim veren yatılı okullara alındı.

YAŞAM ALANLARI YOK EDİLDİ

Ancak Sámi halkı en büyük felaketi 2. Dünya Savaşı sonrasında Almanlar İskandinavya topraklarından çekilirken yaşadı. Yaşam alanları, ibadet merkezleri, otlakları kısacası her şeyleri tahrip edildi, yakılıp yıkıldı. Savaş sonrası yıllarda ise Sámi topraklarında başlatılan madencilik ve elektrik santralleri gibi ekonomik faaliyetler günümüze dek gelen çevre mücadelesinde Sámileri tekrar gündeme getirdi. Sámilere yönelik sistematik asimilasyon ve ekonomik sömürünün altında İsveç, Norveç, Danimarka gibi büyük ve gelişmiş ülkelerin çıkarlarının yattığını görmemek pek mümkün değil.

Oysa Sámi inancına göre insanlar doğayla saygı ve uyum içinde yaşamalılar. Ancak günümüzde topraklarında hala devam eden enerji yatırımları nedeniyle bu uyum çoktan bozulmuş durumda. Artık dev şirketlerle savaşmak zorunda kalan Sámilere göre bu faaliyetlerin tümü aslında ''Yeşil Sömürgecilik''ten başka bir şey değil.

SEMBOLİK ANLAMI BÜYÜK

Tüm bu tartışmaların ortasında, huş ağacı ve ren geyiği derisinden yapılmış geleneksel Sámi şaman davulunun tam 330 yıl sonra eski sahiplerine iade edilmesinin Sámiler için sembolik de olsa anlamı büyük. Bu kutsal enstrüman Sámilerin doğaya dayalı dini yaşamlarının sembolü olmuş.

Şaman, davulun yüzeyine bir çekiçle vurduğunda yüzeydeki pirinç halka harekete geçiyor ve kırmızı boyayla boyanmış sembollerin hareketine göre şaman geleceğe dair kehanetlerde bulunuyor. Şaman davulu çalarken transa girdiğinde ölülerle iletişime geçtiğine ve farklı gerçekliklerde seyahat etttiğine inanılıyor.

Sámi halkının geleneksel şifacıları ve koruyucuları olarak kabul edilen şamanların insanlarla ruhlar arasında arabulucu rolüne sahip oldukları kabul ediliyor.

GASP EDİLEN BİR KÜLTÜR

İsveç, Almanya, Birleşik Krallık ve dünyanın çeşitli müzelerinde örnekleri olan Sámi şaman davulları ise tıpkı şamanlar gibi tehdit olarak algılanmış ve büyük bölümü çeşitli yollarla gasp ya da yok edilmiş. 17. ve 18. yüzyıllarda Sámi halkının Hıristiyanlaştırılması sırasında Sámi mülkiyetinden alınan davulların önemli bir bölümü ise koleksiyoncular tarafından satın alınmış. Korunabilenlerin sayısının 70 ile 80 arasında olduğu belirtiliyor. Halen dünyadaki en büyük ve tek Sámi şaman davulu koleksiyonu Stockholm'deki Nordic Museum'da bulunuyor.

1691 yılında mahkeme tarafından şaman Poala-Ánde'den zorla alınan davulla ilgili ilginç bir detay ise konuyla ilgili mahkeme tutanaklarının bugüne dek saklanmış olması. Bu tutanaklarda şaman Poala-Ánde "Zor durumdaki insanlara yardım etmek ve sanatıyla iyilik yapmak istediğini" anlatıyor. Fakat buna rağmen kendisine verilen ölüm cezası infaz ediliyor ve davul önce Danimarka Kraliyet Koleksiyonu'na, ardından Danimarka Ulusal Müzesi'ne veriliyor.

Poala-Ánde'nin katledildiği dönemin aynı zamanda Sámi ırkının vahşi yöntemlerle Hristiyanlaştırılmaya çalışıldığı tarihlere rastlaması ise elbette tesadüf değil. Poala-Ánde gibi, Hıristiyanlaştırılmaya ve kralın otoritesine karşı çıkan çoğu Sámi şaman ya da kendi dillerindeki adıyla Noaidi'ler 17 ve 18.yüzyıl boyunca İsveç, Danimarka-Norveç krallıkları tarafından acımasızca yok edilip tarih sahnesinden siliniyorlar.

Poala-Ánde'nin davulu, bundan yaklaşık 40 yıl kadar önce Norveç'in Karasjok kentinde, tarihte kurulan ilk Sámi kültür merkezi olan Sámi Müzesi'ne bir sergileme için ödünç verildiğinde bu çok eski tartışma yeniden alevleniyor. Sámiler davulun ait olduğu yere yani Sámi Müzesi'ne iade edilmesi için bir girişim başlatıyorlar. Norveç'teki Sámi halkının liderinin Danimarka Kraliyet ailesine açtığı dava geçtiğimiz günlerde sonuçlanıyor ve hukuk tarihinde bir ilk gerçekleşiyor. 17. yüzyılda verilmiş olan mahkeme kararı bozularak şaman davulu Norveç'teki Sámi Müzesi'ne iade ediliyor.  

Müze direktörü Jelena Porsenger, Rusya doğumlu Norveç vatandaşı bir Sámi. Aynı zamanda Sámi kültürü ve tarihi üzerine çalışmaları olan bir etnograf. Porsenger, bu tarihi kararın 40 yıllık mücadelenin sonucu olduğunu belirterek, ''Tarihimizin, değerlerimizin ve kültürümüzün; aynı zamanda sömürgeciliğin ve eşitsiz güç ilişkilerinin sembolü olan bu davul bizim için çok değerli'' diyor ve Sámi inancının izlerini yansıtan şu yorumu da ekliyor:

"Bizim için bu tür nesneler sadece maddi nesneler değil. Biz onları insan olarak düşünüyoruz ve bu mücadelede yanımızda her zaman Poala-Ánde'nin ruhunu da hissettik. Şimdi eğer bizi dinlemek isterlerse diğer müzelerle paylaşmaktan mutluluk duyacağımız hikayelere sahibiz.''

Sámi halkının bu sembolik ama önemli kazanımdan sonraki yeni hedefi ise dünyanın farklı müze ve kurumlarına dağılmış olan Sámi kültür varlığına sahip çıkmak.

ÇEVİRİ: Özgür Duygu Durgun

KAYNAK: The Guardian