Seçim yolunda İran 4 - Reformistlerin devri başlıyor

İki dönemlik cumhurbaşkanlığından sonra yerini siyasi arenada Hasan Ruhani'ye bırakan bir liderdir Hatemi. Eğer şu an karşısında ciddi bir rakip yoksa, Ruhani bunu Hatemi’ye borçludur. Reformist kesim 20 yıl önce Hatemi'nin ektiği tohumların meyvesini almaktadır. Bunun için reformist kanat Hatemi'ye çok şey borçludur.

Abone ol

1989 yılında İmam Humeyni bu dünyaya veda edince işler yine sarpa sarmıştı. Her ne kadar İran-Irak Savaşı bitmiş olsa da iç kavgalar bitmiş değildi. Peki şimdi ne olacaktı? Yeni İran’ın kurucusu bu dünyadan göçmüştü ve ülke başsız gibiydi. Humeyni’nin varlığı hiç şüphesiz İranlılar için çok önemliydi. Meclis-i Hobregan (Uzmanlar/Akiller Meclisi), yeni dinî lider olarak hali hazırdaki cumhurbaşkanı Hamenei’i seçmişti. Elbette seçimde Refsencani’nin rolü büyüktü. Hamenei yeni bir seçime kadar hem rehberlik hem de cumhurbaşkanlığı görevini ifa etti ve bu sırada anayasa çalışmaları da tamamlanıyordu. İran seçime giderken yeni bir anayasayla gidiyordu. Artık başbakanlık olmayacak ve sadece cumhurbaşkanlığı sistemi olacaktı.

SEÇİMLERDE İKİ KİŞİ ÇEKİŞİYOR

Beni Sadr-Recayi ve Hamenei-Musevî gibi iki başlılık olmayacak ve başbakanlık yetkileri de cumhurbaşkanına devredilecekti. Günümüzde olduğu gibi birçok kişi adaylık başvurusunda bulunmuş ve Şura-yi Negehban (Anayasa Koruyucular Konseyi)  başvuranlar arasından (79 kişiden) sadece Haşimi Refsencani ve Abbas Şeybani’nin adaylığını kabul etmişti.

Refsencani güçlü bir adaydı ve aynı zamanda Yeni İran’ın temel taşlarını dizenlerden biriydi. Konum itibariyle de bürokraside söz sahibiydi. Şeybani ise siyasi mazisi güçlü olan bir adaydı ve ikinci cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de aday olmuş, ama seçimi bir suikast sonucu öldürülen Recayi kazanmıştı. Bu seçim hiç şüphesiz daha sonra Refsencani’nin de hatıralarında bahsedeceği gibi “milli birlik ve beraberlik için”di.

REFSENCANİ "DENGEYİ SAĞLAYAN" CUMHURBAŞKANI

Dördüncü Cumhurbaşkanı Haşimi Refsencani (1'inci dönem 1989-1993, 2'nci dönem 1993-1997)

Daha yeni savaştan çıkan ve yaralarını sarma derdinde olan İran'ın, uzun soluklu bir istikrar için hiç şüphesiz sakin bir ortama ihtiyacı vardı ve adımlar da bu yönde atılmıştı. Kimin seçileceği belliydi ve bunun için de devlet adamlarında “yersiz yere ülkenin enerjisi boşuna harcanmamalı” düşüncesi hakimdi. Seçim günü oylar kullanılmış ve yüzde 94 gibi yüksek bir oranla Refsencani seçilmişti. Şeybani de oyların ancak yüzde 3,8’ini alabilmişti. Bu seçimde yeni anayasa da onaylanmış ve İran yeni bir sürece girmişti; çift başlılıktan tek başlılığa dönen ya da en azından öyle görünen bir sistem devreye girmişti.

Yeni cumhurbaşkanı Refsencani daha sonraki yıllarda reformistlerin yanında yer alacaktı ve bundan dolayı da zamanla İran dini lideri Hamenei ile arası açılmaya başlayacaktı. Geçtiğimiz aylarda ölen Refsencani’nin İran siyaset tarihinde rolü büyüktü. Hep “dengeyi sağlayan” devlet adamı olarak anılageldi. İran basınında ölümü hakkında her ne kadar şüphe edici şeyler öne sürülmüş olsa da devlet ricali kamuoyuna eceliyle öldüğü haberini verdi.

