Sanatçı Murat Demir: Korona virüsü ezgilerimizle yeneceğiz
Hakkârili ses sanatçısı ve tiyatro oyuncusu Murat Demir’le müzikal çalışmalarını konuştuk. Demir, “Yaptığım müzikle insanlarımızı çok eskilere götürmek istiyorum” dedi.
Oktay Candemir
İstanbul’da yaşayan Hakkârili Kürt Ses Sanatçısı Murat Demir, yaptığı müzikle Kürt müziğinde yeni bir sayfa açmayı hedefliyor. Çocuk yaşlarda başladığı müzikal çalışmalarını daha geniş kitlelere ulaştırmayı planlayan Demir, ‘kültürel müzik’ adını verdiği çalışmaları için, “Son yıllarda yaşananları ezgilerimle anlatmak istiyorum” diyor.
Genç sanatçı müzikal çalışmalarını ve yapmak istediği müzikal çalışmalarını anlattı.
Müzikal çalışmaları nedeniyle ailesinin kendi kültürüne olan bağlılığının yansıması olan desteğini gördüğünü kaydeden Demir, bu anlamda kendini çok şanslı hissettiğini söyledi. Araştırdığı eserlerinde babasının bilgisine danıştığını ve genel fikirlerini mutlaka aldığını kaydeden Demir, “Eserlerin hikâyelerinden tutun bazı kelimelerin telaffuzlarına kadar büyük bir özveriyle yaklaşır kendisi. Bu destek bana güç veriyor ve benim için çok kıymetli” dedi.
‘İNSANLARIMIZI MÜZİĞİMLE ESKİLERE GÖTÜRMEK İSTİYORUM’
Kendisinin kültürel müzik icra ettiğini belirten Demir, geleneksel müziğe tüm yaşamı boyunca ilgi duyduğunu söyledi. Özellikle Hakkâri’de ve İstanbul’da yaşadıklarını güzel ezgilerle anlatmaya çalıştığını kaydeden Demir, “Bu ezgileri dinlerken benim gibi etkilenen insanlara ben de kendi emeğim ve sesimle katkı sağlamaya çalışıyorum. Bir nebze olsun beni dinleyen insanları eskiye götürebiliyorsam ne mutlu. Tabii bunun yanında farklı müzikal çalışmalarımız da olacak ve farklı tarzlarda eserler de yapacağız, sadece Hakkâri ve çevresiyle sınırlı kalmayacağız. Yüzümüzü dünyaya çevirmiş ancak kendi kültürümüzün tınılarından vazgeçmeyen çalışmalar yapacağız. Bunların aranjelerini müzik ufku oldukça geniş olan Erdem Altınses yapıyor tabii ki. İçimizden geleni dinleyiciye sunacağız, hissettirebilirsek be mutlu bize” diye konuştu.
‘HAKKÂRİ BİR DERYADIR’
Hakkâri coğrafyasında yaşananların kendisini birçok anlamda etkilediğini ifade eden Demir, “Payizok, narink, serşo, v.b formlarıyla bir deryadır bence Hakkâri. İstanbul’da yaşamamın sebebi ise mecburiyet. İmkânların İstanbul’da geniş olması da olabilir. Misal en son geçtiğimiz günlerde yaşamını yitiren Seîd Gabarî nin (nur içinde yatsın) Dîlber adlı eserini okuduk ve sosyal medya üzerinden paylaştık. O eserin ud ve şan kayıtlarını telefon mikrofonundan kaydettik, çekimlerini de yine telefon kamerasıyla yaptık. Çekimleri yapabilecek profesyonel birilerine ulaşabiliriz belki ama Çukurca’da bu ve buna benzer eserleri kaydedecek bir stüdyonun olmayışı ufak bir neden. Bununla beraber birçok sebep de var tabii” dedi.
‘KORONA VİRÜSÜNÜ EZGİLERİMİZLE YENECEĞİZ’
Korona virüsünün bütün dünyayı olduğu gibi kendisini ve sanatçı çalışmalarını olumsuz etkilediğini ve şu anda birçok çalışmasını ertelediğini kaydeden Demir, “Korona öncesi ikili turnelerimiz başlamıştı, en son turnemiz Erdem Altınses ile yaptığımız proje dâhilindeydi. Yüksekova, Van, Mardin, Diyarbakır ve Batman’da konserlerimiz oldu, buradan gelip dinleyen bütün dinleyicilere teşekkür ederim. Tabii bu turneden sonra da birçok konserimiz vardı. Buna benzer bir turnemiz daha olacaktı. Sonrasında Avrupa konserlerimiz ve ardından orkestramızla beraber salonlarda ya da kültür merkezlerinde konserler düzenlemiştik. Sağlık olsun diyelim ama hiçbir şey bitmiş değil yine bir araya gelecek ve ezgilerimizi hep beraber okuyacağız, korona virüsünü ezgilerimizle yeneceğiz. Karamsarlığa kapılmak yok” diye konuştu.
‘ORTAK HİKÂYELERİMİZİ EZGİLERİMİZLE ANLATACAĞIZ’
Şu anda yaptığı çalışmalara ilişkin bilgi veren Demir sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda albüm çalışmamız var, Kalan Müzik ile anlaştık. Erdem Altınses’in aranjörlüğüyle güzel bir albüm olacağından şüphem yok. Bekleyip göreceğiz. Klipler çekeceğiz farklı konseptlerde, orkestrayla çekeceğimiz kliplerimiz de olacak. Ayrıca hikâyelerimizi, ortak ezgilerimizle belli bir kurguyla da anlatmaya çalışacağız.”