Seçim hangi tarihte yapılırsa 12. Cumhurbaşkanı yeniden aday olabilir?

Erdoğan’ın önünde hukuken iki yol var. Reçete pekala ortada: Ya Meclis ya Beştepe ya da YSK.

Abone ol

Kağan Şeker*

Erken seçim tartışmaları bir süredir kamuoyu gündemini meşgul ediyor. Hukuken seçimlerin yenilenmesi olarak geçen kavram dilimize erken seçim olarak pelesenk olmuş durumda. Bu nedenle de vaktinden önce yapılan her seçimin erken seçim olarak kabulü kolaylaşırken, seçimlerin yenilenmesi kavramı ile arasındaki uçurum daha da belirginleşiyor. Anayasada ifade edildiği biçimiyle “seçimlerin yenilenmesi” ve 12. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir kez daha aday olabilmesi için bu yüzden birden fazla kriterin bir araya gelmesi gerek.

Öncelikle hatırlatmak gerekir ki 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan anayasa değişikliği ile birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçilmiş ve bu sistemin bir neticesi olarak da TBMM seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçiminin aynı gün yapılmasına karar verilmişti. 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimlerde yurttaşlar, TBMM üyelerini ve Cumhurbaşkanını belirlemek üzere bu doğrultuda sandığa gitti. Ancak bu seçim de TBMM’nin 1183 sayılı 20 Nisan 2018 tarihli “Seçimlerin Yenilenmesine Dair Kararı” ile vaktinden epey evvel olarak 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşmişti. Oysa önceki seçimde sandığa 1 Kasım 2015 tarihinde gidildiğinden ve 2017 Anayasa Değişikliklerinden evvel Anayasada seçimlerin dört yılda bir yapılacağı düzenlendiğinden aslında seçimlerin 2019 yılının Kasım ayında gerçekleşmesi gerekmekteydi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısı ve akabinde TBMM tarafından alınan karar ile seçim tarihi 24 Haziran 2018 olarak belirlendi.

AKP dönemindeki ilk erken seçimin 2018 seçimleri olduğunu söylemek güç. AKP öncesinde de seçimlerin yenilenmesine dair alınmış pek çok karar bulunsa da diskurunu, tüm bu istikrar anlatısı üzerine kurmuş AKP’nin, iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimleri, 22 Temmuz 2007 seçimleri, 12 Haziran 2011 seçimleri, -bu açıdan değerlendirilecek olursa- 1 Kasım 2015 seçimleri de TBMM’nin seçimlerin yenilenmesine dair aldığı kararlar neticesinde vuku bulan diğer seçimler.

ERDOĞAN YENİDEN ADAY OLABİLİR Mİ?

16 Nisan 2017 referandumunda yapılan değişikliklerin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tekrar aday olup olamayacağı tartışılıyor. Hatırlayacağınız üzere Erdoğan ilk kez 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile koltuğuna oturmuştu. 2017 Anayasa Değişikliklerine dek o günkü Anayasa gereğince en fazla iki dönem görev yapma imkânı bulunan Erdoğan, 2017 Anayasa Değişiklikleri ile birlikte 2018 yılında yapılacak seçimleri kazanmasını takiben belirli koşulların yerine gelmesi halinde bir kez daha aday olabilme imkanına kavuştu. Bu noktada belirli koşulların ne olduğu son derece mühim, zira tüm tartışma bu bağlamda yürümektedir. Anayasa hukuku doktrininin kahir ekseriyeti Erdoğan’ın halihazırda Cumhurbaşkanı olarak ikinci döneminde olduğunu ve üçüncü dönem için aday olabilmesinin yalnızca Anayasanın 116. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan koşulun sağlanması ile mümkün olduğunu ileri sürmektedir, o koşul da TBMM tarafından üye tam sayısının 3/5 çoğunluğu ile seçimlerin yenilenmesine karar verilmesidir. Bu savın karşısında yer alan azınlık görüşünün temsilcilerinden Abdurrahman Eren’e göre ise 2017 Anayasa Değişikliklerinden sonra hükümet sisteminde yapılan değişiklikler ile Cumhurbaşkanlığı makamının statüsü artık başkanlık makamı niteliğindedir ve bu nedenle tekrar seçilmeye yönelik hüküm, değişiklikleri takiben uygulanacak ilk seçimler ile başlayacaktır. Dolayısıyla Erdoğan’ın önümüzdeki seçimlerdeki adaylığı ikinci kez göreve talip olmak olarak yorumlanmalıdır.[1]