HATEMİ'NİN İSTİFASI KABUL EDİLDİ

İran savaştan sonra toparlanmaya çalışıyordu ve devletin iç ve dış politikası da bu şekilde ilerliyordu. İran’ın rehberi ve kurucusu olan İmam Humeyni’nin ölümü üzerinden dört yıl geçmişti. Halihazırdaki rehber, Hamenei ve cumhurbaşkanı da Refsencani’ydi. Bu dönemde cumhurbaşkanlığı seçimi kadar önemli olan bir konu daha vardı. O da Hatemi'nin görevinden istifa etmesiydi. Sıradan bir istifa deyip geçmemek gerekir. Çünkü bu istifa bir sonraki seçimde cumhurbaşkanı adayı olması için bir adım olacaktı. Bilindiği gibi daha önce de Hatemi istifa mektubunu gerekli makamlara sunmuş fakat geri çevrilmişti, ama bu sefer farklı gerekçeler sıralayarak istifa mektubunu Refsencani’ye vermişti. Refsencani de istifasını kabul etmişti.

Hatemi, dönemin İslâmî Kültür ve İrşad Bakanı’ydı. Bu sıradan bir bakanlık değildi elbette ve reformistlerin babası Hatemi de sıradan bir bakan değildi. Bugün kendisi her ne kadar memnuul-tasvirin (basın yasağı) yanı sıra ev hapsinde olsa da toplumun entelektüel kesimi tarafından desteklenen bir devlet adamıydı ve şimdi de aynı şekilde toplumun ekseriyeti tarafında kabul edilen ve benimsenen biridir.

Şu soru sorulabilir: Hatemi istifa etme konusunda neden istekliydi? Bu soruya istifa mektubunda özetle şöyle cevap vermektedir: Bir; İmam Humeyni’nin yolundan gidilmediği için yakınmaktadır ve kendisine göre sanki devlet erkanında bir bozulma meydana gelmiştir. İki; kısıtlanan özgürlüklerden dolayı sitem eder ve bakanlık görevini yürüten kişinin işiyle aynı karakterde olmasına vurgu yapar. Bu şekilde kendisini özgürlükçü biri olarak tarif ederken ileriye dönük de halkın sesi olmaya çalışır. Üç; reformistlerin babası Hatemi bazı yeniliklerin peşindedir, ama imkanat buna izin vermez ve o da çareyi istifa etmekte bulur. Bu şekilde onun düşünce şekli de halk nezdinde artık aşikar oldu ve Hatemi bu istifayla birlikte geleceğe dönük bir alt yapı da oluşturmuş oldu.

EMEKLİYE AYRILMAYAN SIKINTI FAKİRLİK 

.

Kendisinden “dengeyi sağlayan” devlet adamı olarak bahsedilen Refsencani bu seçimde de bütün eleştirilere rağmen itidalli davranmıştır. Her seçimde olduğu gibi bu seçimde de cumhurbaşkanına yönelik eleştirilerin birinci konusu ülkenin iktisadıyla ilgiliydi.  İran ekonomisi yapılan inkılapla birlikte hep bir zikzak çizmiş ve ambargolardan dolayı da kendi yağında kavrulmaya çalışmıştır. Bu eleştiri 38 yıldır aralıksız bir şekilde dile getirilmektedir. Çünkü halk artık fakirlikten, işsizlikten bıkmıştır ve adayların hepsi de hep ekonomiden dem vururlar. Bu, İran’ın değişmeyen tek gündelik siyaseti olsa gerek ve mezkur sıkıntı ülkede müreffeh bir hayat sağlanmadığı takdirde de sokaktaki seyyar satıcısından cumhurbaşkanına kadar herkesin dilinde olmaya devam eden ve emekliye ayrılmayan bir sıkıntı olarak sonsuza dek devam edecek gibi gözüküyor.

Seçimler yaklaşırken 128 kişi arasından dört kişi Şura-yı Negehban (Anayasa Koruyucular Konseyi) tarafından kabul edilmişti. Altıncı cumhurbaşkanlığı seçimleri için adaylığı kabul edilenler; Haşimi Refsencani, Abdullah Casebi, Ahmet Tevekkoli ve Recep Ali Taheri idi. Adayların kabulüyle seçim faaliyetleri de başladı ve bu seçimin propagandasının önceki seçimden daha şiddetli geçeceği belliydi. Çünkü dört adayın da siyasî geçmişi hep mücadele içinde geçmişti ve bu adaylar ilm-i siyaseti de çok iyi derecede biliyorlardı.

