Saraçhane’den Taksim’e mücadele bitmez!

İşçilerin 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamasına yine izin verilmedi. Emekçilerin Saraçhane’den Taksim’e yürüyüşü, polisin biber gazlı müdahalesi ile engellendi. Aralık 1961’de de grev hakkının yasalaşması için Saraçhane’de miting yapan işçiler, mücadeleden vazgeçmedi. Temmuz 1963’te grev hakkı yasalaştı. Önünde sonunda Taksim’de de 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlanacaktır.

Atilla Özsever atillaozsever@gmail.com

AKP iktidarı, Anayasa Mahkemesi’nin açık kararına rağmen 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın Taksim’de kutlanmasına yine izin vermedi, gösterileri yasakladı. İstanbul’da hem Taksim bölgesi, hem de o bölgeye çıkan bütün yollar abluka altına alındı.

Bir sıkıyönetim uygulaması gibi tren, metro, metrobüs ve vapur seferlerine kısıtlamalar getirildi, yurttaşların Taksim’e ulaşması engellendi. Binlerce işçi ve emekçi de, tüm bu engellemelere rağmen öncelikle Saraçhane Meydanı’nda toplandı.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, parti yetkilileri ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da, Saraçhane’ye geldi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’nun bayramını kutladı.   

DİSK’le birlikte 1 Mayıs’ı kutlamak için bir araya gelen KESK, TMMOB, TTB, TDB genel başkan ve yöneticileri de Saraçhane Meydanı’nda yerlerini aldılar. Sosyalist partilerle birlikte çeşitli sol dernek ve örgütler de yine meydandaydı.

Ana muhalefet partisi CHP’nin genel başkan düzeyinde 1 Mayıs’a aktif olarak katılması da ilk kez gerçekleşiyordu. Bu katılımın da, CHP’nin emeğin yanında açıktan yer alması ve toplumsal muhalefetin genişlemesi açısından önemli olduğu ifade edilebilir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Saraçhane’de tüm emekçilere sendikal örgütlenme çağrısı yapması da önemliydi.

ANAYASANIN HİÇE SAYILMASI

Saraçhane Meydanı’nda toplanan emekçiler, yürüyüşe geçtiyse de hemen biraz ilerisindeki Bozdoğan Kemeri’nde polis barikatı ile karşılaştılar. Bu arada CHP genel başkanı ve yetkilileri de alandan ayrılmıştı.

Polis, yürüyüşün “kanunsuz” olduğu yönünde anons yapıyordu. Oysa ki Anayasa’nın toplantı ve gösteri hakkı konusundaki hükmüne ve son olarak da Anayasa Mahkemesi’nin “İşçilerin Taksim’de 1 Mayıs’ı kutlamasının hakkı olduğunu” belirten açık kararına rağmen polis yürüyüşü engelledi.

Ardından kitleyi dağıtmak için biber gazı kullanıldı, TOMA’lı müdahale oldu, gözaltılar gerçekleştirildi. Bu gelişmeler üzerine DİSK ve KESK Taksim’e yürüyüş kararından çekildiklerini açıkladılar.

Sosyalist partiler ve sol gruplar bir süre daha Taksim’e gitmekte kararlı olup meydanı terk etmediler. Bu kez polisin daha sert müdahalesi sonucu kalan kitleler de dağıtılmaya çalışıldı.

SARAÇHANE’NİN TARİHSEL ÖNEMİ

Saraçhane’den başlayan yürüyüş, bu yıl Taksim’e ulaşmadıysa da bu alanın da geçmişte tarihsel bir önemi bulunuyor. 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi sonrasında kabul edilen 1961 Anayasası, işçilere ve diğer çalışanlara toplu sözleşme ve grev hakkı tanıyordu.

Ancak bu haklarla ilgili yasal düzenlemeler geciktiriliyordu. İşte bu durum işçilerde huzursuzluğa ve tepkilere yol açtı. İstanbul İşçi Sendikaları Birliği (İİSB) de, 31 Aralık 1961 günü Saraçhane’de bir miting düzenleyerek grev ve toplu sözleşme yasalarının bir an önce çıkarılmasını istedi.

Dönemin önemli işçi örgütlerinden İİSB, böyle bir mitingin öncelikle Taksim’de gerçekleşmesi için başvuruda bulundu. İstanbul Valisi General Refik Tulga ise, Taksim’de miting yapılmasına izin vermedi. Zamanın CHP hükümeti de, ayni görüşteydi.

Bunun üzerine sendikacılar, Saraçhane Meydanı’nda miting yapılmasına razı oldular. Mitinge o günün koşullarında 100 bin dolayında işçi katıldı. Mitingde konuşma yapan sendikacılar, “Ya grev kanunu çıkarılacaktır, ya da biz yasağa rağmen grev yapacağız” diyerek kararlı bir duruş sergilediler.

‘HAK VERİLMEZ ALINIR’

Saraçhane mitinginin ardından çeşitli eylemler yapıldı, 1963 yılında da henüz yasal düzenlemeler yapılmamasına rağmen Maden-İş üyesi işçiler Kavel Kablo Fabrikası’nda greve çıktı.

Ücretlerin düşürülmek istenmesi, yılbaşı ikramiyelerinin ödenmemesi, işverenin sendikaya yönelik baskıları ve dört temsilcinin işten çıkarılması, grevin başlıca nedenleri arasında yer aldı.

İşveren, yasa çıkmamasına rağmen toplu sözleşme imzalamak zorunda kaldı. Saraçhane mitingi ve ardından da Kavel grevinin kamuoyunda geniş bir yankı bulması üzerine TBMM de ilgili yasaları çıkarmak gereğini duydu. 274 sayılı Sendikalar Kanunu ve 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu 24 Temmuz 1963 tarihinde yürürlüğe girdi.

(Saraçhane mitingi ile ilgili yararlandığımız kaynak: Hakan Koçak – Aziz Çelik: ‘Türkiye İşçi Sınıfının Ayağa Kalktığı Gün: Saraçhane Mitingi’. Sınıf, Sendika, Siyaset, Türkiye Emek Tarihinden Kesitler isimli kitapta yer alan makale, İmge Kitapevi Yayınları, 2016).

AKP’NİN ANAYASA KANDIRMACASI

İşçilerin, emekçilerin anayasal haklarının Anayasa Mahkemesi’nin Kasım 2023 tarihli son kararına rağmen AKP iktidarınca engellenmesi, bu iktidarın samimiyetini net bir şekilde ortaya koyuyor.

AKP, şimdi “özgürlükçü bir anayasa yapalım” kandırmacasıyla aslında dinci, şeriatçı uygulamalarına anayasal bir kılıf geçirmeyi amaçlıyor. Anayasayı ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını uygulamayan bir iktidardan nasıl bir “özgürlükçü anayasa” beklenebilir?

31 Mart 2024 yerel seçimlerinde ağır bir yenilgiye uğrayan AKP ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, çeşitli manevralarla toplumun gözünü boyamaya çalışıyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bugün (2 Mayıs 2024) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşmesinden bir sonuç çıkması beklenemez.

CHP’nin emeğe dönük yüzünde daha kararlı olup toplumsal muhalefetin geçmiş mücadeleleri de dikkate alarak 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı’nda kutlanması talebinin yanı sıra esas itibariyle AKP’nin “kemer sıkma” politikalarına karşı önümüzdeki dönemde daha güçlü ve birleşik bir mücadele yürütmesi fazlasıyla önem kazanıyor…   

Tüm yazılarını göster