Tam da burada yazının selameti bakımından, anayasa hukuku doktrinin kahir ekseriyeti ile aynı görüşü savunduğumu paylaştığımı ifade etmek isterim. Anayasanın 101. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan bir kimsenin en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebileceğine dair hüküm ziyadesiyle açıktır ve amir niteliktedir. Abdurrahman Eren’in ileri sürdüğü savın kabul görebilmesi ancak geçici madde yolu ile buna ilişkin bir düzenlemenin yapılmış olması halinde geçerli olabilirdi. Ayrıca, bugünün tartışması değil belki ama, Cumhurbaşkanının görev süresi ve kaç dönem seçilebileceğine ilişkin koşulların da 11 sene içinde üç kez değiştirilememesi ve buna dair bir sınırın çizilmesi gerektiği kanaatindeyim. Zira hükümet sisteminin; bu denli kısa bir zaman diliminde bu denli büyük değişikliklere maruz bırakılmasının, dürümün son lokmasıyla ayranın son yudumunu aynı ana getirmek gayesine dayandığını görmek zor olmasa gerek. (Misal Putin ve 2036’ya kadar görev yapma imkânı)

ERDOĞAN SEÇİM EN GEÇ HANGİ TARİHTE YAPILIRSA ADAY OLABİLİR?

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı sıfatıyla bizatihi kendisi tarafından seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, üçüncü defa aday olma hakkı da ortadan kalkmış olmaktadır. Erdoğan’ın üçüncü kez aday olabilmesi ifade edildiği üzere ancak TBMM’nin seçimlerin yenilenmesine dair karar vermesi ile mümkün. Seçimlerin yenilenmemesi durumunda TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinin hangi tarihte gerçekleşeceği son derece önemli çünkü bu tarih seçimlerin hangi tarihte yenilenebileceğine dair de bir sınır çiziyor. Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 6. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hükme göre seçimler, bir önceki seçimin yapıldığı tarihten itibaren 5 yılın dolmasından önceki son Pazar günü yapılacak. Bir önceki seçim de 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleştiğinden önümüzdeki seçimlerin gerçekleşeceği tarih 18 Haziran 2023 tarihidir ve Erdoğan 18 Haziran 2023 tarihinde gerçekleşecek seçimde kesinlikle aday olamaz.

Tekrara düşmek pahasına yineleyelim, Erdoğan’ın aday olabilmesi için TBMM’nin seçimlerin yenilenmesine karar vermesi şart. İktidar kaynaklarından seçimin Nisan veya Mayıs aylarında yapılması ihtimaline yönelik çeşitli açıklamalar gelirken seçimlerin yenilenmesi ifadesinden ne anladığımızı da bir netliğe kavuşturmamız gerekir. Örneğin 18 Haziran 2023 tarihinden 7 gün önce yapılacak seçimlerin erken seçim olarak kabulü mümkün olabilir ama Anayasanın ifadesiyle bu tarihte gerçekleşecek seçimler, seçimlerin yenilenmesi olarak değerlendirilebilecek midir? Öyleyse seçimlerin yenilenmesine ilişkin ortaya konulması gereken objektif ölçütler nedir? Seçimler hangi tarih aralığında gerçekleşirse bu seçimlerin yenilenmesi olarak kabul edilebilir ve Erdoğan yeniden aday olabilir?

Kemal Gözler’e göre, seçimlerde süre hususu çeşitli tereddütler barındırmaktadır. Anayasanın 67. maddesinin son fıkrasında yer alan; seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanmayacağına ilişkin hükmünün, seçimlerden oy verme gününü mü yoksa seçim başlangıç tarihini mi kastettiği açık değildir.[2] Her ne kadar Kemal Gözler, bu konuda kendi görüşünü açıklamışsa da kanaatimce, seçimlere ilişkin süreden kasıt oy verme günü değil seçim başlangıç tarihidir. Çünkü, bu tarih ile seçim sath-ı mailine girilmekte, seçim yasakları ve seçime özgü düzenlemeler anlam bulmakta ve nihayet seçim takvimine uygun olarak seçim gerçekleşmektedir. Sanıyorum bu noktada YSK’nın hangi tarihi esas alacağının önem taşıdığını söylememe lüzum yok.  

