'Seçimden sonra büyük bir devalüasyon geliyor'
Ekonomi uzmanları, ithalat artışını dengeleyecek, ihracatı artıracak çözümün Türk Lirası'nın değer kaybetmesi olduğunu, seçimden sonra büyük bir devalüasyon beklendiğini belirtiyor.
DUVAR- İktidarın açıkladığı "Türkiye Ekonomi Modeli"nin öngörülerinin tersine, Türkiye'nin ithalat ihracat dengesi ithalat lehine bozuldu. Bu da ihracatçıların zarar etmesine neden oluyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi bu dengenin ihracat lehine değişmesi için Tl'nin döviz karşısında değer kaybetmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtiyor.
Halk Tv yazarı Barış Soydan, "Türkiye bu açığı taşıyamaz, devalüasyon kaçınılmaz" başlıklı yazısında, ithalat artışının nedenlerini ele aldı, seçimden sonra büyük bir devalüasyonun kaçınılmaz olduğunu belirtti. Soydan'ın yazısının ilgili bölümü şöyle:
"İhracatın durmasının sebeplerinden biri, Türkiye’nin ana ihracat pazarı olan Avrupa ülkelerinin, Rusya-Ukrayna savaşı ve Avrupa Merkez Bankası’nın uygulamaya başladığı sıkı para politikası nedeniyle durgunluğa girmesi. (Ama son verilerin gösterdiği gibi ilk başta korkulan kadar sert bir durgunluk değil bu.)
İhracatın artış oranının ithalattaki büyümenin çok gerisinde kalmasının bir nedeni daha var, o da TL’deki değer kaybının geçen yıl enflasyonun çok gerisinde kalması. Türkiye geçen yılı kabaca yüzde 100 oranında üretici fiyat enflasyonuyla kapattı. TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı ise yüzde 30 oldu.
Kendinizi ihracatçıların yerine koyun: Elektrik maliyetiniz dört katına, doğalgaz maliyetiniz üç katına çıkmış. Enflasyon nedeniyle bütün maliyetleriniz katlanarak artmış ama TL aynı oranda değer kaybetmemiş... Ürettiğiniz ürünün dolar veya Euro cinsinden fiyatını artırmak zorundasınız. Aksi takdirde zarar eder ve batarsınız.
İyi de rakip ülkelerdeki şirketlerin enflasyon diye bir derdi yok. Bir sene önce hangi fiyattan mal satıyorlarsa yine aynı fiyattan satıyorlar. Müşterilerinizi birer ikişer ellerinizden almaları kaçınılmaz, öyle değil mi? Nitekim öyle de oldu.
Türkiye’nin ihracatının durmasının ikinci nedeni işte bu.
Çare? Tayvan gibi çip, Güney Kore gibi cep telefonu satsaydık, TL’nin değeri ve ürünün fiyatı çok da önemli olmazdı. Zam yapsak da müşteriler el mecbur bizden almaya devam ederlerdi. Yani asıl çare, Türkiye’nin katma değerli ihracat yapması, müşterilerin ucuz olduğumuz için değil ürettiğimiz ürünleri aynı kalitede başka üreten olmadığı için bizi tercih etmesi.
Ama şurada biz bizeyiz, gerçekçi olalım, Türkiye yüksek teknoloji ve katma değer konusunda yirmi yılda bir arpa boyu yol gitti. Yüksek teknolojinin ihracattaki payı yirmi sene önce de yüzde 3’tü, bugün de yüzde 3.
Öyleyse? Bu koşullarda ihracat nasıl yeniden koşmaya başlayacak? İthalattaki artış nasıl dizginlenecek? (Evet, ithalattaki büyük artışın sebeplerinden biri de doların enflasyondan az artması, yani TL’nin reel olarak değerlenmesi.)
İhracatçılar bunun nasıl yapılacağını uzun zamandır söylüyor: Kurun enflasyon kadar artmasıyla. Yani TL’nin enflasyon kadar değer kaybetmesiyle. Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mustafa Gültepe bunu aylardır savunuyor. Ege İhracatçılar Birliği Başkanı Jak Eskinazi ise geçen hafta oran verdi: '24 Ocak 1980’deki gibi yüzde 30’luk devalüasyon gerekiyor.'
Seçim öncesinde dolarda 1 liralık artışa dahi tahammülü olmayan iktidarın bunu yapması elbette çok zor. Ama görünen köy kılavuz istemiyor, seçimden sonra büyük bir devalüasyon geliyor." (HABER MERKEZİ)