Şavşat’ın Cittaslow üyeliği tehlikede

Doğal güzellikleriyle herkesi büyüleyen Artvin’in Şavşat ilçesinde süren HES projeleri, maden ocağı çalışmaları ve köylerdeki çok katlı beton binaların inşaatları, Şavşat’ın 2015’ten bu yana sahip olduğu Cittaslow (sakin şehir) unvanını tehlikeye düşürüyor. Cittaslow International Başkanı Stefano Pisani tarafından belediyeye ve Artvin Valiliği’ne ihtar çekildi.

Abone ol

Pelin Akdemir

ARTVİN - Artvin Şavşat'ta yapımı devam eden ve yenileri planlanan HES projeleri, taş-maden ocağı çalışmaları ve köylerdeki doğaya uygun olmayan beton binalar ile ilçenin başı dertte. 2015 yılından bu yana Cittaslow üyesi olan Şavşat, bu projelere engel olunmazsa unvanını kaybedecek.

30 ülkeden 262 kent ile dünya çapında yerel kalkınma modeli sergileyen Cittaslow kasaba ve şehirler ağı, Artvin ilinde ve Gürcistan sınırında yer alan ve çok özel bir dağlık bölgede bulunan Şavşat’ın doğal güzelliklerini keşfetmiş olacak ki Şavşat, beş yıldır Cittaslow Türkiye’nin önemli bir üyesi.

1999 yılında kurulan Cittaslow yani sakin şehir kasaba ve şehirler ağı, dünya çapında kolay yaşamı, sürdürülebilir ve dayanıklı ekonomiyi teşvik eden ve gelecek nesillere iyi bir gelecek temin etmeyi amaçlayan bir kuruluş.

CITTASLOW INTERNATIONAL VALİLİĞE İHTARNAME ÇEKTİ

.

Artvin Valiliği’ne bağlı olan İl Özel İdaresi’nce kırsal kesimlerde ve köylerde imar ve inşaat ruhsatlarının verilmesi nedeniyle Şavşat’ın Cittaslow üyeliği ciddi bir tehlike altında.

Şavşat’ın baş belasının hidroelektrik santralleri (HES) ve maden ocağı çalışmaları olduğunu belirten Şavşat Belediye Başkanı Nihat Acar, Cittaslow International Başkanı Stefano Pisani tarafından belediyeye ve Artvin Valiliği’ne ihtarname çekildiğini belirtiyor.

Doğanın tahrip edilmesinde sorumlu kurumun Artvin Valiliği ve valiliğe bağlı olan İl Özel İdaresi’nin olduğu vurgulanan ihtarnamede Cittaslow felsefesine ve kriterlerine aykırı eylemler üç maddede sıralanmış:

“1. Nehir boyunca bir hidroelektrik santrali kurmak deredeki biyoçeşitliliği yok edecek ve çevresindeki yüksek kaliteli bölgede tehlike artacaktır. İnsanlarda öfke uyandırmasına rağmen ellerinden bir şey gelmemekte ve şirket köylerde bilgilendirici toplantılar düzenlemektedir.

2. Henüz kesinleşmeyen ancak bize gelen bilgilere göre gizli bir çalışma ile taş ocağı ve maden ocağı inşa etmek için planlar geliştirilmekte.

3. İl Özel İdaresi, kırsaldaki köylerde yerel mimariyi dikkate almadan ormanlık alanlarda imar izinleri vermektedir. Yerel mimariye saygı duyulması ve ormanların yapılaşmaya açılmaması gerekmektedir. Bu faaliyetlerden asıl sorumlu kurumun Artvin Valiliği olduğu görülmektedir.”

İhtarda, “Yerel halkın ve yerel yönetimin iradesine rağmen HES, taş ocağı veya maden ocağı yapılması, ilçede ve köylerde çok katlı beton binaların inşaatlarının devam etmesi” durumunda Şavşat’ın üyeliğinin tekrar değerlendirileceği kesin bir dille belirtiliyor.

GİZLİ MADEN OCAKLARI AÇILIYOR

Şavşat Belediye Başkanı Nihat Acar

“Artvin’de HES’lere karşı ilk dava açan kişi benim” diyen Şavşat Belediye Başkanı Nihat Acar, bölgedeki biyoçeşitliliğin yok olmasına neden olacak HES’leri ve gizli yapılan maden ocağı çalışmalarını değerlendirdi.

