Kötülüğün kanıksandığı bir dünyada iyiye şaşırmak istemek bir tür güçsüzlük, çaresizlik ifadesi gibi görünebilir. Ama “vahşi dünyada oluyor böyle şeyler.” Kötülüğün el artırıp bizi şaşırtmasındansa, iyiliğin ezberlerimizi bozması iyi bir başlangıç olsa gerek.
Kaçamıyoruz maalesef, ülkemizde seçim yanlışlıkla girilen paralı otoyol gibi; “köprüden önce son çıkış” yok. Kızıyoruz, söyleniyoruz ama o trafiğe kendimizi kaptırıp sandığa gidiyoruz.
Seçim klişeleri sağlı sollu üstümüze gelmeye başladı bile. Bütün cephelerde değişen hiçbir şey yok. Yeni bir içerik, yeni bir aday, yeni bir tarz, söylem göremeyeceğiz bu seçimlerde de…
Ekranlardan parmak sallayanlar, meydanlarda bağırmaktan sesi kısılanlar, Siyaset Meydanı’nın suyunun suyunun suyu tartışma programları, şarkılı türkülü seçim arabaları, anketler, adaylar…
“Şaşıracağız mı? Hayır!”
Bu cümle son yılların icadı. 20-30 yıl önceye gidersek, “çok şaşırdım, ne kadar ilginçmiş, hiç beklemezdim, gözlerime inanamadım…” gibi cümleler kurardık.
Bilgi teknolojileri ile o kadar çok bilgiye maruz kaldı ki, bizi şaşırtacak çok az şey kaldı.
-Denizatlarının erkekleri doğuruyormuş?
-Evet geçen gün youtube’da doğum anını izledim
-Kara dul denilen dişi örümcekler çiftleşme anında erkeği yiyormuş.
-Vahşi dünyada oluyor böyle şeyler…
İnsanların radyonun arkasında adamların olduğunu düşündüğü günlerden, erkek denizatlarının doğurduğuna şaşırmadığımız günlere geldik.
Peki bizi ne şaşırtacak? Yani bütün canlıların dişisi doğururken bir türün erkeğinin de doğurabiliyor olması, kafamızdaki denklemi değiştirmiş, ezberimizi bozmuş bir kere. Dünyaya ilişkin beklentilerimiz, öngörülerimiz çeşitlenmiş. Yerin altında ne olduğunu az çok biliyoruz, atmosferin dışını bile tanıyoruz neredeyse. Uzay gemisi gördüğünü söyleyenleri dahi garipsemiyoruz artık.
Diziler, filmler, tik-tok/youtube videoları… İzledikçe şunu fark ediyoruz, doğum günü sürprizleri, evlenme teklifleri, kamera şakaları, eşşek şakaları, hepsi birer klişeye dönüşmüş.
Şaşıramıyoruz artık. İlginç buluyoruz.
Ve ne yazık ki kötülük de bizi şaşırtmıyor artık. Bütün dünyada kötüler el artırıyor. Uyuşturucu kartelleri, fuhuş, organ mafyası, kara para savaşları her gün daha vahşi, daha iç karartıcı, daha kötü gelişmelerle haber oluyor. Sivillerin canına kıyan komutanlar sosyal medyada kahramanlık destanları yazıyorlar.
Ama siyasetçiler bizi şaşırtsın istiyoruz. Her seçim kampanyasına bu umutla yaklaşıyoruz. Birisi yeni bir şey söylesin istiyoruz. Vatan millet Sakarya edebiyatının dışına çıksın birileri, cek’li cak’lı cümleler kurmasın, malı-meli demesin, bir kısım seçmen ne düşünür diye geri adım atmasın, siyasetin klişelerinin dışına çıksın, “benim olsun küçük olsun” demesin, kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapmasın, derin devletten, bir takım merkezlerden, ortalama seçmenden çekinmeden sözünü söylesin, seçmenin de siyasetin de ezberlerini bozsun, klişeleri tepe taklak etsin istiyoruz.
Her seçim dönemine bu umutlarla başlayıp, siyasete, seçime, oylara sahip çıkıp, seçmen olarak elimizden geleni yapıp sonra da siyasetçilerin çuvallamalarına tanıklık ediyoruz.
Ve o cümleyi kuruyoruz: Şaşırdık mı? Hayır!
Keşke şaşırabilsek. Kötülüğün, sıradanlığın, genel geçer, ortalama bir dünyanın sınırlarının ötesine geçebilsek ve şaşırabilsek.
Çünkü şaşırmak güzel. Yeni bir şey görsek, gözlerimize, kulaklarımıza inanamasak, buna da sevinsek. Merak etsek, ilgi duysak, öğrenmek için baksak dünyaya ve şaşırsak. Heyecanlansak, umutlansak, paylaşsak.
Hiç şaşırmadığımızı söylemek de haksızlık etmek olur tabii. Su ısıtıcısından tweet atmış bir siyasetçimiz var. Kadınların saç kesme protestosuna cezaevinde saçını kazıtarak katılmasını da unutmuyoruz. Ona ve iyiliğine, sahiciliğine inandığımız için bizi şaşırtmayan siyasetçilerimize dair umudumuzu koruyoruz.
Kötülüğün kanıksandığı bir dünyada iyiye şaşırmak istemek bir tür güçsüzlük, çaresizlik ifadesi gibi görünebilir. Ama “vahşi dünyada oluyor böyle şeyler.” Kötülüğün el artırıp bizi şaşırtmasındansa, iyiliğin ezberlerimizi bozması iyi bir başlangıç olsa gerek.