'Sanatın değeri yok hükmünde'
Bu yıl 11’incisi düzenlenen Türkiye’nin en önemli çağdaş sanat fuarı Contemporary İstanbul'da birbirinden farklı çalışmalar yer aldı. Fuara ‘Halka Sanat Projesi’ ile katılan çağdaş ressamlardan Doğu Çankaya, sergi sonrası düşüncelerini Duvar'a anlattı.
DUVAR – Geniş bir sanat izleyicisi kitlesinin odak noktası olan Contemporary İstanbul, tüm dünyaya hitap eden bir çağdaş sanat fuarı konumunda yer alıyor. Fuara bu yıl 5’inci kez ve yedi eseriyle katılan sanatçı Doğu Çankaya, bir doktor ve ressam olarak hem bilim hem sanat insanı… Eserlerinde farklı boya türlerinin yanında değişik malzemeler ve karışık teknikler kullanıyor. Heykelde genelde gündelik yaşama ait ip, çivi, tahta, çubuk, tutkal, tel, çimento vb. gibi malzemelerle çalışmayı tercih ediyor.
Sanat, hayatınıza nasıl girdi?
Çocukluğumda sürekli çiziyordum. Yaptıklarımın resim olduğunu ve başkalarının da resim yaptığını ve resim yapmaya sanat denildiğini ilkokul yıllarında Moda’da bir sanat galerisini gördüğümde anladım. Aslında şunu daha çok anlamıştım; o gördüklerim sanattı. Böylece onlar gibi olmaya çalışarak daha çok okudum, seyrettim, araştırdım ve resim yaptım. İlk sergimi 1986’da Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde okurken, fakültenin kütüphanesinde açtım. 14 kişisel sergi ve onlarca karma sergiye katıldım. Bu süreç hala devam ediyor.
“25 yıldır doktorum ama 40 yıldır ressamım” demişsiniz; tıp ve sanat birbirinden ne kadar farklı iki alan! Beynin sol ve sağ loblarını aynı anda kullanıyorsunuz.
Bu cümleyi kurarken çok farklı gibi görünmelerine rağmen aslında öyle olmadıklarını anlatmak için ironi yapıyordum. Tıp ile sanat çok iç içeler. İnsanla ve insana dair her şeyle ilgileniyorlar. Bu bakış açısından tıp mensuplarının sanatla ilgilenmeleri garip karşılanmamalı bence. Benim için resim, ‘resim’ olmasının dışında bir şey ifade etmiyor. Ancak sanatın varlığı, tarihi ve yaşamın her anında hissedilmesi beni çok etkiliyor ve besliyor. Umarım ben de ‘sanat’ için bir şey ifade ediyorumdur.
Sizi bir ressam olarak en çok etkileyen unsurlar nedir?
Belki de her şey… insanlar, hayvanlar, bitkiler, şehirler, doğa… Ve bunların kendi aralarındaki ilişkileri, çelişkileri. Bana üretme güdüsünü ve enerjisini, bu dünyayı geçmişte ve günümüzde anlatanları, gösterenleri, yazanları izlemek veriyor sanırım.
Nasıl bir teknik kullanıyorsunuz?
Kağıt ve ahşap üzerine karışık teknikler kullanıyorum. İçimden nasıl geliyorsa, malzemenin kendisi beni nasıl buluyorsa…
‘Comtemporary İstanbul'a katılmayı kendiniz mi istediniz?
Evet, beş yıldır katılıyorum. İlk iki sene özel bir galeri ile katıldım, son üç yıldır ise ‘Halka Sanat Projesi’ ile katılıyorum. Halka, ‘Contemporary İstanbul’da inisiyatifler (kar amacı gütmeyen kurumlar) bölümünde yer alıyor.
Orada yer alacak sanatçıları neye göre tercih ettiler, biliyor musunuz?