18 Haziran 2023 tarihinde gerçekleşecek olan seçimlerin başlangıç tarihi de hem Milletvekili Seçim Kanunu’nun 6. maddesinin ikinci fıkrası hem de Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu’nun 3. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca oy verme gününden geriye doğru hesaplanacak altmış günlük sürenin[3] ilk günü olarak karşımıza çıkıyor. Bu süreyi hesapladığımızda seçimlerin başlangıç tarihi 18 Nisan 2023. Dolayısıyla, seçimler için oy verme gününün her halükârda 18 Nisan 2023 tarihinden önce olması gerektiğini vurgulamakta bir abes yok. Oy verme işlemi ise Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 3. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, TBMM kararının alındığı günden sonra gelen altmışıncı günü takip eden ilk Pazar günü geçekleştirilecektir. Bu hüküm uyarınca seçimin 18 Nisan 2023 tarihinden önceki ilk Pazar günü olan 16 Nisan 2023 tarihinde gerçekleşmesi gerektiği ihtimali üzerinden bir hesaplama yapacak olursak TBMM’nin seçimlerin yenilenmesi kararını en geç 15 Şubat 2023 tarihinde alması gerekmektedir. Bu kararın alınmasında TBMM üye tamsayısının beşte üçünün çoğunluğunun gerektiğini, yani muhalefetin bu yönde oy kullanması gerektiğini de hatırlatalım.

Bu meselede hesaba katılması gereken önemli bir husus da YSK’ya tanınan yetkidir. YSK,  Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un Ek 4. maddesi, Milletvekili Seçim Kanunu’nun 9. maddesi ve Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu’nun 2. maddesinin altıncı fıkrası uyarınca seçimler ile ilgili süreleri kısaltma yetkisine sahip. Örneğin 24 Haziran 2018 seçimlerinde YSK 289 sayılı ve 26.04.2018 tarihli kararıyla 24 Haziran 2018 seçimleri için başlangıç tarihini 30 Nisan 2018 olarak belirleyerek bu süreyi kısaltmıştır. Benzer biçimde alınacak bir karar ile YSK bu süreyi kısaltabilir ve dolayısıyla TBMM için 15 Şubat 2023 tarihi bir süre daha ileri taşınabilir. Fakat burada da yeni bir tartışma söz konusu olabilir. Bu hükmü, YSK’nın seçim tarihini değiştirebileceği şekilde yorumlamamak gerekir. Zira YSK’nın seçim takviminin kısaltılmasına ilişkin kararı, yalnızca seçim sürecinde yürütülecek işlemlere ilişkin bir karardır. Seçim tarihinin geri veya ileri alınmasını değil, seçim başlangıç tarihi ve seçim takvimine ilişkin bir anlam ifade etmelidir. Aksi takdirde bunun yasama fonksiyonun gaspı anlamına geleceği açıktır. Ayrıca elbette propaganda imkânı ve seçimlere yönelik iş ve işlemlerin yoğunluğu nazara alındığında seçim takviminin pek de fazla kısaltılamayacağını söylemek gerekir.

Son olarak, geçtiğimiz günlerde seçim kanunlarında yapılan değişikliklerin uygulama alanı bulup bulamayacağı da bu konu bakımından önem taşıyor. Bilindiği üzere seçim ittifaklarına ve seçim barajına ilişkin yapılan düzenlemeleri içeren değişiklikler, 6 Nisan 2022 tarihinde Resmi Gazete yayımlanmış ve yayımlandığı gün itibariyle de yürürlüğe girmişti. Bu nedenle de seçimlere ilişkin süre kastının seçim başlangıç tarihi olduğunu ifade etmek gerekir. Hal böyle iken, 6 Nisan 2022 tarihinde yürürlüğe giren değişikliğin gelecek seçimlerde uygulanabilmesi için seçim başlangıç tarihinin 6 Nisan 2023 tarihinden sonra olması gerekir. Bu da erken seçim ihtimalinin ortadan kalkması anlamına gelir. Çünkü seçimlerin yenilenmesi için oy verme gününün en geç 16 Nisan 2023 tarihi olması, seçimlerinin yenilenmesi kararının 15 Şubat 2023 tarihinde alınması ile mümkün.

