Galiba Başakşehir maçında Trabzonspor’un, "topu kaleden uzak
tutun" stratejisinden başka bir alternatifi yoktu. Aykut Kocaman da
kendi takımını, özellikle dengesizleştirmekten özenle kaçınca,
ortaya harbiden Türkiye’de görmeye pek de alışık olmadığımız, bir
akli futbol ve oyun çıktı. Başakşehir uzun zamandır, topçuların
hükümranlığında, keyfi bir oyun sergiliyordu. Okan Buruk, şampiyon
bir hoca etiketiyle bile oyuncularını, oynatmak istediği oyuna bir
türlü ikna edememişti. Bu kargaşa hem onun işine mal oldu hem de
Başakşehir ligin dibine adeta demir saldı. Doğrusunu söylemek
gerekirse Aykut Kocaman bu bakımdan tam bir enkaz devir aldı ama
yine anlaşılan o ki, üç maç sonrası dizginleri eline geçirmeyi
başarmış.
Trabzonspor kampında yeniden hortlayan korona, bütün kalecilere
ve kimi önemli oyunculara sirayet edince, Trabzonspor bu maça
neredeyse, adeta kalecisiz çıkmak zorunda kaldı. Genç ve hiç
deneyimi olmayan bir kaleciyle oynamak bütün savunmaları tedirgin
eder. Abdullah Avcı, bu tedirginliğin büyük bir paniğe dönüşmemesi
için defans bloğunu her zamankinden daha ileriye çıkararak,
defansın topu ikinci bölgede karşılamasını sağladı. Bu tedbire ek
olarak Berat’ı da diğer maçların aksine, defansın arasında
tutmayıp, onu da ikinci bölgeye adeta attı. Üçüncü olarak da hiç
ara pas atmadan sürekli topun iki yana doğru oynanmasını
sağladı.
Aykut Kocaman da dengesiz hücumlar yapmayı düşünmeyince,
Trabzonspor kalesi neredeyse hiç tehlike yaşamadı. İki takım da
önceden planlanmış taktik planlara sadık kalınca, her iki kale
önünde zenginlikler hiç oluşmadı.
Bu maçta iki şey birer kanıt olarak ortaya çıktı. Birincisi,
Trabzonspor defansının çok büyük ve etkili güce dönüştüğü. Çünkü
Uğurcan gibi çok kaliteli bir kaleciden yoksun olmalarına rağmen
hiç özgüven sorunu yaşamadılar. İkincisi, iyi bir kalecinin,
aslında oyun ruhuna nasıl derinden etki edebileceği gerçeğidir.
Uğurcan, bu savunmanın amiral gemisidir.
Abdullah Avcı gibi, Aykut Kocaman da Türkiye’de futbolun nasıl
oynanması gerektiğini kendi pratikleriyle, herkese gösteriyor.
Güvenilir ve geliştirilebilir bir oyun, dengesiz ama sonuç odaklı
oyunlardan daha değerlidir. İlki bir bakıma bir evin temeli
gibidir. Giderek ev geliştirilebilir ve üstüne yeni katlar
atılabilir. Dengesiz oyunlar, parlak dış boyalar gibidir. Dıştan
güzel görünür ama içi çürümeye başlamıştır.
Aykut Kocaman da işe savunma ile başlamış ve kısa sürede bir
dizi sorunu da çözmüş gibi. Bir süre sonra Başakşehir daha sade ama
daha etkili oyun ve sonuçlar almaya başlayacaktır.
Yusuf Sarı oyuna girdi ve maçın tek golünü attı. Bence Ekuban ya
da Abdulkadir Ömür’ün oynadığı yer Yusuf Sarı’ya emanet
edilmelidir. Yusuf Sarı, oralardan içeriye kat ederek, Türkiye’de
her savunmanın dengesini bozacak niteliklere sahip. Bence Yusuf
Sarı’ya o şans verilmelidir.