Seçim kriterleri satış yapmak için ne gerekiyorsa o. Fuar sürecini başından beri takip ettiğim için şunu söyleyebilirim; başlangıcında iyi niyetli bir proje olmasına rağmen şu an anda gelinen nokta tam bir fiyasko… Çünkü dünyadaki örneklerinde yeni, farklı hatta anarşist söylemler ve işler öne çıkarılıp desteklenirken bizdeki durum tamamen ticaretin öne çıkması ile sonuçlandı.
Sizce nasıl geçti? İyi bir geribildirim aldınız mı?
Gerçek şu ki, üç gün içinde standımızı gezen kişi sayısı bir yılda galerimizi gezen kişi sayısından çok fazla… Dolayısıyla bizim açımızdan oldukça iyiydi. Birçok insanla tanıştık. Kendimizi anlattık ve broşür ve kataloglarımızı dağıttık. Bu da ‘Halka Sanat Projesi’nin fuara katılma sebebiydi zaten.
Katılım tatmin edici miydi sizce?
Galeri sayısı geçen seneden azdı. Ülkemizin geçtiği sürecin yabancı galerilerin katılımını engellediğini düşünüyorum. Vahim bir durum aslında ama buna rağmen izleyici sayısı ise tatminkardı.
'ABDÜLHAMİT'İ TANIMIYORLAR BİLE'
Serginin açılışında bir grup, Ali Elmacı’ya ait Sultan Abdülhamit desenli mayo giydirilmiş heykele müdahale ettikleri için kaldırıldı, sonra yönetim heykelin tekrar sergileneceğini duyurdu.
Öncelikle şunu belirteyim, heykel tekrar yerine konmadı!
Eserin tekrar yerine konulacağı açıklamasına rağmen?
Evet. Tekrar konmaması kaldırılmasından daha çok skandaldır ve zavallılık göstergesidir. Kaldırılması ise sıradan faşizm… Ayrıca heykelin kaldırılmasını isteyenlerin Sultan Abdülhamid’i tanımadığını da gördük. Sultan Abdülhamid usta bir marangoz, kitapsever (özellikle polisiye okuyucusu) fotoğraf meraklısı ve eğitime çok önem veren bir kişiydi; kız sanat okulu ve güzel sanatlar fakültesini de ilk defa o açmıştır. Eğitim meselesi işte!
Buna dayanarak, sizce ülkemizde sanatın yeri nedir ve yerinden umutlu musunuz?
Şu anda ülkemizde insanın değeri neyse sanatın yeri de orasıdır, yani yok hükmündedir. Çünkü nasıl yaşayacağımıza, neyin sanat olduğuna ya da olmadığına karar veren bir yönetim ve sermaye var ve ezici bir çoğunluk tarafından destekleniyorlar. Ancak bu durumla mücadelenin en iyi yöntemi de yine sanattır. Gerçek sanat. Benim açımdan ise insan ve insana dair her şey değerlidir; bu da umutlu olmam için yeterli.
DOĞU ÇANKAYA KİMDİR?
İlk sergisini 1985 yılında İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde açtı. 1997 sonrasında girdiği yoğun yaratım sürecinin getirdiklerini Bodrum ve İstanbul’da çeşitli kişisel ve karma sergilerde, son beş yıldır ise Contemporary İstanbul Çağdaş Sanat Fuarında paylaştı.
Resmin yanında üç boyutlu resim-yerleştirmeler, heykel, mekanik ve nesne-ışık düzenlemeleri yapıyor. Yüze yakın resmi özel koleksiyonlarda yer aldı. Çalışmalarına halen İstanbul ve Bodrum’daki atölyelerinde devam ediyor.
Kişisel Sergileri
Doğu’nun Günlükleri, GaleriMİZ Istanbul - 2013
Yeni? Dünya Düzeni, GaleriMİZ Istanbul - 2012
Ağlama, Dibeklihan, Bodrum - 2012
Dogú, GaleriMİZ Istanbul - 2012
Bu Şeyler: 2011, Kumbara Istanbul - 2011
Karnaval, İDO Kadıköy Galerisi Istanbul - 2009
Gizli Kentler, Kargart Istanbul - 2007
İsimsiz, DAM Galeri Ankara – 1993