Muhalefetin seçim kanunlarındaki değişikliklere ilişkin geçici bir anayasa maddesinin ihdas edilmesine vize vermesi ile elbette bu dilemma çözülebilir. Bu dilemmanın çözülmesine muhalefetin vize vermemesi halinde ise Erdoğan’ın önünde hukuken iki yol var. Ya seçim kanunlarında gerçekleştirilen değişikliklerden feragat ederek seçimlerin yenilenmesi suretiyle yeniden aday olacak ya da seçim kanunlarındaki değişikliklerin uygulanması için kendi adaylığından vazgeçecek.

Reçete pekala ortada: Ya Meclis ya Beştepe ya da YSK.

* Kamu Hukukçusu. Lisansüstü eğitimini İstanbul Üniversitesi Kamu Hukuku Programında sürdürüyor. Anayasa hukuku, devlet teorisi ve hukuk felsefesi ile ilgileniyor. 

[1] İlgili yazı, 23 Temmuz 2018 tarihinde https://www.kanuniesasi.com adresinde yayımlanmıştır. Ancak internet sitesine erişim şu an bulunmadığından yazının sonuç bölümünü kendi arşivimden aynen paylaşıyorum: “6771 sayılı Kanunla gerçekleşen 2017 Anayasa Değişiklikleri ile hükümet sistemi parlamenter sistemden başkanlık sistemine evrilmiştir. Bu doğrultuda, devlet başkanlığı makamının anayasal statüsü tarafsız, yetkisiz sorumsuz Cumhurbaşkanlığından; partili, yürütmede tek yetkili ve tam sorumlu başkanlık olarak değiştirilmiştir. Her ne kadar “Cumhurbaşkanlığı” kavramı korunmuş olsa da, devlet başkanının yeni statüsü başkanlıktır. Anayasa Değişikliği hakkında 6771 sayılı Kanun’un 18. maddesinin b) fıkrasına göre, “ 101 ve 102 nci maddelerinde yapılan değişiklikler, birlikte yapılacak ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvimin başladığı tarihte, …yürürlüğe girer”. Bu hüküm gereğince ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin takvim, 30 Nisan 2018 tarihinde başladığından, 101. maddenin yeni halinde yer alan “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü de,  24 Haziran 2018 tarihinde yapılan ilk birlikte seçimde uygulanmış olmaktadır. Dolayısıyla, 24 Haziran tarihinde seçilen Cumhurbaşkanının ilk başkanlık seçimidir. Bundan sonra yapılacak ilk birlikte seçim ikinci seçimi olacaktır.”

[2] Kemal Gözler, Türk Anayasa Hukuku, Bursa, 4. Baskı, Ekin, 2021, s. 550.

[3] Burada şu noktayı da vurgulamadan geçmeyelim. Milletvekili Seçimi Kanununun 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan Cumhurbaşkanı tarafından meclisin feshi ile birlikte verilecek yenileme kararının ardından seçimin doksanıncı günü takip eden ilk Pazar gerçekleşeceği şeklindeki hüküm, Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununun 3. maddesinin 4. fıkrasında yer alan altmış günlük süre ile çelişmektedir. Bu garabetin giderilmesi için de bir yorum ilkesi olan “Lex posterior derogat legi priori” ilkesine yani sonraki kanun önceki kanunu ilga eder prensibine başvurmak gerekir. Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununda yer alan hükmün yürürlüğe giriş tarihi 25/4/2018, Milletvekili Seçimi Kanununda yer alan hükmün yürürlüğe giriş tarihi 10/9/1987 olduğundan Cumhurbaşkanı Seçimi Kanununda yer alan altmış günlük süreyi esas alan hükmün uygulama alanı bulması gerekir.