Sanatçı ne zaman ne şekilde kimle ne ilişki kurar ve burada kim kime nasıl bir fayda sağlar? Sanatın faydası olabilir mi? Sanatçı günümüzün kaygan siyasi ve sosyal zemininde nasıl etik bağlamlar içinde konumlanabilir? Bağımsız sanat inisiyatifi MARSistanbul'da yer alan "Faydalı uğraşlar, faydasız işler" sergisi Vladimir Nabokov'un kelebek metaforu ve William Morris'in "Faydalı İşler, Faydasız Uğraşlar" kitabından referansla sanat üretiminin faydacılıkla olan ilişkisine bakıyor.
Neslihan Koyuncu'nun "Gözüm Gibi" yerleştirmesi mekanın girişinde izleyicileri içeri davet ediyor. Yerleştirmeye eşlik eden "Mülk" isimli fotoğrafında Koyuncu, Kapadokya'daki doğal bir ağaç anıtın çevresini başka ağaç parçalarıyla çevirip mülk edinir. Fotoğraf üzerine yaptığı mavi renkli müdahalelerle de insan elinin doğaya müdahalesine bir referans verir. Çünkü mavi doğada çok az bulunan, asırlar boyunca bu nedenle de resimde kullanılamayan ya da sadece varlıklı kişilerin portrelerinde kullanılan bir renk. Koyuncu "Gözüm Gibi" yerleştirmesinde de mavi renkle bir çit oluşturarak serginin referansı olan insan/sanatçı müdahaleleri gibi düşüncelere odaklanır.
Sergiyi hazırlayan Naz Kocadere ve Merve Ünsal kelebeğin kamuflaj sürecinden ilham alarak çalışmaya başladıklarını belirtiyor. Ünsal, Nabokov'un kelebek merakıyla olan ilişkisinin sergiyle bağını şu sözlerle açıklıyor: "Kelebeğin kamuflaj sürecinde ilgimi çeken nokta kamuflaj için gerekli olanın tabiri caizse bir adım ötesine gidilmesi. Yani avcının anlayamayacağı kadar detaylı bir şekilde kendini etrafına benzetme hali. Nabokov, bu ekstra adımı lüks ve kullanışsız hazzın olduğu yer olarak tanımlıyor." Ve buradan da sanatçıya dair sorulara geçiyoruz: "Sanatçıların da yaptıklarındaki kullanışlılık ve kullanışsızlık meselesi önemli. Bir de bazı şeyleri estetikleştirirken acaba kime ve neye hizmet ediyoruz? Estetik uğraşların zamanı mı şu anda? Estetik uğraşlar içindeyken dolaylı olma yolları seçildiğinde içinde bulunduğumuz sisteme mi hizmet etmiş oluyoruz?"
Melisa King, "Cam Kelebeği" ve "Cam Çiçeği" resimlerinde rüyasında kelebek olduğunu gören Chung Tzu'nun gerçekliği sorgulaması üzerinden; Dila Yumurtacı mekanda bulunan rafları kullandığı "Ham" yerleştirmesinde doğal materyallerin sanatta kullanımı açısından; Merve Ünsal da "Anadolu Kaplanı Çağırırken" ses enstalasyonunda 1974'te Şırnak'ta ve 2013'te Diyarbakır'da görülüp vurulan ve soyu tükendiği düşünülen Anadolu Kaplanı'nın çağrısını mekana taşıyarak doğal yaşamı baz alarak belli sorular soruyorlar. Onur Ceritoğlu'nun "Kötü Pilot Serisi"nde yer alan yarı insan yarı uçak heykelinin doğaya yerleştirilmiş haldeki fotoğrafları da serginin doğayla kurduğu ilişkiye farklı bir perspektiften bakıyor.
Mekanın alt katında da Didem Erbaş "Asker Askeri Tekmeler" isimli buluntu fotoğraf ve resim çalışmasında basit bir fotoğraf üzerinden şiddet hakkında bir okuma yaparak karşılıyor. Erbaş'ın "Teslimiyetsiz Bayraklar" isimli beş parçalık siyah bayrakları da kişisel bir yas hikayesiyle Cizre halkının beyaz bayrakla olan ilişkisi arasında bağlar kuruyor. Merve Ünsal "Eriyen Buzlar" işinde ve Salwa Aleryani "Ufku Oluşturan İnanç Serisi" işlerinde sanatçının üretim pratiklerine bakıyor. Borga Kantürk ise "Soyut Bir Gün, 9'dan 5'e" fotoğrafında memur/akademisyen/sanatçı olarak gündelik yaşam pratikleri üzerinden sanatçının durumu üzerine sorular soruyor. Onur Ceritoğlu'nun "Kötü Pilot" heykelini de serginin sonunda gölgesiyle beraber görmüş oluyoruz. Erbaş'ın bayraklarının gölgesiyle Ceritoğlu'nun heykelinin gölgesi mekanı iki taraftan çevreliyor.
Sergiyi hazırlayanlardan Naz Kocadere bu noktada mekan kullanımın önemine değiniyor. "Bu sergide, 2013’te Borga Kantürk’ün düzenlediği '...ufukta hayal gibi belirmiş bütün değişimler' sergisinden bu yana, MARSistanbul’un ilk kez iki katı birden kullanılıyor. Mekanın giriş katının kısa bir süreliğine boş kalmasıyla geçici olarak alanda bulunma fırsatını bir sergiye dönüştürdük. Geçici olma haline uygun olacak şekilde alanı değerlendirmeye ve belki de bilinçdışı, mekanın içerdiği mimari elemanların etrafına uyum sağlamaya çabaladık." Kocadere benzer şekilde sanatçıların üretimlerinin de geçici olma haliyle paralel ilerlediğini ekliyor: "Sergide, mekanın geçiciliği üzerinden eserlerin, alana kendilerini dönüştürerek, bir nevi, uyarlanıp yerleştirilmiş olması. Kelebeğin geçici ve kısa süreli hayatı gibi, bu sergideki eserler, mekanda bulunan bazı mimari 'doku'lara adapte olan bir tavırla yerleştirildi."
Marsistanbul 2010 yılında sanatçı ve yazar Pınar Öğrenci tarafından kurulmuş bir sanat inisiyatifi. Yakın zamana kadar mekanını bir plak dükkanıyla beraber kullanıyordu. Plak dükkanın kapanıp iki katının da MARSistanbul için kullanıma açılmasıyla girişilen bu sergi günümüzdeki inisiyatif çalışmalarına dair yeni düşüncelerin kapısını aralıyor. Naz Kocadere ve Merve Ünsal'ın küratörlük yerine sanatçılarla ortak üretim düşüncesini benimsemesi, işlerin mekana özgü üretimindeki deneysellik ve serginin teknik olanaklarının da sürprizlere açık olması bağımsız çalışmaların açabileceği olanakları hatırlatıyor.
Ne olacağını az çok kestirebildiğimiz, sergiyi hazırlayanlar kadar izleyicilerin bile şaşırmadığı, başı sonu belli sergiler içinde "Faydalı uğraşlar, faydasız işler" sergisi sanat üretiminin anlamını sorguluyor.
"Faydalı uğraşlar, faydasız işler" sergisi 3 Haziran'a kadar MARSistanbul'da görülebilir.