5 Haziran Dünya Çevre günü şimdiye kadar kutladığımız en politik
çevre günü aslında. 5 Haziran 2013’deki Türkiye’yi düşünün.
Milyonlar sokağa çıkmış, kente ve doğaya karşı her türlü suça karşı
toplum birleşmişti. Bu 5 Haziran ise 2013’den çok daha politik bir
anlama sahip. Çünkü Gezi davası ile Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış
müebbet, Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman, Mine Özerden, Çiğdem
Mater Utku, Yiğit Ali Ekmekçi, Ali Hakan Altınay ve Şerafettin Can
Atalay’a 18 yıl hapis cezası verildi ve şu an Yiğit Ali Ekmekçi
hariç hepsi hapiste.
Gezi’de insanların sokakta olması çok politik bir şeydi. Ama
Gezi’nin şimdi hapiste olması daha politik bir şey.
Ama yukarı mahallede bir şenlik, bir mutluluk var ki 5 Haziran’a
çoşku ile giriliyor.
5 Haziran kutlamaları yukarı mahallede erkenden başlamıştı. 1
Haziran günü Emine Erdoğan'ın öncülüğünde hazırlanan 'Dünya Ortak
Evimiz' kitabının tanıtımı yapıldı. Kitaba Doğal Hayatı Koruma
Vakfı (WWF), TEMA Vakfı, TURMEPA, Akdeniz Koruma Derneği, Yuvam
Dünya Derneği, Çöpüne Sahip Çık Vakfı gibi STK’ların yöneticileri,
doğa fotoğrafçısı, doğa korumacı ve hatta çevre gazetecileri de
yazıları ile katkı koydu.
Emine Erdoğan’ın bu kitabına 28 yerli ve yabancı isim yazıları
ile destek vermişti. Şehircilik Bakanlığı da ortakevimiz.com gibi bir web adresi açarak desteğini
esirgememişti.
ÇEVRENİN YÜKSELEN DEĞERİ
Gezi davasının sonuçlanması ve Taksim Dayanışması’ndan isimlerin
içeri alınması bu 5 Haziran’ı tek başına anlamlı kılmaz. Bu 5
Haziran’ın süreci de anlamını güçlendiriyor.
Hatırlayalım, 2018 yılı biterken poşet paralı olmuş, iktidar
çevreyi kirletenden para kazanmanın yolunu bulmuştu. Çünkü poşet
paralı olmuyor, doğa ve topluma yeni bir fatura ödetiliyordu. 2019'da Sıfır Atık
Vakfı, 2020’de ise meclis kararı ile Türkiye Çevre Ajansı kuruldu.
Vakıf’ın ve Ajans’ın başındaki isim sayın Emine Erdoğan idi. Bu
açık açık telaffuz ediliyordu.
Düşünsenize poşetin 25 kuruş olması sonrası ilk yıl vakıf,
ikinci yıl ajans kurulmuş, üçüncü yıl ise Gezi direnişinin isimleri
hapse atılarak önleri kesilmiş, çevre STK’ları ve bakanın desteği,
bakanlığın imkanları ile Emine hanım çevre konusunda ülkede bir
otorite haline gelmişti.
Böyle bir yükseliş, bu kadar muhalefetsiz ilerleme herhalde
görülmemiştir.
Pürüzsüz dememiz abartı gelebilir ama gazeteci Bahadır Özgür’ün
bir twitini haber yapan bütün yayınlara yayın yasağı getirilmesi
bunun en absürt ispatı değil mi?
Twite dair habere getirilen yasak nedeniyle haberi değil twiti
paylaşalım;
HEYECAN DORUKTA
Bu 5 Haziran’ı anlamlı kılan başka şeyler de var. Meclis’e yeni
bir kanun daha geldi. O da sessiz sedasız görüşülüyor. "Çevre
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi” adıyla çevre diyerek başlayan ve devamında 11 kanunu
değiştiren teklif Cumhurbaşkanı’na, “hanımına” ve gayri menkul
şirketlerine yetki, imtiyaz sağlıyor, istisnalar getiriyor. Atık
su, atık bertaraf tesisi ve atık geri kazanım tesislerinin
yapımının şirketlere devredilmesi, yani hasta garantili hastane,
yolcu garantili köprüye çevrilmesi. Dert yeni bir sermaye
transferi, ülkeyi batıran modeli buraya taşımak. Bunları geçen
hafta yazmıştık.
Şimdi tam oldu değil mi? Çevre STK’larını, mahkemeleri, TBMM’nin
yasama yetkilerini arkasına almış bir first lady’imiz var.
Bu ülkede artık iki tane 5 Haziran Çevre günü var. Biri Atatürk
Orman Çiftliği’nin ortasına kondurulmuş ve adına “saray” denilen
yerde kutlanan sarayların çevre günü. O günün anlamı vakıf, ajans,
stk’lar ile desteklenen yeni bir ekonomik yapı.
Diğeri ise Gezi ile boyut atlamış, çevre meselesinin bu ülkenin
ortak değeri olduğunu herkese göstermiş, Osman, Mücella, Tayfun,
Mine, Çiğdem, Ali Hakan ve Can gibi sembol isimlerin hapse atıldığı
çevre günü.
Bugünü saraylar kutluyor, halk ise mücadelesini veriyor.