Sapkın: Gökkuşağına Marksist bir bakış

Peter Drucker’ın kitabı 'Sapkın', Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı. Drucker kitapta, kapitalist gelişimin farklı aşamalarında gelişen queer eylem pratiklerine yer veriyor.

Abone ol

Dünyaca ünlü sosyalist aktivist Peter Drucker’ın kitabı 'Sapkın', geçtiğimiz günlerde Ege Acar çevirisiyle Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı. Drucker, aktif olduğu yıllar boyunca sosyalist teori ve tarih üzerine geniş çapta yayınlar yapmış ve LGBTIQ+ konuları üzerine de kapsamlı yazılar yazmış bir akademisyen. Doktorasını Columbia Üniversitesi'nde siyaset bilimi alanında yapan yazar, 'Sapkın'da siyaset bilimi ve queer teorileri ustaca birleştiriyor.

Geçtiğimiz yüzyılda eşcinsel oluşumların toplumda bulduğu karşılıkları, kapsam olarak geniş ve küresel bir analiz yelpazesinden inceleyen Peter Drucker, kaleme aldığı incelemelerde kapitalist gelişimin farklı aşamalarında gelişen queer eylem pratiklerine yer veriyor. Aynı zamanda cinsel yönelimlerin ve queer hareketin sosyal adalet ve toplumsal dönüşüme verdiği desteği inceliyor ve bunlar arasında güçlü bir anti-kapitalizm bağlantısı kuruyor.

GAY NORMALLEŞMESİ VE QUEER ANTİ-KAPİTALİZM

Son yıllarda, özellikle ABD’de LGBTIQ+ topluluğu için hem yasal hem de kültürel tanınma ile birçok kişinin daha güvenli ve ’açık’ bir yaşam tarzına kavuşmasını sağlayan başarılı politik ve kültürel adımlar atıldığı yönünde yaygın bir inanış var. Milyonlarca insanın katıldığı Onur Yürüyüşleri, ana akım medyada yer alan ‘sempatik’ queer karakterler, LGBTIQ+ bireyleri destekleme yarışına girmiş kurumsal firmalar, reklamlarda ve sosyal medyada görünürdeki kapsayıcı dil her şeyin güllük gülistanlık olduğu gibi bir izlenim bırakıyor. Yasal olarak da eşcinsel evliliklerin giderek daha çok ülkede tanınması, yine birçok eyalette ve ülkede yasalar önünde eşitlik olması olumlu bir adım olmaktan ziyade zaten en temel insan hakları bakımından çoktan yürürlükte olması ve tartışılmaması gereken konular. Yine de bütün bunlar şu anda ‘gay normalleşmesi’ kapsamında değerlendiriliyor.

Ancak çizilen bu pembe tablo hepimizin bildiği gibi gerçekleri yansıtmamakta. Queer bireyler genel olarak cis heteroseksüel meslektaşlarına göre çok daha yüksek yoksulluk ve işsizlik oranlarıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. En kötü deneyimler ise, trans bireyler, özellikle siyah trans kadınlar tarafından yaşanıyor. Trans ayrımcılığına ilişkin raporlar, özellikle beyaz olmayan transların işsiz olma olasılığının genel nüfusa göre katbekat fazla olduğunu ortaya koyuyor. ABD’de yapılan araştırmalara göre transların yüzde doksanı cinsel kimlikleri nedeniyle işlerinde cinsel saldırıya ve kötü muameleye maruz kalıyor. Türkiye’de bu oranların çok daha dramatik olduğunu, trans bireylerin maruz kaldığı sözlü ve fiziksel şiddet ve ayrımcılığın boyutlarının çok daha büyük olduğunu hatırlatmaya gerek bile olmadığını düşünüyorum.

ABD'DEN ASYA'YA: QUEER ÖRGÜTLENMELERİN DURUMU

'Sapkın', cinsel azınlık kimliklerine ve ABD ve Avrupa dışındaki hareketlere değinmesiyle de dikkat çekiyor. Her bölüm Afrika, Asya ve Latin Amerika'dan kapsamlı örnek ve incelemeler içeriyor. Drucker’in queer çalışmalarını ve LGBTIQ+ bireyler hakkındaki araştırmaları, Avrupa ve ABD'nin büyük şehirlerinin dışındaki dünyayı da kapsayacak şekilde genişlettiği aşikâr. Drucker'in daha önce editörlüğünü yaptığı 'Different Rainbows' (Farklı Gökkuşakları-2000) Brezilya, Kenya, Çin ve Hindistan gibi farklı coğrafyalardaki queer örgütlenmenin küresel bir yorumunu içeren kapsamlı tek kaynak olarak biliniyor.

Sapkın, Peter Drucker, Çevirmen: Ege Acar, 656 syf., Ayrıntı Yayınları, 2021.