SOL KESİMİN SÖZCÜSÜ TEVEKKOLİ

Adaylar arasında en güçlü olan elbette Refsencani’ydi. Çünkü o fiili cumhurbaşkanıydı, ama diğer aday Ahmet Tevekkoli de sürdürdüğü seçim çalışmasıyla birlikte günden güne ciddi bir güç mekanizmasını elde ediyordu. Tevekkoli’nin seçim sloganı tam olarak ülkenin gündemine hitap etmişti: Adalet ve Ötekileştirilmişleri Koruma.

Ahmet Tevekkoli bir nevi sol kesimin sözcüsüydü ve muhafazakâr bir aday karşısında yarışıyordu. Fakat güç Refsencani’den yanaydı, güçlü devlet adamları da kendisini desteklediğini açıkça söylüyorlardı ve imkanlar açısından da güçlü bir cumhurbaşkanı adayıydı. İran, Haziran 1993'te İmam Humeyni'nin yokluğunda ikinci kez sandığa gidiyordu ve ikisinde de Refsencani kazanmıştı. Seçimler yapıldı ve sonuçlar açıklandı. Refsencani bir önceki seçime nazaran daha düşük (yüzde 63) bir oy oranı ile ikinci cumhurbaşkanı seçilmişti. Ahmet Tevekkoli yüzde 24 ile ikinci, Abdullah Casebi yüzde 9 ile üçüncü, Recep Ali Taheri ise düşük bir oy oranıyla dördüncü olmuştu.

Önceki seçimlere göre esaslı bir seçimdi ve daha sonra Refsencani’nin de hatıralarında bahsedeceği gibi bu seçimde “harbi bir rakip” vardı. Halkın oyu muhakkak bir mesaj içeriyordu. O da yeni bir fikir babasının ve düşünce ekolünün doğuşuydu; Hatemi ve Reformist Düşünce.

"HATEMİ PLATON'UN DEVLETİ'NDEKİ GİBİ BİR DEVLETTİR"

Beşinci Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi (1'inci dönem 1997-2001, 2'nci dönem 2001-2005)

Hatemi, tek başına bir devlettir. Aslında o, Platon’un Devlet'indeki gibi bir devlettir. Bunu neden öyle yazdığımı, Hatemi en ince ayrıntısıyla anlaşılırsa belki o zaman idrak edilebilir. İşte, Hatemi öyle bir devlet adamıdır. Fakat 2009'daki cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarına itiraz eden Yeşil Hareketi'nin (Conbeş-i Sebz) içinde yer almasından dolayı kendisine basın yasağı uygulandı ve uygulama artarak devam ediyor.

"Dengeyi sağlayan" devlet adamı Refsencani'nin politik dışı politikaları İran'a pek yaramamıştı. İktisadi sıkıntıların yanında Kültür ve İçişleri gibi bakanlıklarda da ciddi bozulma meydana gelince ihtilaf giderek zirve yapmıştı. Tam da böyle bir hengâmede günümüz reformist ve muhafazakar kesimin temel taşları da devlet adamları tarafından bir bir diziliyordu. İslâmî Cumhuriyet Partisi kapandıktan sonra Refsencani döneminde mezkur hizip ve sair mensuplar arasında muhafazakar ve tam gelenekçi diye iki grup meydana geldi. Bu iki grubun karşısında ise daha sonra reformist ismini alan ve bu fikir ekolünü kuran Hatemi kanadı vardı. Bu kanadın seçimlerde rolü hiç şüphesiz büyüktü. Elbette seçimler yapıldıktan sonra reformist kanadın gücü hissedilmişti. Tahran Üniversitesi profesörlerinden ve aynı zamanda yayımladığı yayınlarla reformist kesimi savunan Sadık Zibakelam geçen hafta periscope üzerinden basına verdiği bir mülakatta Hatemi’nin en fazla 4-5 milyon oy alabileceğini ön gördüklerini dile getirmişti. Şimdi asıl konudan sapmadan Hatemi’nin cumhurbaşkanlığı sürecini anlatmak istiyorum:

Bu seçime sol kesimi temsilen sekiz yıl başbakanlık görevini yapan Mir Hüseyin Musevi de katılmıştı. Hatta adaylığı hakkında rehberle de görüşülmüştü ve adaylığını açıkladığı ileriki haftalarda, ülkede ciddi sağ-sol çatışmaları meydana gelince seçime katılmayacağını açıklamak zorunda kalmıştı. Sol kesim belki de Musevi ile yeniden ciddi manada güç elde edecekti. Fakat bu şans o zaman değerlendirilememişti. Her ne kadar ikna edilmeye çalışılsa da bir fayda vermemişti. Artık halkın genel düşüncesi sağcıların seçimi kesin kazanacağı yönündeydi. Buradan da anlaşılacağı gibi solcular aday belirleme sürecine girmişti. Birkaç aday vardı ve her birisi de siyasi tecrübeye sahipti.

