Saraçoğlu Mahallesi: Kamusal olanın kamusallaştırılması mekânı
Saraçoğlu Mahallesi’nin Resmi Gazete'deki idam fermanı anlamına gelecek kararını okurken, elim istemsiz bir şekilde elmacık kemiğimin üzerindeki ize gitti. Saraçoğlu Mahallesi’nin yüzümdeki izi, yüreğimdeki izi ve Cumhuriyet bürokrasisinin çeşitli kesimlerinin, çocuklarının ve herkesin hayatında bırakılmış izler, hepimizi için çok değerli. Herkesin bir izi olması, kamuya ait olan alanın yeniden kamusallaştırılması için boşaltılmış, sessiz, orada öylece kimsesiz duran Saraçoğlu Mahallesi’nin yalnızlığına ses olmak zamanı.
Tezcan Karakuş Candan
Yüzümüzün doğal şekillenişi ve haritasının dışında, kendi tercihlerimizin izlerini taşır yüzlerimiz. Ve o izler aslında hayatınızdaki yaşanmışlıkların bellek izleridir. Geçmişe gidip gelmenizin rota başlangıçlarıdır. Bu izler kimi zaman kentler ve yüzleri ortaya çıkartır bir bir. Her yüzde ayrı bir iz, ayrı bellekler, ayrı mekânlar. Etrafımızda onca insanın yüzsüzlüğü ve iki yüzlülüğüne inat, gerçek yüzleri ve kentleri kentin bedenimizde bıraktığı izlerle yüzümüzden okuyarak başlamak ve o izlerle bir ömür yaşamak ne büyük tanıklıktır.
Yüzümde hatırladığım dört belirgin iz var. Bugün yıllar sonra uğruna mücadele edeceğim ama yıllar öncesinden yüzüme vurulmuş bir izden bahsedeceğim. Tam sağ gözümün altında elmacık kemiğimin üstünde belli belirsiz bir iz taşıyorum. Zayıfladıkça çıkıyor ortaya ve ben her aynaya baktığımda o günü hatırlıyorum.
'HAYATIMIN İZİ'
Yeni evlendiğimiz zamanlardaydı. Eşimle birlikte kıt kanaat biriktirdiğimiz paramızla iki bisiklet almıştık. Ankara'da bisiklet yolları yok ama bisiklet ile gezebileceğiniz doğal rotalar var. Kentin merkezini de içine alan bisiklet rotaları seçmeye çalıştığımız günlerden birisinde, hayatımın izi yüzüme vuruldu. Esat Caddesi'nden, eskilerin deyimiyle "Akay Bayırı"ndan aşağı inerek, başbakanlık binasının önünden geçerek -o vakitler bu sokaklar kapalı değildi ve 1934 yılında Sedat Hakkı Eldem tarafından tasarlanan o tarihi Başbakanlık binasının önünden hem yürüyerek, hem bisikletle hiçbir kısıtlama olamadan geçebiliyor, fotoğraf çekebiliyorduk. Şimdi Başbakanlığın olduğu sokaktan, bırakın kontrollü geçişi, güvenlik nedeniyle, bir kamusal alan olan sokak tamamen halka kapatılmış durumda- Cumhuriyet'in ilk kamusal alanlarından olan Güvenpark'ın üzerindeki yoldan devam ederek, Kumrular Sokak'a girdik.
Yakın zamana kadar Kumrular Sokak'tı, azgın kentleşmenin yarattığı ve bilimsel aklın dışındaki kentsel uygulamaların, belediyeler arası yetki savaşlarının kurbanı oldu ve Kumrular Sokak bir anda caddeye dönüşüverdi. Kumrular'a döndükten sonra bisiklet için en güzel yollardan ve mekânlardan birisi olan asırlık çınarların, at kestanesi ağaçlarının olduğu, ikişer üçer katlı evleriyle tarihe tanıklık etmiş Cumhuriyet'in ilk toplu konut alanı olan Saraçoğlu Mahallesi'ne girdik. Nam-ı diğer, Namık Kemal Mahallesi.
MAHALLE İLE KAN KARDEŞLİĞİ
Oradan her geçerken başımı kaldırır, ağaçların gökyüzüne uzanan görkemine hayranlıkla bakardım. Hâlâ da bakarım. İşte o gün bisiklet ile dolaşırken yine hayranlıkla baktığım günlerden birisi idi. Esat’tan başlayan bisiklet rotamız Saraçoğlu Mahallesi’nde zorunlu olarak sonlandı. Rüzgarı hissederek gökyüzüne uzanan çınarlara bakarken, bisikletle birlikte çınarların birisine çarpmamla hayatımın ilk bisiklet kazasını, Saraçoğlu Mahallesinde bu güzel ve saklı cennette gerçekleştirmiş oldum. Elmacık kemiğimin üzeri açılmış, bir yandan kanlar akıyordu ve gözlüğüm kırılmıştı. Saraçoğlu Mahallesi’nin kaldırımlarına düşen kan damlaları ile kim bilir mekânsal kan kardeşliğimiz böyle başladı belki de.
