2015 yılının 10 Ekim günü, hafızalara bir Ruhi Su türküsüyle kazındı: “Ellerinde pankartlar / Gidiyor bu çocuklar / Kalkın ayağa kalkın / Gidiyor bu çocuklar…” O gün Ankara Garı’nın önünde patlayan iki bomba, türküyü hatırlamamıza sebep. Sonradan ortaya çıkan görüntüleri izlediğimizde, patlama anında insanların bu türkü eşliğinde coşkuyla halay çektiğini gördük.
Bundan altı yıl önce bugün, DİSK, KESK, TTB, TMMOB, HDP ve pek çok örgütün katılımıyla Ankara’da düzenlenen Emek, Barış, Demokrasi Mitingi, patlayan iki bombayla kana bulandı. Resmî rakamlara göre 107 kişinin hayatını kaybettiği bir katliamdı bu. Memleket tarihindeki en kanlı saldırılardan biri. Aynı yılın 20 Temmuz günü Suruç’ta patlayan bombadan sonra yüreğimizi yakan ikinci katliam. Suruç saldırısı, 33 arkadaşımızı aramızdan aldı. Gencecik insanlardı, oradaki çocuklara oyuncak götürmüşler, yıkılan Kobani’ye kreş yapmak için gitmişlerdi.
10 Ekim katliamından sonra dillere düşen Ruhi Su türküsü, bir başka saldırıyı, 'Kanlı Pazar' olarak tarihe geçen ve 1969 yılının 16 Şubat tarihinde Taksim Meydanı’nda düzenlenen 6. Filo’yu protesto mitingine yapılan saldırıyı anlatıyordu: “Bu pazar kanlı pazar / Dert yazar derman yazar / Kalkın ayağa kalkın / Gidiyor bu çocuklar…” Bu köşede yayımlanan bir başka yazımda bu saldırıyı anlattığım için ayrıntıya girmeyeyim ama türkünün son dizelerini hatırlatayım: “Bu meydan kanlı meydan / Ok fırladı çıktı yaydan / Kalkın ayağa kalkın / Biz şehirden siz köyden…”
1977 yılında yayımlanan Ruhi Su Dostlar Korosu albümü 'Sabahın Sahibi Var'da yayımlanan bu türkü, Ruhi Su külliyatının bilinen ezgilerinden. Yakın dönemde Grup Yorum tarafından yeniden düzenlendi; Athena, bir ters köşe yaparak onu konser repertuvarına aldı. Sadece 'Kanlı Pazar'ı değil, 10 Ekim saldırısını da unutmamamızı sağlayan, her koşulda bize hatırlatan türkülerden.
Aslında 10 Ekim, sol camiada, bir dönem umudun simgesi olarak anılan bir tarih. 1965 yılının 10 Ekim günü yapılan seçimlerde ilk kez bir sosyalist parti meclise girmiş, sonrasında yaptıkları muhalefetle ortalığı çalkalamıştı. Türkiye İşçi Partisi (TİP), Süleyman Demirel’in Adalet Partisi lideri olarak kazandığı bu ilk seçim ve sonrasında onun karşısına dikilen güçtü. Bu seçim, aynı zamanda, müzikli propagandanın yapıldığı ilk seçim. Sözleri ve müziği Erdem Buri’ye ait 'Yarının Şarkısı', Tülay German tarafından seslendirilmiş ve Buri’nin de mensubu olduğu TİP’e hediye edilmişti. German’ın, Âşık Nesimi Çimen’le birlikte mitinglere katılarak bu şarkıyı söylediği biliniyor: “Bir şarkı olmalı / Özlemi söyleyen / Bu koyu günlerden / Yarına seslenen // Bir sevgi olmalı / Senden de yükselen / Sonra benimle bir / Yarına yönelen // Bir umut olmalı / Gözlerinde senin / Gözlerimde benim / Yarına erişen // Bir yarın olmalı / Başka türlü bir şey / Bir aydın, bir güzel / Yarına varmalı…”
Tarihin bir cilvesi, o gün yapılan seçimlerle meclise giren ve sonrasında TİP Genel Başkanlığına gelen Behice Boran, 1987 yılının 10 Ekim günü aramızdan ayrıldı. Sürgünde hayatını kaybeden Boran için Ankara ve İstanbul’da törenler yapıldı. Mezarı Zincirlikuyu’da, Ruhi Su’nun biraz ilerisinde…
10 Ekim’de bu dünyayı terk eden bir başka isim, Ruhi Su’dan Behice Boran’a pek çok insanı etkileyen Attilâ İlhan. Bugün yazıyı onun bestelenen şiirleri üzerine kurmak istiyordum ama kitapları Çanakkale’deki kütüphanemde, ulaşmak zor. Onun için, tarih üzerinden ilerledim ve bugünün tarihine küçük bir not olarak iliştirmek istedim. Bir dönem Saatli Marif Takvimi vardı; arka yaprağında yemek tarifleri, küçük fıkralar, isim önerileri olan, ön yaprağında da tarih bilgilerinin yanı sıra günün tarihini hatırlatan şahane takvim. Dijitalleşmeyle birlikte aranmaz, anılmaz oldu. ‘90’lı yıllarda Ankaralı bir ekip Arif Takvimi’ni yapmış, bu takvime hınzır bir selam çakmıştı. Benimki, olsa olsa Şarkılı Memleket Takvimi olur. Yıllardır yaptığım Şarkılarla Memleket Tarihi başlıklı seminerlerin güne indirgenmiş hâli.
Takvimin 10 Ekim tarihli yaprağına girecek şey çok ama burada bitireyim. Finali, Ahmet Kaya ve Selda Bağcan tarafından farklı bestelerle yorumlanan bir Attilâ İlhan şiirinden seçtiğim dizelerle yapayım: “an gelir / paldır küldür yıkılır bulutlar / gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet / o eski heyecan ölür / an gelir biter muhabbet / şarkılar susar heves kalmaz / şatârâban ölür /…/ görünmez bir mezarlıktır zaman / şairler dolaşır saf saf / tenhalarında şiirler söyleyerek / kim duysa korkudan ölür / tahrip gücü yüksek / saatli bir bombadır zaman / an gelir / attilâ ilhan ölür."
Attilâ İlhan’ın, Behice Boran’ın, 20 Temmuz ve 10 Ekim’de aramızdan alınan arkadaşlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Şarkılar onları hatırlamamıza vesile. Adları, şarkılar söylendiği sürece yaşayacak.