'Saz çalıp doğum günü kutlamak mı teröristlik?'

Gazi Mahallesi'nde öldürülen gençler için basın toplantısı düzenledi. Toplantıya aileler ve avukatlar katıldı. Yaşamını yitiren Türkü söyleyen, saz çalan kimden zarar gelmiş bugüne kadar. Yaşamını yitiren Barış Kerem'in annesi Melike Altunışık "Türkü söyleyen, saz çalan kimden zarar gelmiş bugüne kadar?" diye sordu.

Abone ol

DUVAR - Gazi Mahallesi'nde 4 hafta önce polisin açtığı ateş sonucu öldürülen Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul ile saldırıdan yaralı kurtulan çocukların aileleri ve avukatları basın toplantısı düzenledi. Öldürülen çocuklardan Barış Kerem'in annesi Melike Altunışık arabadaki sazın tutanaklarda uzun namlulu silah olarak geçtiğini hatırlatarak, "Türkü söyleyen, saz çalan kimden zarar gelmiş bugüne kadar? Saz uzun namlulu silah diye geçiyor. Katilleri koruyan devlet, devlet de katil" dedi.

Makina Mühendisleri Odası'nın Taksim şubesinde yapılan basın toplantısına HDP Milletvekili Erdal Ataş ve sanatçı Ferhat Tunç da katıldı. Öldürülen ve yaralanan çocukların ailelerinin avukatı Meral Hanbayat yazılı basın açıklamasını okuyarak dosyadaki son duruma ilişkin bilgileri kamuoyuyla paylaştı. 14 Nisan'da akşam saatlerinde Gazi Mahallesi Kent Ormanı'nda 5 çocuğun içinde bulunduğu aracın özel harekat polisleri tarafından taranması sonucu çocuklardan Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul hayatım kaybetmiş, Ramazan Altürk ağır yaralanmıştı. Avukat Hanbayat, Araçtan yaralı olarak kurtulan Ramazan'ın felç kalma riskinin bulunduğunu, Demirhan Erkul'un ise, vücuduna isabet eden kurşunun yağ bezesine saplanması sayesinde kurtulabildiğini hatırlattı.

Hanbayat, olayın sorumlusu olan polisler hakkında gözaltı kararı verilmediğini ancak araçtan sağ kurtulan 16 yaşındaki Birkan Yüksel'in saatlerce avukatları ve ailesine haber verilmeksizin şüpheli şeklinde tutulduğunu ve polislerin olay örgülerine uygun ifade vermesi için baskı altına alındığını söyledi.

'DOSYAYI ŞÜPHELİLERDEN KORUMAK YERİNE BİZDEN KORUYORLAR'

Evrensel'de yer alan habere göre,  18 Nisan'da avukatların talebi sonucunda olay yerinde keşif yapıldığını belirten Hanbayat, olay yerinde bulunan bir zırhlı aracın görüntülerine el konulduğunu, dosyaya giren soruşturma evraklarının bir kısmının alınabildiğini belirtti. Hanbayat, Savcılık tarafından ifadesi alınan şüpheli polislerin 19 Nisan'da ifadelerinin alındığını ancak avukatların tutuklama yönündeki taleplerinin Olağan Üstü Hal Kanunun 23. Maddesinde ifade edilen "silah kullanan polisler hakkında soruşturma işlemleri tutuksuz yapılır" şeklindeki düzenlemesi gerekçe gösterilerek kabul edilmediğini aktardı.

Hanbayat, 20 Nisan'da polislerin ifadeleri ve soruşturma işlemleriyle ilgili bilgi ve belge almak için Savcılık Makamı'na başvurdukalarını, dosyada henüz bir gizlilik kararı olmamasına rağmen polislerin gizlilik talebi olması nedeniyle dosyadan örnek almalarının engellendiği, yine aynı gün Sulh Ceza Mahkemesi kararı ile gizlilik kararı verildiğini söyledi. Hanbayat, "Dosyayı şüphelilerden korumak yerine bizden koruyorlar. Soruşturmanın açık olduğu 5 günlük süreç içerisindeki soruşturma işlemleri ile edindiğimiz belgeler sonucunda kesin bir şekilde çocukların kasten öldürüldüğünü söyleyebiliriz" dedi.

'OHAL'in 23. MADDESİ SOKAK İNFAZLARININ ÖNÜ AÇTI'

OHAL Kanunu'nun 23. Maddesinin sokak infazlarının önünü açacağını hatırlatan Hanbayat, Gazi Mahallesi'nde polisin yaşam hakkına dönük müdahalelerinin yeni olmadığını söyledi. Hanbayat, olayda sorumluluğu olan polislerin ve amirlerinin 2 kez kasten öldürme suçu, 3 kez de kasten öldürmeye teşebbüs suçunu işlemeleri nedeniyle tutuklu yargılanmaları ve cezalandırılmaları gerektiğini vurgulayarak, "Ancak ülkemizdeki yargı pratiği, benzer soruşturma dosyalarında olduğu gibi faillerin korunması ve nihayetinde cezasızlık hali büyük bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Hali hazırda bu dosyada da gizlilik kararı alınarak ailelerin soruşturmadan dışlandığı, polislerin hala görevlerinin başında olduğu ve OHAL Kanunu 23. Maddesi ile korunduğu bir tablo, soruşturmanın akıbeti açısından kaygı vericidir. Bu kaygıyı kamuoyuyla paylaşmakla beraber, polislere cezasızlık güvencesi veren bu düzene karşı hayatları çalınmış çocuklar için mücadele etmenin ve bu davanın sonuna kadar takipçisi olmanın önemini hatırlatmak isteriz" diye konuştu.