Seyyit Hadi Hamenei, Seyyit Ali Ekber Muhteşemi, Mehdi Kerrubi, Musevi Huyiiha gibi adaylar not defterinde esamisi öncelikli adaylardı. İkinci bir sayfada ismi olanlar: Hasan Habibi, Hasan Ruhani, Hüseyin Kerbasçi ve Muhammet Haşimi'ydi. Bu mezkur isimlerden biri aday olacaktı. Ama sahnede pek görünmeyen hakikatte ise deli dolu bir aday daha vardı. O da Seyyit Muhammet Hatemi'ydi ve ülkedeki genel kanaate göre, tam bir entelektüeldi.

SEVİLEN VE MUTEDİL ADAY

Cumhurbaşkanlığı adaylığı için müzakereler ilk Muhammet Hatemi'yle başlamıştı. Fakat o, aday olmayı kabul etmiyordu. Mehdi Kerrubi daha sonra hatıralarında Hamenei'le görüşüp onun Hatemi'nin adaylığına sıcak baktığını aktaracaktı.

Hatemi İran dini lideri Hamenei ile görüşünce cumhurbaşkanlığı adaylığını kabul etti ve seçim çalışmalarına başladı. Hatemi sevilen bir adaydı. Çünkü mutedil biriydi. Bu ılımlı cumhurbaşkanı adayının ilk olarak seçim konuşmasına bir öğrenci programında yapması da yerinde bir girişim olmuştu kendisi için. Şura-yi Negehban tarafından kabul edilen diğer adaylar ise Ali Ekber Natık Nuri, Muhammet Muhammedi Nik ve Seyyit Rıza Zevarei'ydi.

Bu seçimde ülke içinde Mücadeleci Ruhaniyet, İslam İnkılabı Mücahitleri Topluluğu, Meclis Hizbullahı Topluluğu, İslâmî Öğretmenler Encümeni gibi gruplar, solcu düşünce adı altında Hatemi'yi destekliyordu. Bu önemli bir girişimdi ve seçimi kaybetti denilen taraf tekrardan Hatemi'yle şaha kalkmıştı. Hatemi'nin karşında ise muhafazakar kesimin desteklediği Natık Nuri vardı.

REFSENCANİ'NİN HUTBESİ REFORMİST HATEMİ'YE YARADI

Seçim çalışmaları başladıktan sonra Hatemi hakkında ciddi menfi haberler gazetelerde çıkmaya başlamıştı ve Hatemi de hepsine cevap vermeye çalışıyordu. Hatta bu olumsuz haberler öyle bir kerteye ulaşmış olacak ki seçimlere yaklaşılırken Hatemi adaylıktan istifa etmeyeceğini açıklamak zorunda kalmıştır.

Seçimlere bir hafta kala fiili cumhurbaşkanı Refsencani’nin cuma namazında verdiği bir hutbe de şüphesiz seçimi etkileyen bir faktördü. Peki Haşimi Refsencani o hutbede ne demişti? Kısaca "seçimlerde her kim bir hile peşinde olursa beni karşısında bulur" diyordu. Bu konuşma seçime etki etmiş olacak ki daha sonra Natık Nuri "Refsencani'nin bu hutbesi seçimleri kaybetmemde çok etki etti" diyecektir.

Mayıs 1997'de İran cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı ve Hatemi yüzde 69,9 gibi oranla İran'da ilk reformist cumhurbaşkanı oldu. Hatemi'nin esaslı rakibi Natık Nuri de reiyatın yüzde 24,8'ini, Rıza Zevarei yüzde 2,6'sını, Muhammet Muhammedi Nik ise yüzde 2,2'sini aldı.

Bu seçimde en dikkat çeken nokta hiç şüphesiz "Biz" ve "Öteki" anlayışının devam ettirilmesiydi. Fakat pek de seçimlere etki etmiş sayılmazdı. Bu anlayış, inkılapla başlamış ve İran-Irak Savaşı döneminde ise zirve yapmıştı. Dış güçlere karşı tasarlanan bu anlayış Hatemi'ye karşı da seçim propagandası olarak muhafazakar kesim tarafından sıkça dile getirilmiş, ama sandığa pek etki etmemişti.

