İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan dün ekonomide uygulanmakta olan Orta Vadeli Plan (OVP) hakkında açıklamalar yaptı. Hem de ne açıklamalar! Bir gazeteci dostumuzun tarifiyle, “her cümlesi manşetlik”:
- Güven kaybının nelere mal olacağının somut örneklerinden birini, halen geride bırakmaya çalıştığımız enflasyonist dönem bize net bir şekilde gösterdi.
- Türkiye’nin sanayisinden daha çok fedakârlık istenerek çözülmeye çalışılmasını da haksızlık olarak değerlendiriyoruz.
- Kendimizi büyük bir fiyat kaosunun içinde bulduk ve neredeyse bir hafta sonrasını bile öngöremez hale geldik.
- Bugünün enflasyonu ile çoğumuzun hatırlayacağı 70’li, 80’li, 90’lı yılların enflasyonunu karşılaştırmamak, karıştırmamak gerektiğini düşünüyorum.
Bahçıvan’ın tespitleri böylece uzayıp gidiyor. Ancak bir de itirafı var ki ayrıca dikkat çekici. Genel seçim öncesinde uygulanan ve enflasyon başta olmak üzere ekonomide bugün ödenmekte olan ağır faturaya dair, “geçmişte uyarılar yaptık ama biz bile neticenin bu kadar ağır olacağını tahmin etmiyorduk” diyor.
***
Gazete Duvar arşivinde Bahçıvan’ın sözünü ettiği ‘geçmiş uyarılar’ı anlatan epeyce haber var gerçekten. 2021’de Merkez Bankası’nın dövize müdahalesinde ‘acil önlem’ çağrısı yapmışlar örneğin. Genel seçimden 1.5 yıl, bugünden 2.5 yıl önce…
2022 Haziran’ında imalat sanayi için koşulların üç aydır bozulduğunu belirtip eklemişler: “Yavaşlama eğilimi üretimde 6 aya, yeni siparişlerde 8 aya ulaştı.”
Hemen bir ay sonra, Temmuz 2022’de, “Üretim ve ihracat dünyamız hak etmediği bir finans dar boğazıyla karşı karşıya” demişler…
Yine aynı temmuz ayında bizzat Bahçıvan, o dönemin Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’na, “sanayicilerin içinde bulunduğu durumun zincirleme reaksiyon halinde gelişebilecek ödemeler risklerine işaret etmesi bakımından endişe yarattığını” söylemiş… Hatta stokçuluk konusunda Kavcıoğlu ile Bahçıvan arasında sanayicilerin tanıklığında tartışma yaşanmış…
Kasım 2023’te açıklanan İSO raporunda, “Türkiye imalat sektörü ihracatının en büyük 10 pazarından yedisinin bulunduğu Avrupa'da söz konusu pazarlardan İspanya hariç tümü ekim ayında daralma kaydetti” demişler…
Aynı dönemde, "TL'nin gereğinden fazla değerli kılınmasına da TL'nin değerinin gereğinden fazla düşürülmesine de karşıyız" uyarısında bulunmuşlar.
***
Bugün gelinen noktada ise Bahçıvan bütün bu uyarıların, raporların, tartışmaların ardından ‘bizden daha fazla fedakarlık istemek haksızlık’ ve ‘biz bile öngörememişiz’ noktasına gelmiş. Türkiye’de sanayinin kalbinin attığı İstanbul’daki sanayicilerin örgütünün başkanı olarak, “bu enflasyonu 70’lerin, 80’lerin, 90’ların enflasyonu ile karıştırmayın” diyor ve ekliyor: “Bugünkü enflasyonun, ekonomik olarak da sosyolojik olarak da ve daha önemlisi topluma kalıcı olarak bırakmış olduğu hasar bakımından da o yıllardaki enflasyondan çok daha farklı olduğunu kabul etmeliyiz.”
Her fırsatta “Türkiye 70’lerin, 80’lerin, 90’ların eski Türkiye’si değil” diyen iktidar mahfilleri için epeyce net bir ‘dost acı söyler’ mesajı!
Ancak sanayici için elbette dert ‘çark dönmeli’, işler devam etmeli... Bunun için de reçete belli: OVP tavizsiz devam ettirilmeli…
Peki son 3-4 yıllık ekonomi yönetiminin faturasını bugün en acı şekilde ödemekte olan sanayi işçisi, asgari ücretli, kamu emekçisi, köylü, emekli, öğrenci? Yani, “ekonomik olarak da sosyolojik olarak da kalıcı hasar” almış olan milyonlar?
Onlar ki, tavizsiz uygulanan OVP ile aylardır yoksulluk sınırını çoktan geçtik, (Birleşik Kamu İş’in dün açıkladığı rakamla) 21 bin lira olan açlık sınırının altında maaşlarla yaşamak zorunda olanlardır…
Aynen Bahçıvan’ın dediği gibi ‘barınma ve geçim sıkıntısı’ çekmektedirler ve yaşadıkları tahribat 70’lere, 80’lere, 90’lara hiç benzememektedir…
Sorulunca elbette onlar da ‘artık bizden fedakarlık istemek haksızlık’ diyor…
Ve şairin dediği gibi, “destanımızda yalnız onların maceraları vardır…”
Şüphesiz ki Bahçıvan’ın sözünü ettiği ‘ağır tablo’nun ve ülkenin sürüklendiği maceranın başkahramanı da onlar ve onların yapacakları olacak…