Acar, “Bugün Şavşat, sakin şehir. Sakin şehir sadece ilçe merkezini kapsamıyor. Coğrafi sınırları da kapsadığı için Şavşat, merkezi ve 65 adet köyüyle birlikte sakin şehir kriterleri içerisindedir. Geçen sene katıldığım sakin şehir toplantılarında, özellikle sakin şehir olan yerlerde doğa tahribatı yapılmasının, HES projelerinin uygulanmasının, maden ocaklarının açılmasının kesinlikle kriterlere aykırı olduğu belirtildi. Şu an bölgede yapılanlar kesinlikle sakin şehir kriterlerine aykırıdır. Dünyanın Şavşat’a bakış açısı bellidir. Okyanus ötesindeki insanlar bile Şavşat’ın ne değerde olduğunu tespit etmişler. Ama ne yazık ki biz burada burnumuzun dibinde bazı güzellikleri göremiyoruz.” diye konuştu.

Şavşat Hanlı Deresi üzerinde, 28 köyün içme ve sulama sularının satın alınarak yapılması planlanan HES’in hatırlatılması üzerine Acar, “Biz uyarı mektubunu aldıktan sonra Laşet’in yanından geçen deresinde de planlanan HES projesini iptal ettirdik. Meydancık tarafından Çağlayan Köyü’nde vadinin içerisinde kırma-eleme taş ocağını iptal ettirdik. Belediye olarak bu tür olaylara müdahil oluyoruz.” dedi.

ARAŞTIRILMADAN ÇED OLUMLU RAPORU VERİLİYOR

ÇED raporlarının neden olumlu verildiğinin sorulması üzerine Acar, “ÇED raporunun detaylı araştırıldıktan sonra verilmesi gerekir. Ama devletin bir yerinde mühendisler, araştırma yapmadan kendi kafasına göre olumlu rapor veriyor. HES projelerinde, taş ocaklarında önemli olan şey ÇED raporudur. Raporda 'uygundur' deniliyorsa başka bir şeye bakılmıyor.” ifadelerini kullandı.

“HES yatırımları önceleri çok cazipti. Şimdi artık yatırımcılar için cazip değil. HES’lerden kazanç sağlayan olmuyor ama doğayı tahrip ettiriyoruz” diyen Acar, “HES’lerde vatandaşa tuzak kuruluyor. Vatandaş aldatılıyor. Suyun kullanım hakkı alınıyor ama açıklaması yapılmıyor. Suyun kullanım hakkını 49 liradan alıyorsan ama ne için kullanacaksın? Boşa mı akıtacaksın? Dolum tesisi mi kuracaksın? Elektrik tesisi mi kuracaksın? Vatandaşa sulamak için su mu satacaksın? Bu soruların yanıtı belli değil. Su kullanım hakkı kapalı kutu.” diye konuştu.

YOLLAR MADEN OCAKLARI İÇİN YAPILIYOR

Bazı köylere yol yapıldığını ifade eden Acar, “Şu an Suloban Yaylası'na devam eden yol projesi var. Millet zannediyor ki ‘bize yol yapıyorlar’. Yolu neden yapıyorlar? Orada tespit edilen maden ocakları var, oralara yol yapılıyor. Maden Tetkik Arama Kurumu, çok önceleri Türkiye’nin neresinde maden ocağı varsa bütün yeraltının fotoğrafını çekti. Buralarda çok çalışmışlardı. Ocakların hepsi tespit edildi, şimdi o kurum sadece tabela kurumudur. Hiçbir faaliyeti yok.” dedi.

Acar, HES’lerin bölgeye zararlarını “Şavşat’taki yeşillikler, derenin özgür akmasıyla oluşan nemden faydalanıyor. Suyu bugün cebri borular içerisine aldığınız zaman su insanlara fayda değil, zarar getirir. Suyun ahlakı bozulur. Suyu özgür akıtmak gerekiyor.” sözleriyle ifade etti.

Sakin şehir kriterinin çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirten Acar, “Bizim ön plana çıkaracağımız başka bir şeyimiz yok. İki yıl önce yapılan bir açıklamada, küresel ısınmadan en son etkilenecek bölgelerden birinin Rize-Artvin bölgesi olduğu söylendi. Bu nedenle bölgemize sahip çıkmalıyız.” dedi.