Saruhan Oluç'tan Celal Doğan açıklaması: Kurullarımız değerlendirir mi bilmiyorum
HDP Parti Sözcüsü Saruhan Oluç'tan, Celal Doğan'ın İstanbul'da CHP adayı olarak gösterilmesinin önerileceği şeklindeki haberimize değerlendirme geldi: Bu haberi değerlendirir mi merkez kurullarımız, bilmiyorum; ama biz şimdiye kadar herhangi bir isim telaffuzuna girmedik.
DUVAR - HDP Parti Sözcüsü Saruhan Oluç, bugün Gazete Duvar'da yayınlanan, "HDP kulislerinde İstanbul için Celal Doğan önerisi" başlıklı haberle ilgili açıklama yaptı. Oluç, "Haberi okudum, ancak partimizin herhangi bir yetkili kurulunda konuşulan bir isim değildir. Bu haberi değerlendirir mi merkez kurullarımız, bilmiyorum; ama biz şimdiye kadar herhangi bir isim telaffuzuna girmedik, çünkü daha o noktaya gelmedik" dedi.
Güncel gelişmelere ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenleyen Oluç'un açıklamaları şöyle:
GÜVENLİK BÜTÇESİ 120 KATRİLYONA ÇIKIYOR: Bugün 3 konu üzerinde durmak istiyorum. Birincisi, bütçe komisyona geldi ve Salı günü görüşmeleri başlayacak. Daha sonra Genel Kurul’a gelecek. Bu konuyu daha çok konuşacağız, ama başlangıç için birkaç noktaya değinmek istiyorum. Bu bütçeyi 3 başlık altında değerlendirebiliriz. Birincisi, güvenlikçi bir bütçedir; ikincisi, israf bütçesidir; üçüncüsü faiz bütçesidir. Güvenlikçi bütçe dememizin nedeni, Jandarma, İçişleri Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı bütçeleri 40 katrilyondan 120 katrilyona çıkarılmış. Bu, önümüzdeki dönemde esas harcamaların nerelere olacağını gösteriyor. Kamu harcamalarında, sağlık, eğitim gibi alanlara yapılan harcamalarda ciddi bir artış yokken, güvenlik alanındaki bu artış son derece dikkat çekicidir. İktidar S-400’ler ve F-35’lere, SİHA'lara, savaşa ve silahlanmaya yatırım yapmayı öngörmüştür. Tarım destekleri veya işçi ve memur maaşlarındaki artışlar neredeyse göz ardı edilmiştir.
SARAYI ÇANKAYA'YA TAŞIYIN: İkincisi israf bütçesidir. İsrafın en tipik göstergesi Saray harcamalarıdır. Saray harcamaları iki katından fazla artırılmıştır ki örtülü ödenek bunlara dahil değildir. Yüzde 230 oranında artış yapılmıştır. Tam teşekküllü hastanesi olan uçan saray, yazlık saray... Bu artış kesinlikle kabul edilebilir bir durum değildir. Bugünkü kurlarla karşılaştırma yaptığımızda, asgari ücret ile Erdoğan’ın aldığı ücreti karşılaştırdığımızda, dolar bazında aylık olarak 30 katıdır. Mesela Almanya Şansölyesi’nin maaşı asgari ücretin sadece 12 katıdır. Bakın bir yıl içinde inşaat işçilerinin maliyeti yüzde 17, TÜFE ise yüzde 24.5 artmıştır. Kesin bir yoksullaşma net olarak görülmektedir. Erdoğan ise maaşını yüzde 26 artırmıştır. Enflasyon artışına direnen tek kişi maaşı. Buradan Saray’a sesleniyoruz: Fedakarlıktan söz ediyorsanız, tasarruf edilmesinden söz ediyorsanız, önce kendinizden başlayın. Kapatın Saray’ı, Çankaya’ya taşının.
NEYİ GİZLİYORSUNUZ? Bütçe tartışmalarında dikkat çekmek istediğimiz bir diğer konu Varlık Fonu’dur. Denetim raporu gizli damgası ile geldi. Neden? İşçilerin, emekçilerin, halkın alınteri ile oluşturulan ve Varlık Fonu'na alınan şirketler var. Bu verileri kimden gizliyorsunuz? Halktan. Neden? Varlık Fonu tartışmalarının gizli oturumla yapılması, komisyon başkanı tarafından önerildi. Neden gizli oturum? Neyi gizliyorsunuz, neden haber yapılmasını istemiyorsunuz? Gizlediğiniz bir şeyin ne olduğu belli. McKinsey ile yaptığınız anlaşmanın Şubat 2017’ye kadar geri gittiği görülüyor. Bu çalışma yeni değildir, bunu gizliyorsunuz mesela. McKinsey ile yapılan anlaşmalar, Türkiye ekonomisini bu noktaya getirmiştir. Siz bunun halk tarafından görülmesini istemiyorsunuz. Hayır, bu tartışmalar kamuoyuna açık olmalıdır, McKinsey gibi bütün konular halk tarafından izlenmeli ve görülmelidir. Türkiye’nin nasıl bu hale getirildiği, krizin nasıl derinleşeceğinin görülmesi için bu çok önemlidir.