Hafta sonu olduğu için yakınlarda açık eczane maalesef yok. Bisikletlerle birlikte hastaneye gitmeye karar veriyoruz. En yakın hastane olan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin acil servisine gidiyoruz. Elmacık kemiğimin üzerinde kocaman bir açıklık. Dikiş atılsa iz kalır, dikiş atmayalım diyor doktor. Sonuç dikiş atılmadı ve elmacık kemiğimin üzerindeki açıklık yapıştırıldı. Ama genede belli belirsiz iz kalacağı da kulağıma küpe olarak takıldı.
Bu iz yüzümdeki ikinci belirgin izdi. O gün Saraçoğlu Mahallesi benden ve bedenimden hiç ayrı kalamayacak bir tanık iz bıraktı bana. Saraçoğlu Mahallesi yüzümdeki izle birlikte hep hayatımızın bir parçası oldu. Orada üst düzey bürokratların oturduğu zamanlarda bile sokakları davetkâr bir şekilde herkese açıktı. Hep çok şanslı olduklarını düşünürdüm orada oturanların. Hem kenttesin hem değilsin. Saraçoğlu Mahallesi'nde insan sesleri sokakları doldururken, kentin merkezine yakın bir konut dokusu ile aslında doğal güvenliğin garantisiydi. Sonra Saraçoğlu Mahallesi, 2013 yılında riskli alan ilan edildi, Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası ile birlikte mahalle halkı da riskli alan kararını yargıya taşıdı.
'MAHALLE SESSİZ, SAHİPSİZ KALACAK'
İnşa edildiği 1944 yılından bu yana sapasağlam ayakta kaldığı ve risk oluşturmadığı mahkeme kararları ile tescillenmişken, Saraçoğlu Mahallesi lojman statüsünden çıkartılarak ekonomiye kazandırılması için Maliye Bakanlığı’na devredildi. Mimarlar Odası olarak açtığımız dava hâlâ devam ederken mahalle zorla boşaltıldı. Alanın tamamı, konutların, ağaçların tamamı tescilli kültür varlığı iken hukuksuz bir şekilde kapılar balyozlarla kırıldı. İnsanlar evlerinden, yaka paça, sabah saat 6 sularındaki hukuksuz baskınlarla, polis zoruyla, kaymakamlığın görevlileriyle dışarıya atıldılar. O insanların "evleri yıkacaklar, ağaçları kesecekler, biz burada olmazsak Saraçoğlu Mahallesi sessiz, sahipsiz kalacak" haykırışları hâlâ kulaklarımda çınlıyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin sekreteryasını yürüttüğü Başkent Dayanışması'nın ardı arkasına yaptığı eylemlilikler, yürüyüşler, kent düşleri yarışmaları, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün himayesinde başlayan süreçlerin hepsi Saraçoğlu Mahallesi’nin geleceğine koyulmuş birer tuğla taşı oldu.
Saraçoğlu Mahallesi, Alman Mimar Paul Bonatz imzasıyla ortak kültürel miras potansiyelini bağrında taşıyor. Devlet bürokrasisinin, barınma sorununa çözümün en güzel örneklerinden birisi olarak mahalle kültürüyle anılara ev sahipliği yapmış bölge, dönemin anılarını saklıyor duvarlarında, sokaklarında, ağaçlarında. Bir canlı tanıklık geçidi taşıdığı izlerle Saraçoğlu Mahallesi. Mahallenin okulu Namık Kemal’de okuyarak mahallenin nefesini soluyanlar, yolu bir şekilde mahalleden geçmişlerin anılarına ev sahipliği yapıyor yıllardır.
POLİTİKACILAR, SANATÇILAR, BÜROKRATLAR...
