CHP seçim bildirgesine dair görüşlerimi sizlerle paylaşmak
niyetindeyim. Fakat öncelikle içinde bulunduğumuz eşitsizlik
tablosunu hatırlatmak yerinde olabilir. Ki başlığa taşıdığım kadın
bakanlığı vaadinin önemi belirginleşsin.
Eşitsizlik çukurunun dibindeyiz. 144 ülke arasında Türkiye
131’inci sırada yer alıyor. Dünya Ekonomik Forumu'nun yıllardır
yayınladığı cinsiyet eşitliği endeksinin Kasım 2017 raporuna göre
bir önceki yıldan bir sıra daha geriye gitmişiz. Endeksin baz
aldığı dört alan var. Eğitim, sağlık, ekonomi ve siyaset
alanlarında kadın katılımı, hizmetlere erişimi ve karar
mekanizmalarında yer alışı yönlerinden sıralanıyor ülkeler.
Türkiye eğitim ve sağlık yönlerinden eşitlik sıralamasında biraz
daha üstlerde yer almasına rağmen ekonomi ve siyaset alanında hayli
gerilere düştüğü için 131 oluyor sırası.
Yargıda, akademide, tıp dünyasında kadın varlığı yüzde 40’lar
dolayında olmasına rağmen bu kurumların karar mekanizmalarında da
kadın sayısı bir elin parmaklarını bulmuyor. İş hayatında ise
çalışan kadınların daha çok kayıt dışı istihdamda yer alması en
büyük sıkıntılardan. Siyaset ise başlı başına sorun alanı. Kadın
temsilinin en düşük olduğu alan siyaset… Adaylık başvurularında
bulunan, parti teşkilatlarında çalışan, kapı kapı dolaşan kadın
sayısı yüksek olduğu halde temsil oranı dibe çakılı. Görünür,
görünmez çeşitli engellerle kadın katılımının önüne geçildiği
ortada. Birçok ülke kadın katılımını teşvik için önlemler alırken
bizde yapılması gereken şey kadının teşvik edilmesinden daha çok
ataerkinin engellenmesi, geriletilmesi. Siyaset başta olmak üzere
her alanda kadın katılım talebi önündeki engelleri yok etmek
gerekiyor. Özellikle kariyer basamaklarında, terfilerle karar
mekanizmalarına yükselişte, siyasi temsil konumunda kadınların
karşısına çıkarılan toplumsal ve kurumsal bariyerlerin aşılması,
mesel. Engelleri ortadan kaldırmak için tedbir gerekliliği de
ortada… Eşitliğin sağlanması için pozitif ayrımcılık kavramının
ketleyici etkisi nedeniyle özel önlemler adıyla geçici düzenlemeler
yapılmalı.
Doğal olarak eşitliğin sağlanmasına kadar uygulanacak geçici
özel önlemlerin başında Kadın ve Eşitlik Bakanlığı'nın kurulması
geliyor. Özel bir bakanlık olmalı ki her alanda alınacak tedbirler
bütünlüklü çalışmalarla tespit edilip kararlılıkla uygulansın. Tam
olarak bu nedenle CHP seçim bildirgesindeki bana göre en çarpıcı
özellik kadın bakanlığı kurma vaadi. Kuşkusuz kadın bakanlığı,
eşitlik için engellerin aşılıp, sorunların çözülmesi için bir
sihirli değnek değil. Hatta kadın kolları gibi bir zaman gelip
varlığı bile kadınların önünde yeni bir engele dönüşebilir.
Nitekim Simon De Beauvoir 70’lerde Fransa’da kadın bakanlığına
sıcak bakmamış, “kadınların avutulup oyalanacağı” bir yer olarak
görmüştü. Ona göre en fazlasından burjuva kadınların sisteme
entegrasyonuna hizmet edecekti. Kısmen haklı olduğu söylenebilir
ama bu katılımın azımsanması haksızlık olur. Zira 1974’e kadar koca
veya baba izni olmaksızın banka hesabı açamayan kadınlar, bugün
Fransa maliyesinde, dünya para piyasasında etkin isimler
çıkarabilmiş durumda. İspanya da kadın bakanlığının kuruluşuyla
toplumsal algıyı dönüştürmeyi başarmış ülkelerden. Cinsiyet
eşitliği yönünde toplumun iyileşmesi için uygulanması gereken bir
tedavi programı, kadın bakanlığı ve diğer önlemler. İyileşme
sürecine göre önlemlerin kimilerinin kaldırılıp değiştirilmesi
gerekebilir. Geçici özel önlemlerin vakti geldiğinde dozu
düşürülmesi ve kesilmesi gereken ilaçlar gibi düşünülmesi yerinde
olur. Aksi takdirde geçmişte kadının karar mekanizmalarına
katılımını kolaylaştırmak için icat edilmiş kadın kolları ve
komisyonlarının bugün bizatihi varlığı, kadınlar için engel. Bu ve
benzeri zararlarla ileride karşılaşılabilir. Muhtemelen
torunlarımızın uğraşması gereken sistem sorunlarına dönüşebilir.
Fakat bugün CHP’nin vaat ettiği kadın bakanlığı ülkemizin temel
ihtiyaçlarından, umarım gerçekleşir.
İlaveten eğitimde cinsiyet eşitliği üzerinde durulması, kız
çocukların okullaşması konusuna yapılan vurgular kıymetli. Sağlık,
istihdam dahil her alanda CHP, kadın birikimini teorik metne
yerleştirmeyi başarmış. Bildirgenin geneline yayılmış ve farklı
başlıklar altında kadın eşitlik mücadelesinin talepleri hemen
görülüyor. Sorunlar, eksikler de yok değil tabii. Örneğin cinsel
suçlarda zaman aşımının kaldırılması şiddetle mücadelede kadınların
güçlenmesi için en gerekli hukuki tedbirlerden biriyken CHP gibi
kadın hareketini iyi tanıyan bir partinin bildirgesine bile
giremeyişi ciddi eksiklik. Tüm dünyada yankılanan me too
kampanyasını mümkün kılan, cinsel suçlarda zaman aşımı olmayışıydı.
Bizde de cinsel suçlarda zaman aşımı sınırlaması kesinlikle
kalkmalı.
Ayrıca erkek şiddetine hiç değinilmeyişi affedilmez hatalardan.
Üstelik “aile maaşı ve aile sigortası” başlığı altında düzenlemeler
planlanırken şiddete yarım cümleyle yer verilmiş. Aile hekimleriyle
aynı mekanda çalışacak aile destek danışmanlarının “aile içi
şiddetin engellenmesi ve istihdam odaklı yönlendirme sağlamasıyla
sosyal sorunların önüne geçeceğiz” ifadeleri, erkek şiddeti
gerçekliğini kavramaktan hayli uzak kalındığını gösteriyor.
Eksiklerine ve kadın bakanlığı gibi umut verici sözlerin
nihayetinde birer seçim vaadi olarak unutulma ihtimaline rağmen,
bir siyasi metinde açıkça yazılması kıymetli. Eşit temsil ilkesi ve
fermuar sistemi yerine yüzde 33’lük kadın kotasının yetersizliğine
rağmen ve hatta bu seçim döneminde bu yetersiz kotayı bile
doldurmamışken bile, hiç değilse teoride sınıfta kalmadığı
söylenebilir. Kadın kotasını, kadın katılımında tavan sınır gibi
görüp, “kota doldu” anlayışıyla seçilmiş kadının yerine seçilmemiş
erkeğin yerleştirilmesi gibi sabıkaları olsa bile CHP’nin yenilik
vaat eden seçim bildirgesi izlenmeye değer.