Savcıya itiraz eden Diyarbakır Baro Başkanı'na 'tehdit' soruşturması

Gözaltına alınanların nezarethanede kötü koşullarda tutulmasına itiraz eden Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren ve 2 avukata "savcıya tehditten" soruşturma açıldı.

Abone ol

DUVAR - Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açık tanık Ümit Akbıyık’ın ifadeleri üzerine Diyarbakır merkezli 21 ilde 25 Nisan’da başlattığı soruşturma kapsamında gözaltına alınan siyasetçi, avukat ve gazetecilerin adliyedeki ifade işlemleri sırasında nezarette uzun süre bekletilmesine ilişkin savcı ile görüşen avukatlara soruşturma açıldı. 

Aralarında Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren’in de olduğu avukatlar Bünyamin Şeker ve Gurbet Özbey Öner’e “Savcıyı tehdit etme” iddiasıyla soruşturma başlatıldı. 

POLİS İFADESİYLE SORUŞTURMA

Soruşturmaya, gözaltına alınanların adliyenin en alt katında bulunan ve insani koşullara sahip olmayan nezarette bekletilmesine itiraz edilmesi gerekçe yapıldı. Söz konusu operasyon kapsamında gözaltına alınan avukatlar Bünyamin Şeker ve Gurbet Özbey Öner de bir polisin ifadesiyle soruşturmaya dahil edildi. Şeker ve Özbey, ifade işlemleri ardından adli kontrolle bırakıldıktan sonra savcılık önünde bekledikleri için suçlandı. 

Baro Başkanı Eren ve avukatlar Şeker ile Özbey de savcı hakkında “görevi kötüye kullanma” gerekçesiyle Hakim ve Savcılar Kurulu’na şikayette bulundu. 

SAVCI TUTANAK TUTTU

İfadelerin alındığı gün savcılığın istemiyle polislerce hazırlanan ve soruşturma dosyasına konu edilen tutanakta, Eren ve bazı baro başkanlarının saat 20.40 sıralarında savcıyla görüşmek istediğini ve odaya alınıp, sonradan alınan savunmaların okunduğu ve dosyaların karar verilmek üzere incelendiği hususunda bilgilendirildiği belirtildi.

Soruşturmaya gerekçe yapılan tutanağın devamında ise şu iddialar öne sürüldü: “Soruşturma işlemlerine devam edildiği sırada, saat 21.00 civarında Nahit Eren ve beraberinde bulunan ve baro başkanları olduğunu belirttiği şahıslarla birlikte tekrar içeri girerek son derece saygısız bir üslupla neden hala bir karar verilmediğini sormuştur. Avukat şüphelilerin nezarethanede değil de adliye koridorlarında bekletilmesi yönünde bir talepte bulunmuştur. Usule uygun olmayan ayrıcalık talebinin reddedilmesi üzerine konuşma sırasında sesini yükselttiği için ikaz edilmiştir. Bu sırada ‘Ben şimdi bütün avukatları buraya mı getireyim’ demesi üzerine kendisinden ve beraberlerindekilerden odadan çıkmaları istenilmiştir. Nahit Eren üslubuna dikkat etmeyerek ve beraberindekilerle birlikte odada kalmaya devam ederek, aynı sözleri dakikalarca tekrarlamıştır. Bu nedenle şahıslarla odadan çıkmaları noktasında tekrar ve defalarca uyarılmıştır. Şahıslar Diyarbakır TEM Şube Müdürlüğü’nde görevli personellerin Diyarbakır Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü personelleriyle irtibata geçmesi üzerine odadan ayrılmışlardır. Bu sırada koridorda gürültü yapmaya devam etmişlerdir. Nahit Eren, Çevik Kuvvet personellerinin gelmesiyle birlikte giderek kalabalık bir gurupla beraber alkış sesleri eşliğinde geri gelmiştir… sicil sayılı polis memurundan grup içerisinden dosya şüphelisi Bünyamin Şeker ve Gurbet Özbey Öner’in de bulunduğu bilgisi edinilmiştir” denildi. 