'SAPKIN'IN DAYANAKLARI: SOSYOLOJİDEN ANTROPOLOJİYE UZANAN YOL

Drucker, 'Sapkın'da ele aldığı meseleleri konu üzerine tartışılan teori ve alıntılarla destekliyor. Bu alıntılar çok çeşitli tarihsel, antropolojik, edebi ve sosyolojik araştırmalara dayanıyor. Bu anlamda bütün bu materyallerin tek bir kitapta toplanmasının bile ilgili alanda gelecekteki çalışmalara ve okumalara büyük katkı sağlayacağını söyleyebiliriz. Drucker’in bu çalışması, kapitalizm boyunduruğu altındaki cinsel azınlık yaşamının genel, tematik ve teorik yönlerinin ele alındığı küresel bir anlatı olduğu için dünyada da birçok yönden başarılı bulundu. Bunun yanında toplumsal cinsiyet ve cinsel kimliklerin birbirini izleyen kapitalist gelişim dönemlerinde nasıl dönüştüğüne dair bugüne kadarki en kapsamlı ve tutarlı araştırma olarak görülüyor.

Cinsel azınlıklar üzerine yapılan araştırma ve eleştirilerin 1980'lerden bu yana yükselerek devam etmesi, kimlik siyaseti ile ilişkili tutulduğundan genellikle Marksizm'e karşıt olarak görülmüştür. Queer bireylerin karşı karşıya kaldığı hak ihlalleri ve eşitsizlikleri anlamak için Marksist bir perspektif kullanmaya çalışan Peter Drucker, bu konuda çalışan nadir akademisyenlerden.

Kitaba göre 1960'lardan bu yana LGBTIQ+ hareketlerinin gelişimi, neoliberal toplumlarda nispeten rahat yaşamlar süren farklı queer katmanların ortaya çıkmasını mümkün kılmış ve bu da ‘heteronormatif’ bir dünyanın hoşgörülü bir köşesinde ‘homonormatif’ ideolojilerin ve politikaların gelişimini sağlamıştır. Aynı zamanda, daha düşük gelirli ve daha az ekonomik güvenceye sahip daha genç LGBTIQ+ işçi sınıfı/çalışan kesim ve ‘marjinalleştirilmiş’ kitlenin büyümesi de yeni eşcinsel normalliğine karşı queer bir isyan için çıkış noktası olmuştur. Zengin/Medyatik queer kesim şehirli seçkinler arasında aşırı lüks tüketimin bayrağını taşırken, yoksul kesim mevcut iktidar politikaları ve kapitalizm sebebiyle hem ekonomik hem de sosyokültürel olarak daha da ezilmiş ve yok edilmiştir.

CİNSEL KİMLİKLERİN DÖNEMSEL ANALİZİ

Drucker kitaba sanayi öncesi toplumlarda cinsel kimlikleri ele alan bir önsöz ile başladıktan sonra çağlar boyu farklı dönemlerde kapitalist gelişimin değişik aşamaları içinde cinsel kimliğin dönemselleştirilmesi etrafında örüyor anlatısını. Her dönemin o dönemki normlara göre cinsellik anlayışını düzenleyen bir toplumsal/kültürel sistemi ve o döneme ait belirli cinsel ifade biçimleri olduğunu ileri sürüyor. Ve bunları Feodalizm, Erken Kapitalizm, İkinci Dünya Savaşı sonrası Fordizm, Neoliberalizm gibi farklı dönemler içerisinde ele alıyor.

Her dönem cinsellik pratikleri etrafındaki belirli siyasi çekişme biçimlerine ve cinsel azınlık kimliklerine yönelik ekonomik ve politik karşıtlıklarla karakterize ediliyor. Her çağda, hâkim olan cinsel kimlik yönelimlerini takip ederken, önceki dönemlerin izlerini ve gelecek çağla ilişkili kimliklerin başlangıcını okuyabiliyoruz.

KENDİLERİ İÇİN TASARLANMAMIŞ BİR DÜNYADA HAYATTA KALMAK

Tarihsel materyalizm kitap serisinin bir parçası olarak yayınlanan Drucker'ın 'Sapkın' kitabı, insanlık tarihinin büyük bir bölümü boyunca, özellikle sömürgecilik, sanayileşme ve toplumsal cinsiyet oluşumlarına Marksist bir pencereden odaklanarak okuyucuya farklı bir cinsel kimlik tarihi sunuyor.

Queer teori ile kapitalist gelişim arasındaki yakın ilişkiyi inceleyen bu gibi kapsamlı araştırmalar, toplumsal cinsiyet özgürlüğüne ulaşmak için gereken sosyal dönüşümün kapsamının ve derinliğinin anlaşılması yolunda hepimize yardımcı olabilir. Bilgi bakımından zengin ve tarihsel ayrıntılara özen gösterilerek yazılmış bu kitap, hepimizin hayal ettiği özgür bir dünyaya kavuşma yolunda yardımcı olacak bir içerik yaratıyor.

Fakat en önemlisi, kendilerine kucak açmayan ve kendileri için ‘tasarlanmayan’ bir dünyada hayatta kalmaya çalışan ve haklarını arayan LGBTIQ+ bireylerin mücadelesine dikkat çekmenin yanı sıra, daha iyi bir dünya inşa etmeyi amaçlayan Marksistlerin de çağdaş queer pratiklerinden öğrenebilecekleri şeylere işaret ediyor.