Yolu Saraçoğlu Mahallesi'nden geçenler arasında kimler yok ki: Dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu, Demokrat Parti döneminin Genel Kurmay Başkanı ve 1960 Askeri darbesinden sonra Saraçoğlu Mahallesi’nden yaka paça götürülen Rüştü Erdelhun, Yargıtay Üyesi ve AYM başkanvekili Lütfi Ömerbaş, tiyatro oyuncusu Cüneyt Gökçer, pop ve caz müziğinde bu ülkenin yetiştirdiği en iyi davulculardan ve en başarılı orkestra şeflerinden birisi olan Durul Gence, sinema sanatçısı Kartal Tibet, 1960'lı yılların Yeşilçam’daki jönlerinden Kuzey Vargın, tiyatro sanatçısı, şair ve karikatürist Saim Alpago, çalışmalarından kaynaklı Milli Eğitim Bakanlığı’ndan üstün başarı belgesi verilen ve burs verilerek Paris’e gönderilen başarılı portre ressamı olan Nusret Karaca, Ankara Maarif Müdürü Hasan Özbay, Orta Öğretim Genel Müdürü Tarık Asal, SBF-DER'in Başkanı Hakan Yurdakuler ve babası Albay Muzaffer Yurdakuler, Hava Harp Okulu Komutanı Burhan Göksel, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsünün Müdürü Rauf İnan, Atatürk’ün manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Baş Hukuk Müşaviri Nizamettin Ekemen, Maliye Bakanı Zekeriya Temizel, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve yüzlercesi Saraçoğlu Mahallesi’nin nefesini çektiler.
Sokaklarında koşturan, okullarına giden, evleri birbirine bağlayan tesisat koridorlarında saklambaç oynayan, ağaçlar altında, bahçe duvarları üzerinden sohbet eden, gramofon çalarak sokaklarında dans eden ikinci kuşak ise Saraçoğlu Mahallesi'ndeki anılarını ve biriktirdiklerini yüreklerinde taşıyor. Altan Öymen’in eşi ve Saraçoğlu Mahallesi’nin ilk nişanlananı Aysel Asal, Hasan Özbay’ın kızı Boğaziçi Üniversitesi’nde Prof. Dr. Ferhunde Özbay, Saim Alpago’nun oğlu sanatçı Ekrem Alpago, Nizametin Ekemen’in kızı Boğaziçi Üniversitesi Öğretim görevlisi Müberra Ekemen, Cüneyt Gökçer’in kızı Deniz Gökçer, Bedri Rahmi Eyyüboğlu’nun öğrencisi ressam, film yönetmeni Gülsün Ebcioğlu Karamustafa, Afet İnan’ın oğlu Hacettepe Üniversitesi Prof. Dr. Demir İnan’ın derlediği Namık Kemal Mahallesi kitabının sayfalarında yerlerini alıyorlar.
'SARAÇOĞLU MAHALLESİ GEÇMİŞİMİZ İÇİN BİR GELECEK'
Döneme tanıklık etmiş Saraçoğlu Mahallesi Cumhuriyetin ilk toplu konutu, anıları ve izleri kültürel varlık özelliği ile sokaklarında nefes almış sevgili Emre Madran hocamızın ifade ettiği “geçmişimiz için bir gelecek olarak” tanımlanan koruma söylemini yerine getiren süreklilik değerinin sağlanması hepimizin sorumluluğunda.
KAMUSAL ALANIN KAMUSALLAŞTIRILMASI
Saraçoğlu Mahallesi, 17 Ağustos depreminin 18. yılında, Resmi Gazete'de yayımlanarak Emlak GYO’ya devredildi. Mahalle, yıkım ve inşaat riski ile karşı karşıya. Hayatımızın, mücadelemizin, geleceğimizin bir parçası haline gelmiş Saraçoğlu Mahallesi’nin Resmi Gazete'deki idam fermanı anlamına gelecek kararını okurken, elim istemsiz bir şekilde elmacık kemiğimin üzerindeki ize gitti. Saraçoğlu Mahallesi’nin yüzümdeki izi, yüreğimdeki izi ve Cumhuriyet bürokrasisinin çeşitli kesimlerinin, çocuklarının ve herkesin hayatında bırakılmış izler, hepimizi için çok değerli. Herkesin bir izi olması, kamuya ait olan alanın yeniden kamusallaştırılması için boşaltılmış, sessiz, orada öylece kimsesiz duran Saraçoğlu Mahallesi’nin yalnızlığına ses olmak zamanı.
Öğlenleri Saraçoğlu’nda yürüyüş yapın, nefes alın, çocuklarınızı AVM’lere değil Saraçoğlu Mahallesi'nin güvenli sokaklarına ve evlerin bahçelerinde koşmasına olanak sağlayın. Termosunuzla çayınızı alıp ağaçların altına oturun arkadaşlarınızla. Saraçoğlu’nun sessizliğine müzik olun, dans olun. Kentin ortasında, kentin merkezinde, hepimizin olan kocaman bir kamusal alanımız var. Randevularınızı Saraçoğlu’nda verin, görüşmelerinizi, günlerinizi Saraçoğlu’nda yapın. Mimarlar Odası'nın Saraçoğlu Mahallesi'nin kamusal programı olan rehberli ücretsiz kent yürüyüşçüleri rotalarına katılın. Artık Saraçoğlu Mahallesi, "kamusal alanın kamusallaştırılmasının" deneyimlerini paylaşım alanımız. Haydi…