Biliyorum çok uzun süre oldu bu sayfanın yenilenmesi. Bir müddet aynı yazı döndü kaldı. O sebeple dönüşü bir hikaye ile yapmak istiyorum.
Günün birinde bir aile varmış. Bu ailenin çok sayıda çocuğu varmış. Ama bir tanesi diğerlerinden çok farklıymış. Hasta olsa, diğer kardeşlerinin hastalıklarından daha çok ilgilenirmiş ailesi onunla. Ufacık bir şey başarsa, abartılırmış da abartılırmış. Sadece anne babası değil, tüm sülale bayılırmış bu ‘özel’ çocuğa. Şımartırlar da şımartırlarmış.
Gün gelmiş tüm dünya hastalıkla uğraşmaya başlamış. Tüm mahalle, hatta ülke, hatta ve hatta dünya hastalıktan kırılıyormuş. Doğal olarak bizim özel çocuk da hastalığa yakalanmış. Tüm gözler üzerinde tabii. Ama fark edilmeyen bir şey daha varmış. Ailedeki diğer çocuklar da hastalıkla mücadele ediyormuş. Pek tabii ki ailesinin ve akrabalarının gözünde kimse ‘özel’ çocuktan daha hasta olamayacağı için, varsa yoksa ‘özel’ çocukmuş. Yok efendim hasta hasta ödevini yapmışmış, vay efendim hasta hasta yemek yemişmiş. Diğer kardeşleri hasta hasta ekmek almaya gitse ne fark eder, ‘özel’ çocuk yemek yemiş. Bundan daha önemli bir şey olabilir miymiş?
Sorsanız Türkiye’nin en büyük ailelerinden biridir hikayemize konu olan aile. Ama bir çocuğunun peşinde ne yapsa abartılı onaylama tepkileriyle diğerleri yokmuş gibi davranmayı alışkanlık edinmiş.
Çok da yabancı değilsinizdir bu aileye. Beşiktaş ailesinden bahsediyorum. Özel çocuk da erkek futbol takımı. Hani Katar’a kadar giden, Covid vakalarıyla uğraşan, Rize’ye eksikler nedeniyle altyapıdan oyuncularla gitmek zorunda olan o ‘özel’ çocuk. Peki tam da bunlar yaşandığında el üstünde tutulan, iyi kötü ne yapsa pohpohlanan ‘özel’ çocuğun kız kardeşi ne yapıyordu dersiniz?
Beşiktaş Kadın Futbol Takımı, kadrosundaki 10 kişi Covid olduğu için Hatay deplasmanına sadece 12 kişiyle gidiyordu. Aynı erkek takımında olduğu gibi, teknik direktörleri de virüse yakalandığı için yardımcıların eşliğinde maça çıkıyordu. Henüz altyapısı da yeterli ölçüde kurulmadığı için kadroya genç oyuncu da ekleyemiyordu.
Devamını zaten biliyorsunuzdur. Beşiktaş Erkek Futbol Takımı Rize deplasmanında 2-2 berabere kalırken, Beşiktaş Kadın Futbol Takımı, Hatay deplasmanından 5-1’lik galibiyetle dönüyordu. Yanlış anlaşılma olmasın. Skor üstünden bir kıyaslama yapmıyorum. Sadece hikayede boşluk kalmasın istiyorum. Yoksa futbol bu. Skoru belirleyeni çok. Kâh rakip kâh bireysel hata kâh salt güç dengesi kâh hakem kâh sahanın durumu. Bunun bilincindeyim. O sebeple de çıkıp "bakın neredeyse aynı şartlardaki erkek takımı berabere kaldı da kadın takımı kazandı" gibi bir popülistliğe asla girmeyeceğimi tahmin edersiniz.
Derdim hikayenin geri kalan kısmı. Aynı şartlarda, aynı renkler ve arma için, aynı forma ile mücadele eden iki takım, bir daha sahaya çıktı/çıkacak. Erkek takımının hafta sonu maçına hazırlanırken nerede oynayacağına dair kafasında hiçbir soru işareti yok. Kendi sahalarında Gaziantep Futbol Kulübü ile karşı karşıya gelecekler. Stadı da yakından bilirsiniz. Vodafone Park.
Peki ya kadın takımı? Eğer rakipleri Fenerbahçe gibi, yönetim ve kamuoyunun ilgisini çeken bir rakip ise stat Vodafone Park. Ama eğer rakip medya ve yönetim nezdinde değeri olmayan bir takımsa, dünkü gibi istikamet Gebze. Alaettin Kurt Stadı. Yani kulübün ana taraftar grubunun ve kurulduğu yer olan İstanbul’un komşusu, Kocaeli. Tabii o da şimdilik. Yarın başka bir il, başka bir stat olursa şaşırmayın. Peki, yönetimin bu hamlesini nasıl okumak lazım? "İşte bunlar da bizim formamız altında mücadele ediyorlar ya mecburen bir şey bulmak durumundayız," diye herhalde. Yoksa taraftar gitmek istermiş, futbolcular her maç için deplasman gibi yolculuk edecekmiş, çok önemi yok. Haaaa, ama geçen sene olduğu gibi olur da şampiyon olurlarsa… O zaman şov zamanı. Bu takımın kulübün temel taşı olduğundan girilir, şampiyonluk sürecinde ne ihtiyaçları varsa giderildiğinde dem vurulur, yönetimin gayretleriyle şampiyonluk geldiğinin altı kalın kalemlerle çizilir. Sezon boyu neyin ne olduğunu takip etmeyenler de buna inanır. O zaman tek bir sorum var. Oldu da Kadın Futbol Takımı, ligi şampiyon olarak kapadı, kutlamaları nerede yapacaksınız? Semtte mi, Gebze’de mi?