'KÖTÜ KOŞULLAR NEDENİYLE DEFALARCA GÖRÜŞTÜK'

Mezopotamya Ajansı'na konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, aralarında avukatların da olduğu soruşturma kapsamında gözaltına alınanların, ifade işlemlerinin ardından kötü koşullara sahip olan adliye nezarethanesinde bekletilmesinin “işkence ve kötü muamele yasağı” kapsamında olduğunu ve bunu savcıya ilettiklerini belirtti. Bundan dolayı ya işlemlerin hızlandırılmasını ya da gözaltındakilerin adliye koridorunda bekletilmesi talebiyle gün içinde savcıyla defalarca görüştüklerini kaydeden Eren, ancak sorunun çözülmediğini söyledi. 

Eren, olay günü yanında birçok baro başkanının da bulunduğunu ve yaşananlara şahitlik ettiğini belirterek, savcılıkla görüşmelerinde yapılan uygulamanın doğru olmadığını, insanların yaklaşık 10 saat nezarethanede kötü koşullarda bekletildiğini, ifadeleri alındığı halde sorgu hakkındaki kararın neden bu kadar geciktiğini sorduğunu belirtti. 

“Bekletilmenin artık kötü muamele olduğunu, artık kabul edilemeyecek bir zamana yayıldığını belirtik” diyen Eren, şöyle devam etti: “Savcı da bize dosyada sanık sayısının fazlalığını gerekçe gösterip işine müdahale ettiğimiz algısını oluşturmaya çalıştı. Ben de kendisine ‘Aşağıda avukatların müvekkilleri için kaygılandıklarını, tüm avukatlar adına görüşmeye geldiğimi ve bu sorunu çözmeliyiz’ dedim. Savcı taleplerimizi kabul etmedi. Biz aşağı indikten sonra avukatlar savcıyla görüşmeye gitti. Bir sorun yaşanmasın diye avukatlar yukarı çıkınca biz de diğer baro başkanlarımızla birlikte yukarıya savcılığın bulunduğu koridora çıktık. Savcı da sanki avukatları kendisine yönelik tepki göstermek, müdahale etmek için bizim gönderdiğimizi düşündü. Oysa avukatlar kendileri inisiyatif kullanmış, haklı olarak sorunu çözmek için kendisiyle görüşmek için oraya gitmişlerdi. Savcı da tutanak tutup olayı manipüle etmiştir” ifadelerini kullandı. 

Savcılığın tutanakta belirttiği üslup ve dili de kullanmadığını söyleyen Eren, “Görüşme sırasında birçok baro başkanı da yanımdaydı. Yaptığım görüşmede kendisine yönelik öyle bir dil kullanmadım. Hiç bir baro başkanı da öyle bir dil kullanmaz. Oysa tutanak da sanki kendisini ‘Avukatları yukarı göndereceğim’ diye bir dil kullandığımı iddia edilmesine çok şaşırdım. Soruşturma kapsamındaki eksiklik ve usulsüzlükleri perdelemek için savcı kendisine yönelik bir mağduriyet pozisyonu yaratmıştır” diye konuştu.

'GİRİŞİMLERİMİZ KRİMİNALİZE EDİLMEK İSTENDİ'

Soruşturma kapsamında 100’den fazla kişinin gözaltına alındığını, tek bir savcı ile soruşturma yürütüldüğünü ve gözaltına alınanların 4 gün gözaltında tutulduğunu hatırlatan Eren, “İfadeleri alındığı halde adliyede bekletildiler. Bekletildikleri yerlerin koşulları çok kötü ve ağırdı. Gözaltındaki avukatlar, gazeteciler, sanatçılar orada uzun süre bekletilerek, insanlık dışı bir muameleye tabi tutuldu. Biz uzayan süreci ve soruşturmanın daha hızlı ilerlemesi ve insanların mağdur olmaması için temas kurmaya çalıştık, ancak kurduğumuz her iletişim maalesef savcılık tarafından farklı algılanmış. Gözaltında avukatların da olduğu düşünüldüğünde savcılığın avukatlara ve bizlere bakış açısıyla her teması manipüle ettiği sonucu çıkmaktadır. Meslektaşlarımız ve müvekkilleri hakkındaki girişimlerimiz savcılık tarafından kriminalize edilmek istendi” şeklinde konuştu. (HABER MERKEZİ)