ÖTEKİLEŞTİRMEKTENSE BİZDEN SAYALIM

.

Hatemi de yukarıda ifade edilen düşünce anlayışına karşı insanları "ötekileştirmek"tense herkesi "Biz"den sayalım düşüncesini aktif etmişti ve bu, seçimlere çok etki etmişti. Artık o, reformistlerin (ıslahteleban) babasıydı. Her ne kadar molla geleneğinden gelse de İran'da reformist kanadın lideriydi.

İki dönemlik cumhurbaşkanlığından sonra yerini siyasî arenada cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'ye bırakan bir liderdir o. Eğer şu an Ruhani’nin karşısında ciddi bir rakip yoksa Ruhani bunu Hatemi’ye borçludur. Reformist kesim 20 yıl önce Hatemi’nin ektiği tohumların meyvesini almaktadır. Bunun için reformist kanat Hatemi'ye çok şey borçludur.

"REFORMLARIN DEVAMLILIĞI" MEYVESİNİ VERDİ

2001'e gelindiğinde yeni bir cumhurbaşkanlığı seçim çalışması başlamıştı ve bu seçim ilk başlarda muktedir ve fiili cumhurbaşkanı Hatemi aleyhinde gibi gözüküyordu. Çünkü Hatemi döneminde birtakım menfi olaylar meydana gelmişti ve tabiatıyla muhalefet de bu havadis üzerinden seçim propagandasını yapıyordu. Bazı kesimler bu muhalefeti onun bakanlıktan istifasına kadar götürüyordu. "Hatemi işi yarıda bırakandır" gibi ifadeler üzerinden halka Hatemi’nin bir dönem daha cumhurbaşkanlığı yapamayacağı mesajı veriliyordu. Hatemi'ye yapılan itirazlarda öğrenciler hep ön sıradaydı ve özellikle fanatik kesimin yaptığı protestolarda öğrencilerin etkisi büyüktü.

Böyle bir hengamede adaylık başvuruları başlamış ve Anayasa Koruyucular Konseyi, 814 kişi arasından sadece 10 kişiyi kabul etmişti. Seçimler için adaylığı kabul edilenler: Seyyit Muhammet Hatemi, Ahmet Tevekkoli, Ali Şemhani, Abdullah Casebi, Mahmut Kaşani, Hasan Gafuriferd, Mansur Rızavi, Şehabettin Sadr, Ali Felahiyan ve Mustafa Haşimiteba'ydı. Bu seçimde Hatemi tek başına aday olmamıştı. Onu desteklemek için Savunma Bakanı Şemhani, bürokrat Haşimiteba ve Azad Üniversitesi Rektörü Casebi de aday olmuştu.

Adaylar arasında Hatemi'nin tek rakibi, ikinci cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Refsencani’nin de rakibi olan Tevekkoli’ydi. Bu arada her ne kadar reformistlerin babası Hatemi olsa da, reform hareketinin Refsencani ile başladığının altını çizmek gerekir.

Sekizinci cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en çok konuşulan konulardan biri de adayların vaatlerini gösteren sloganlarıydı. O sloganlardan birkaçı: Kaşani: "Kanun ve Kurallarda Reform", Rızavi: "Beyin Göçünü Önleme", Haşimiteba: "İran Sanayinin Kalkınması", Sadr: "Petrol İhracatının Kesilmesi", Hatemi: "Reformların Devamlılığı", Tevekkoli: "Temiz Bir Millet İçin Temiz Bir Devlet", Şemhani:" Milli Bir Emniyet, Tefahüm ve İnsicam"dı.

2001 yılında sekizinci cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı ve Hatemi yüzde 77 gibi yüksek bir oranla tekrardan cumhurbaşkanı seçildi. Muhafazakarların desteklediği Hatemi’nin birinci rakibi Tevekkoli ise yüzde 15,6 gibi bir oranla ikinci olmuştu.

"Reformların Devamlılığı" sloganı meyvesini vermişti ve ülke yönetiminde Ahmedinejad dönemine kadar reformistler söz sahibi olacaktı. Artık reformistlerin yolu açıktı ve halk ülkede dört yıl daha bazı reformların yapılması için Hatemi’ye onay vermişti. Ahmedinejad döneminde her ne kadar bazı reformlar baltalanmış olsa da, Ruhani’yle birlikte tekrardan devam ettirildi. İran halkı 1979 yılından itibaren Hatemi'yle birlikte en rahat dönemini yaşamıştır ve hâlâ da Hatemi’nin ismi dillerde hecelenmektedir.