'GİTTİKLERİ HER YERDE ÖLÜM MAGANDASINA DÖNÜŞÜYORLAR'

Avukat Oya Arslan da, Özel Harekat polisine öldürme yetkisinin tanındığını ifade ederek, "Özel olarak eğitilmiş bu kişiler yaşam hakkını korumak için sağlıklı ve güvenli şekilde yakalamak zorunda ama böyle olmuyor gittikleri her yerde bir ölüm mangasına dönüştüklerini görüyoruz. Gazi mahallesinde bu artık olağan bir duruma dönüştü bir kişiye seslenirler de o kişi bunu duymazsa ateş açıyorlar. OHAL süresi içerisinde tutuklanan, hakkında ceza verilen bir polis memuru görmedik. Kasten öldürmeden değil olası kast ihmal taksirle adam öldürmekten ceza veriyorlar. Bu bir politika polisleri korumak için yapılıyor. Yargı ve İçişleri Bakanlığı ortak bir payda da hareket ediyorlar buna hep birlikte ses çıkarırsak bununla mücadele edebiliriz" dedi.

'CENAZEDE BİLE MÜDAHALE ETTİLER'

Barış Kerem'in annesi Melike Altunışık ise saldırı sırasında oğlunda bulunan telefona isabet eden kurşunu göstererek, cenazeyi defnetmek için gittikleri Tokat'tan döndükten sonra polislerin akşam 21.00 sularında arayarak telefonu teslim almalarını söylediğini anlattı. Anne Altunışık, "Gazi'de sadece polisten zarar geliyor, çocuklardan birbirine zarar gelmez. En basiti cenazede bile müdahale ettiler. Akrepten 12-14 yaşlarında çocuklar inip taş attılar" dedi.

Saldırıdan yarım saat önce oğlu ile konuştuğunu anlatan anne Altunışık, "Oğlumla konuştum 'yarım saate geliyorum' dedi, gelemedi. Kim haklı görüyorsa katil polisleri, bizim yaşadıklarımızın aynısını yaşasınlar. Çocukları olsun ve her 14 Nisan'da bizim yaşadığımızı yaşasın, çocuklardan birini kaybetsinler" sözleri ile duruma tepki gösterdi.

'TÜRKÜ SÖYLEYEN SAZ ÇALAN KİMDEN ZARAR GELMİŞ BUGÜNE KADAR'

Anne Altunışık, olay karşısında basının tutumunu da eleştirerek, "Basın olarak siz de duyarsızsınız. Diyelim ki 'durmadı' çocuklar ne hakkın var vurmaya. O kadar duyarsızsınız ki biz toplantı yapmazsak sormuyorsunuz. Basın kör olursa toplum da kör olur. 1 ay içinde 6 çocuk polis tarafından öldürüldü. Türkü söyleyen, saz çalan kimden zarar gelmiş bugüne kadar. Saz 'uzun namlulu silah' diye geçiyor. Katilleri koruyan devlet ki, devlet de katil" diye konuştu.

'2 ÇOCUĞU KATLETMEK Mİ TERÖRİSTLİK SAZ ÇALIP DOĞUM GÜNÜ KUTLAMAK MI?'

Oğlunu ise son kez Adli Tıp Morgu'nda gördüğünü kaydeden Anne Altunışık şöyle devam etti: "Sabaha doğru morga girdim. Oğlum yüzü gözü kan içinde yatıyordu. Savcı yanımdaydı 'benim oğlum ne yapmış' dedim, savcı 'Ben de anlamadım. Polis ne düşünerek, ne niyetle ateş etmiş' dedi."

Anne Altunışık, sözlerin şu şekilde sonlandırdı: "9 kurşun ne demek, bu neyin kini, neyin nefreti. Bu katiller elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Gizlilik kararı koyuyorlar. Bizden koruyorlar, biz katil gibi mi görünüyoruz? Çocuklar Gazi'de oturuyorlar diye direkt 'terörist' diyorlar. 2 çocuğu katletmek mi teröristlik saz çalıp doğum günü kutlamak mı teröristlik? Benim gözümde terörist çocuk katilleridir. Haklı gören kim varsa bizim yaşadığımızı yaşasın" dedi.

Olayda ağır yaralanan ve tedavisi devam eden Ramazan Altürk'ün babası Sadık Altürk ise "Gelen kurşunlar camdan soldan girip sağdan çıkmış.  Diğer kurşun sağdan omuzundan girip omuriliğe girmiş. Kaçsalar arkadan isabet ederdi. Yanlardan girmiş kurşun" dedi.

'HANGİ VİCDAN HİÇBİR ŞEY YAPMAMIŞ BİR ÇOCUĞA BUNU YAPAR'

Saldırıda yaşamını yitiren Oğuzhan Erkul'un ablası Figen Erkul da yarın kardeşi Oğuzhan'ın doğum günü olduğunu hatırlatarak, "Yarın Oğuzhan'ın doğum günü. Biz dört kardeşiz. 3 yaşında kardeşimiz var ve abisine çok bağlı. Her gün camdan bakıp 'anne üzülme, abim gelecek' diyor. Ölümün ne demek olduğunu bilmiyor çocuklar. Cumartesi işe başlayacaktı. Mezuniyetini kutlayacaktı. 'Terörist' diyorlar kardeşime, sırf 'terörist' demesinler ona leke sürülmesin diye konuşmuyoruz. Kırkı çıkmadan taşındık 10 yıldır yaşadığımız Gazi'den. Köyde doğduk, sırf okumak, çalışmak için geldik İstanbul'a. Oğuzhan'ı son gördüğüm yer morg. 17 yaşında bir çocuk yatmış uzanmış... Hangi vicdan hiçbir şey yapmamış bir çocuğa bunu yapar. Hangi beden o kurşunu kaldırır" şeklinde konuştu.