OPERASYONLARINIZ İŞE YARAMAYACAK: Bir diğer konu; HDP’ye yönelik yerel seçim operasyonları devam ediyor. Bugün sabah Kars’ta gözaltı operasyonu yapılmış ve eski vekillerimiz de dahil üyelerimiz gözaltına alınmıştır. Bunlar yerel seçim operasyonlarıdır, HDP’nin yerel seçim çalışmalarını engellemeye yöneliktir. Kayyum atadınız, tutmadı. 259 muhtarı görevden aldınız, tutmadı. Gözaltı ve tutuklamalara devam ediyorsunuz, o da tutmuyor. Çalışmalarımıza devam ediyoruz. HDP’nin yerel seçim çalışmaları kararlı bir şekilde devam ediyor. Bakın sizin kayyum atadığınız yerlerde belediye eş başkanlarımızla ilgili hiçbir yolsuzluk iddiası dava dosyalarına girmemiştir. İkincisi, “dağa kaynak aktarılıyor” iddiası tamamen mesnetsizdir, hiçbir dava dosyasında bu konu yoktur. Bunlar yalan iddialardır.
İÇİŞLERİ KİME BAĞLI? Peki atadığınız kayyumlar ne yaptılar? Yolsuzluk yaptılar, bu yüzden bazılarını görevden aldınız. Talan yaptılar; o belediyelerin, o ilin değerlerini yandaşlara peşkeş çektiler. Belgeler ortaya çıktı, yenileri de var. Yani kayyum politikanız tamamen fiyasko bir politikadır. Dürüst davranın, insanların yüzüne bakarak konuşacak duruma gelin. AKP Genel Başkanı ant tartışmalarında dedi ki, “ben de Türküm, ama Türkçülük yapmıyorum.” Peki kayyumlar ne yaptılar? Kürt tarihi ve kültürü ile ilgili çalışmalar yapan önemli kişilerin isimlerini parklardan, tabelalardan kaldırdılar. Kürtçe eğitime anaokullarında ve kurslarda son verdiler. Kürtçe tabelalar indirildi. Kadın kurumları kapatıldı. Belediyelerin yardımlaşma ve dayanışma kurumları kapatıldı, Kürt kültürüne, Kürt tarihine yönelik saldırı yapıldı. Kürt halkının değerlerine yönelik bir saldırı yürütüldü. Kim yaptı bunları, kayyumlar yaptı. Bunları kim atadı? İçişleri Bakanlığı atadı. İçişleri Bakanlığı kime bağlı? Cumhurbaşkanlığı'na. Öyle çıkıp ant tartışmalarında “biz Türkçü değiliz” demeyin. Türkçülük yapıyorsunuz, yaptınız. Kayyumlar en açık örnekleridir. Ama bitmedi. Van'da Kaymakam'ın yönettiği ve denetlediği bir kömür yardımı meselesi var. Özalp Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından HDP’ye oy veren ailelere kömür yardımı yapılmadığını görüyoruz. Kürt halkını açlıkla terbiye edemediniz, şimdi soğukla terbiye etmeye çalışıyorsunuz. Sosyal yardımlar o halkın verdiği vergilerle ödeniyor. Siz kimin parasını kime vermiyorsunuz? Bu kadar ayrımcılık, siyasi nefret olabilir mi? Alın size ayrımcılık.
HDP'YE OY VERENE KÖMÜR YOK: HDP’ye oy verene kömür yok. Yerel seçim tutuklamaları ile bunları toparlayacak olursak; açlıkla veya soğukla halkı terbiye edemezsiniz. Beton ve kaldırım hediye ederek halkın anadilinin, kültürünün ve tarihinin yok edilmesine sessiz kalınmasını bekleyemezsiniz.Bunların sonuçları yerel seçimlerde görülecektir. 'Her Kürt suçludur' anlayışından bir an önce vazgeçerseniz, Türkiye normalleşmeye başlar.
'BAHÇELİ İYİDİR' DESEK İNDİRECEK MİSİNİZ? EYT ile ilgili MHP bir kez daha AKP’yi kurtardı. Emir komuta zinciri içinde mağdurların haklarını almasının önünü almış oldu. Kamuoyunda ve milliyetçi seçmende de büyük bir tepki aldı. MHP bunu nasıl bastıracak, bunu örtmek için yeni bir icat buldular. “HDP ile yan yana durmamak için biz oy vermedik” dediler. Siyaseti tam bir komediye dönüştürdünüz. Biz yarın “Bahçeli çok iyi bir liderdir” dersek, onu MHP’nin başından indirecek misiniz. Biz EYT’liler ile dayanışmayı sürdüreceğiz. Siz onları malzeme ederek AKP ile yerel yönetimler pazarlığı yürütüyorsunuz. Bu tepkilerin sonuçları görülecektir. Savaş koalisyonu kuranlar, Türkiye’yi savaşa sürükleyenler, siyaseti kutuplaşma, gerginlik, çatışma üzerine kuranlar, barışı ve demokratik siyaseti savunan HDP’ye dil uzatamazlar.
