Sanatı sokağa çıkaran sergi: Double Ex

Hınar Daşğın ile Mir Zana Maran, izleyicinin müdahalesine açık bir çalışmaya imza attılar. Daşğın, üç mekanda açtıkları sergi için, “Bir anlamda sokaktan geçen insanları sanata maruz bıraktık” dedi.

Abone ol

DUVAR - Zenginlerin muhiti olarak bilinen Diclekent, son yıllarda Diyarbakır’ın en hareketli semtlerinden biri oldu. Zenginlerin terk ettiği villalar, kısa zamanda kafe, restoran, kreş gibi mekanlara dönüştürüldü. Birkaç kültür sanat kurumu da faaliyetlerini burada sürdürmeye başlayınca, Diclekent neredeyse her kesimden insanın uğrak yeri oldu.

Korona virüsü salgınına kadar devam eden yoğun hareketlilik salgınla beraber yerini sessizliğe bıraktı. Kafe ve restoranlar kapatıldı, kültür sanat kurumları çalışmalarını online ya da daha kısıtlı yürütmeye başladı.

Hınar Daşğın ve Mir Zana Maran böyle bir süreçte Diclekent villalarından birinde sanatsal bir çalışmaya imza attı. Üstelik bu çalışma izleyicinin müdahalesine açık, hatta izleyiciyi müdahale etmeye kışkırtan bir tarzda yapıldı.

.

RESİM SANATI, SERGİ SALONLARINDAN SOKAĞA TAŞTI

Daşğın ve Maran, duvarında “Satılık” yazan, kapı ve pencereleri olmayan, içinde ve bahçesinde molozlar bulunan bir villanın duvarlarına resimler yaptı. Mahsun Çiçek’in küratörlüğünde hazırlanan, sokaktan gelip geçenlerin izleyebileceği, dokunabileceği, hatta çeşitli müdahalelerde bulunabileceği bir sergi çıktı ortaya. Böylece resim sanatı sergi salonlarından çıkıp sokağa taştı da denilebilir bu etkinlik için.

Harabe haldeki villada yapılan çalışmaları Hınar Daşğın ile gezdik. Daşğın, hayata geçirdikleri çalışmanın dört parçadan oluştuğunu belirterek orijinal çalışmalarının A4 Sanat Galerisi’nde sergilendiğini söyledi. Daşğın ve Maran, Diclekent’teki villanın yanı sıra Karacadağ’ın bir köyünde de benzer bir çalışma yaptı. Fiskaya ya da On Gözlü Köprü’de yapmak istedikleri çalışma ise korona virüsü salgını nedeniyle alınan tedbirler engeline takıldı.

Hınar Dağşın

NEDENİ BELİRSİZ ŞİDDET

Daşğın, üç mekanda açtıkları sergiyi, “Çalışmaların mekanla bir etkileşimi olmasını hedefledik. Aynı zamanda sokaktan geçen insanlarla çalışmalar arasında da bir etkileşim olsun istedik. Bir anlamda sokaktan geçen insanları sanata maruz bıraktık” şeklinde tarif etti.

Çalışmaların müdahaleye açık olmasıyla ilgili olarak da konuşan Daşğın, “Sanat eseri, sanatçının elinden çıktığı haliyle kalmıyor. Gerek restorasyonlar ve zamanla değişen bakış açısı her sanat eserine başka bir boyut katıyor. Biz de yaptığımız çalışmayı insanların müdahalesine açık bıraktık ve eserin değişimini izlemeye başladık” dedi.

Yaptıkları çalışmalara yönelik müdahaleleri dosyaladıklarını belirten Daşğın, müdahalelerin en çok zarar vermek şeklinde gerçekleştiğini söyledi. Bazı müdahalelerin eseri alıp götürmek isteği üzerine yapıldığı yönünde bir izlenim edindiklerini belirten Daşğın, “Resmi sökmeye çalışmışlar sanki ama sökemeyince resmi yırtmış, tahrip etmiş oldular” ifadelerini kullandı. Karacadağ’da yaptıkları çalışmanın 3 günde tahrip edildiğine dikkat çeken Daşğın, “Bir şiddet eylemi var ve bunun nedeni üzerine düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

.

Ancak duvarları süsleyen çalışmalar sadece şiddet eylemine maruz kalmamış. Örneğin bir izleyici Mona Lisa çalışmasının üzerine, Mona Lisa’yı farklı ele alan 15 kadar resim yapıştırmış ve böylece Daşğın ile Maran’ın çalışması farklı bir boyut kazanmış.

Daşğın, sanata maruz bırakmak istediği izleyicinin müdahalelerinden nasıl etkilendiğini ise şöyle anlattı: “Belli bir hedefimiz yoktu ve nasıl bir sonuç çıkacağını görmek istiyorduk. Kimisi resimleri boyadı ve başka bir esere dönüştürmeye çalıştı. Bazı izleyicilerin ise zarar vermeyi tercih ettiğini gözlemledik."

.

ÖĞRETMENLİK VE RESSAMLIK

Daşğın, Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu ve yaklaşık 10 yıldır Diyarbakır’da din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olarak çalışıyor. Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği ile ressamlığı birbirine karşı görmediğini vurgulayan Daşğın, “Küçükken hep öğretmen olmak istiyordum, ressam ya da heykeltıraş olmak hiç yoktu aklımda” dedi.

Daşğın, üniversitede İlahiyat Fakültesi ile Güzel Sanatlar Fakültesi’nin karşı karşıya olduğunu aktararak “Güzel sanatlarda okuyan öğrencilerin yaptıkları çalışmalardan etkilendim ve resim kursuna gitmeye başladım. Okul bitip öğretmenliğe başlayınca resimle daha çok ilgilendim” ifadelerini kullandı.

.

“Sanatın içgüdüsel bir etkinlik olduğunu düşünüyorum” diyen Daşğın, kendisine ait atölyede resim ve heykel yapmaya devam ediyor. Karma sergilere katılan ve 2019 yılında ilk kişisel sergisini açan Dağşın'ın Mardin’de açmayı tasarladığı kişisel sergi ise korona virüsü salgını nedeniyle ertelendi. Daşğın, Diclekent villasındaki çalışma için, “Hala duruyorken herkes gelsin, görsün ve müdahalede bulunsun, çalışmayı yeniden üretsin” çağrısında bulundu.

Hınar Daşğın ile “Double Ex” sergisine imza atan Mir Zana Maran’la tanışma şansım olmadı. Maran, Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde lisans son sınıfta eğitim görüyor. Ayrıca Maran'ın karışık teknik, yağlı boya, baskı ve yerleştirmelerle ilgili çalışmalar yürüttüğünü biliyoruz. Maran, sanat-kültür ikilikleri, kültürel semboller ve yitip gidenin yeniden belirmesi ilgi alanlarından ve bu konuları ele alan çalışmalar üretiyor.