Geçtiğimiz hafta Trabzonspor büyük bir değerine veda etti. 'Efsane'yi başlatan başkan Şamil Ekinci ebediyete uğurlandı. Genç Trabzonsporluların yeni nesil bir oyuncu kadar adını bilmediği bir başkandı. 50 yaşına yaklaşan Trabzonspor’u 'efsane' yapan başkan...
Hikaye tanıdık, şehre bir yabancı gelir ve her şey değişir. Trabzonspor, 1967’de kurulduğunda sancılı bir süreç yaşıyordu. "Ocaklılar" ve "Güçlüler" arasında adını dahi bulamayan bir kulüptü. Evet, Trabzonspor, ilk kurulduğunda Trabzonspor olarak kurulamadı. Hep bir güç mücadelesi; benim rengim, senin rengin, sarı-kırmızı, yeşil-beyaz, kırmızı-beyaz!
Bu git-gellerle 1966’da kuruldu, bir sene sonra bir daha kuruldu. Kurulduktan kısa süre sonra şehre İstanbul’dan bir yabancı geldi. Aslında Ankaralı, daha sonra Kırıkkale’ye bağlanacak olan Keskin kazasından...
Sonradan kütüğünü Trabzon’a aldıracak kadar "yerlinin yerlisi" olacak o yabancının adı Mustafa Şamil Ekinci’ydi.
Ailesiyle Trabzon’da un, yem ve çuval fabrikası kurmak istediğinde yıl, 1969’du. Trabzonspor emekleme çağında, henüz 2 yaşındaydı ama şehrin amatör takımı İdmanocağı İstanbul’da Beşiktaş’ı 1-0 yenerek Türkiye Kupası'ndan elemişti.
Şamil Ekinci’nin gündemi ayrı, fabrika kuracak...
Kurar, işletir, para kazanır ve Trabzon burjuvazisinin dikkatini çeker. Oraların tabiriyle Trabzonlular Ekinci’ye, ‘gel bakalum buraya’ derler. Eski başkan Rıfat Dedeoğlu ile kulübün yönetimine adım atar.
Şamil başkanın Trabzonspor yöneticiliği, 2. ligde başlar, 1. ligde -bugünkü Süper Lig- şampiyonluklarla taçlanır. Başkan olması öyle kolay olmamıştır. Ailesinin fabrikaları vardır ama Trabzon’un merkezi de, ‘Trabzonlu değilsin’ tavrını gösterir. İlk başkanlığında sancılı bir seçim olur. Yine de onun adı listenin en başına yazılır ve 1975’ten sonra 5 sezon başkanlık yapar.
Onun başkanlığı efsane Trabzonspor’un altın yılları olacaktır. 1967’de kurulan Trabzonspor, 9 sene sonra futbolda devrim yaparak, bu işi İstanbul’un tekelinden kurtarır. Şamil başkanla 5 sezonda 4 lig şampiyonluğu, 2 Türkiye Kupası, 5 Cumhurbaşkanlığı Kupası ve iki de Başbakanlık Kupası kazanılır. "Öteki Trabzonspor" kitabında o yılları anlatırken şöyle der Ekinci:
“O yıllarda Trabzonspor’un şampiyonluğu güneş tutulması gibi nadir görülecek bir olaydı.”
Şehirdeki basın ve cemiyet hayatının da başrolünde olur. Trabzon yerel medyasında okul olarak görülen Karadeniz Gazetesi’nin sahibi olur. Hem sanayici hem basın patronu hem de Trabzonspor başkanı...
Karadeniz bugün hâlâ yayımlanmakta olan diğer yerel gazeteler için de bir kilometre taşı olacaktır. Oradan yetişen gazeteciler, İstanbul medyasında çalışmaya başlar. Kendi gazete ve televizyonunu kuranlar olur. Yani Şamil Ekinci sadece futboldaki düzeni alt üst etmekle kalmaz, kent sosyolojisini de etkiler.
Sonra işlerini kapatarak İstanbul’a döner. İlk yaptığı iş, kütüğünü Keskin’den Trabzon’a almak olur.
***
Şamil Ekinci Trabzon’a İstanbul’dan gelmişti, gerçek bir "İstanbul beyefendisi"ydi. Kendinden büyük, küçük herkese, ‘efendim’ diye hitap ederek konuşmasına başlardı.
Aslında neyi başardığının o değil de ülke farkına varacaktı. Şampiyonluk ilk kez İstanbul dışına çıkınca, "Anadolu uyanışı" başladı. Sadece Trabzonlular değil, tüm Anadolu uzun bir dönem kendini Trabzonspor üzerinden ifade edecek ve Trabzonspor’u ‘umut’ olarak görecekti.
Bize göre tek efsane Trabzonspor’dur. Bunun bir istisnası varsa o da Şamil Ekinci olur. Bu topraklarda endüstriyel futbola ilk golü atan başkandır. Paraya karşı emeğin savaşını öğreten başkandır.
Bunun yanında Trabzonspor’u modern futbolla tanıştıran adamdır. İstanbul kulüpleri kaliteli meşin toplarla idman yaparken, ‘Biz de öyle yapacağız’ diyerek İngiltere’den Trabzon’a meşin toplar getirerek, vizyonunu ortaya koymuştur.
Tamam, kimse sonsuza kadar yaşamıyor ama böyle insanları da yaşarken anmak en iyisi değil mi? Adına, Sadri Şener döneminde açılan bir müze var, hepsi o kadar... Genç Trabzonsporluların büyük çoğunluğunun onun adını, vefat edince duyması da ayrıca üzerinde düşünmemiz gereken bir konu.
Onu İstanbul’dan dualarla uğurlarken son sözümüz, ‘güle güle büyük başkan, Dozer Cemil’e, Kazım’a, Mehmet Dalman’a selam söyle...