DEMOKRATİKLEŞME ÖNERDİK: Dün 3 kanun teklifi verdik. Biri mevzuat ve yürürlükteki kimi anti demokratik maddeleri kaldırmaya yöneliktir. 41 maddeden oluşan bir demokratikleşme paketidir. Diğeri geçmişle yüzleşme ve hakikatlerin araştırılması ile ilgilidir. Üçüncüsü de Demokratik Cumhuriyet inşası ile ilgili bir komisyon kurulmasına dairdir. 3 teklif toplamda 59 maddeden oluşmaktadır. HDP bir kez daha Türkiye’nin demokratikleşmesi için, Türkiye’deki otoriter ve baskıcı gidişatın durdurulması, her gün daha fazla tek kişi yönetimiyle donanmış olan bu gidişatın durdurulması için Meclis’teki partilere çağrı yapmıştır, siyasi ve demokratik bir iradenin ortaya çıkması için adım atmıştır.
İKTİDAR AYDINLATSIN: (Kayyumlar, yolsuzluk konusunda açıklama yaptınız. Hayati Yazıcı ve Melih Gökçek arasında yaşanan bir tartışma var. Hayati Yazıcı, Gökçek’in öylesine istifa etmediğini söyledi. Orada bir suç ve bir yolsuzluk mu ima etti?) Ne ima ettiğini kendisine sormak lazım. AKP’nin bazı belediye başkanları kimisi şantaj, kimisi zor ve kimisi ikna yoluyla istifa ettirilmişlerdir. Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanları bunlar arasındadır. Bunlar hakkında herhangi bir soruşturma ve dosya yoktur. “Eğer bunlar istifa etmesi gereken isimler ise neden dava açılmıyor” demiştik, bugün de aynı şeyi soruyoruz. İktidarın yapması gereken, istifa ettirdikleri hakkında ne suçlama varsa, FETÖ’cü oldukları mı, yolsuzluk yaptıkları mı, bunları ortaya dökmektir. Ama onlar gerçeklerin ortaya çıkmaması için, herhangi bir soruşturma yapmamak için olayların üstünü örtmüşlerdir. Ne varsa soruşturulmalıdır. İstanbul, Ankara, Bursa, Balıkesir ve diğerleri. Yerel seçimlere giderken bunları unutmayacağız, unutturmayacağız. Neden istifa ettiler, bunlar iktidarın aydınlatması gereken kara delikleridir.
İSİM TELAFFUZ EDİLMEDİ: (İttifaklar daha çok tartışılıyor. İstanbul için Celal Doğan ismi konuşulmaya başlandı. Bu konuda CHP ile ittifak girişimleriniz var mı?) Bizim CHP ile herhangi bir resmi görüşmemiz yoktur. En geniş demokrasi ittifakının geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. STK’lar, sendikalar, yöre derneklerinin, yurttaş girişimlerinin, meslek birliklerinin, siyasi partilerin, iktidara muhalif olanların, itiraz edenlerin birlikte hareket etmesi gerektiğini, bütün kurum ve kuruluşların sandıkta ittifak yapması gerektiğini söylüyoruz. Söylediğiniz haberi okudum, ancak partimizin herhangi bir yetkili kurulunda konuşulan bir isim değildir. Bu haberi değerlendirir mi merkez kurullarımız, bilmiyorum; ama biz şimdiye kadar herhangi bir isim telaffuzuna girmedik, çünkü daha o noktaya gelmedik. Görüşmeler ve çalışmalarımız sürüyor. Bugün de Kürt partileri ile Diyarbakır’da bir görüşmemiz olacak. Henüz isim tartışmalarına geçmedik. Aday adayları başvuruları var.
İLKELİ ADIMLAR ATILMIYOR: (Yarın İstanbul’da önemli bir zirve var. Rusya, Almanya, Fransa ve Türkiye’nin dahil olacağı, bu zirveyi nasıl değerledirirsiniz?) Genel olarak bizim Suriye konusundaki tutumumuz hep açık oldu. Suriye’de yeni bir demokratik rejim inşasına ve savaşın bitmesine ihtiyaç vardır. Bütün tarafların masa etrafında oturarak sorunların kansız ve savaşsız bir şekilde çözülmesi ve yeni bir anayasa ile bu görüşmelerin taçlandırılmasını öneriyoruz. Herhangi bir sonuç çıksın ya da çıkmasın, savaşı sonlandırmak ve siyasal çözümü sağlamak için yapılan görüşmeleri önemsiyoruz. Ama Türkiye dahil, uluslararası güçlerin ilkeli adımlar atmadıklarını görüyoruz. Savaşı durdurmaya yönelik her adım iyidir, bu konuda samimi olmak gerekir. Herhangi bir tarafın, Kuzey Suriye'de, Rojava’da yaşayan Kürt, Arap, Türkmen, Ezidi, Süryani, Hıristiyan bütün hakları kast ederek söylüyorum, herhangi bir tarafı masaya oturtmama yaklaşımı barışa hizmet etmez. Bu çok net.