Seçimi birleşerek kazandık

İktidar sürecin uzatılmasının ilk meyvesini aldı. Şok atlatıldı ama yenilgiyi kabul etmeyecekleri de aşikar. Şoku atlattıklarına göre iki temel hamle beklenmelidir. Birincisi kaybedilenin önemsizleştirip, etkisizleştirilmesi yanı yenilginin yenilir yutulur hale getirilmesidir. Muhtemel ikinci hamle ise kazananın kazanmasını sağlayan birleşik gücünü ayırmaya, parçalamaya yönelik olacaktır.

Abone ol

Metin Murat Kalyoncugil*

Şoku atlattılar ama yenilgiyi kabul etmeyecekler. Mazbatanın alınması demokrasinin güncel ve başat bir sorunu haline gelmiş durumdadır. Eğer sadece ölümde ve mahpusta yani sadece bedel öderken bir araya gelenler olarak yaşadığımız karanlık yazgıyı değiştirmek istiyorsak, mazbatanın alınması talebi muhalefetin tüm bileşenleri tarafından yükseltilmesi gereken acil görevimiz olarak sahiplenilmek zorundadır.

Ülkemiz hiçbir zaman olağan bir demokrasi olmadı. Ne açık faşizm süreçleri demokrasinin olağan işlediği ülkelerdeki gibi aşağıdan yukarıya gelişen kırılmalar olarak yaşandı ne de

olağan demokrasiler için yeterli olan sandık sonuçları tek başına iktidarı almaya yetti.

Sakatlanmış bir demokraside yaşadığımızı gösteren bu durum, demokratik muhalefetin farklı bileşenlerinin iktidar mücadelesine ve seçimlere yönelik farklı tutumlar oluşturmasını da

belirlemiştir. Sosyalistler açısından her seçim süreci sandığın üzerinden nasıl atlanacağının krizi olarak yaşanırken sosyal demokratlar sandığa atılan oyların tek başına iktidarın alınmasına yeteceği yanılsamasına ısrarla sarılmışlardır. 31 Mart yerel seçimleri bir kez daha göstermiştir ki yerel ölçüde bile iktidarın alınması-sürdürülmesi ancak sandığa ve demokrasiye sahip çıkan kararlı, örgütlü, fiili bir duruşla mümkün olabilecektir. Diğer yandan sömürge tipi demokrasi sonuçta sömürge tipi de olsa yani sakatlanmış da olsa bir demokrasidir ve iktidar hüküm kurabilmek için halkı ikna etmek yani eninde sonunda sandığı kullanmak zorundadır. Demokrasi mücadelesi de ancak hepimizin kendi cephemizde buna ilişkin verebildiğimiz özeleştiri ile taçlanacaktır.

İktidar sürecin uzatılmasının ilk meyvesini aldı. Şok atlatıldı ama yenilgiyi kabul etmeyecekleri de aşikar. Ne yapılacakları bilinmez ama şimdi görece şoku atlattıklarına göre iki temel hamle beklenmelidir. Birincisi kaybedilenin önemsizleştirip, etkisizleştirilmesi yanı yenilginin yenilir yutulur hale getirilmesidir. Bunun ilk göstergesi de yenilginin asıl sahibinin aslında yenilen kendisi değilmiş gibi kendi dışında aranmasına yönelik verdiği talimatla görüldü. Yeter ki ona halel gelmesin de her yerde arayabilirsiniz. Doğal olarak henüz bulan da yok.

Tabii bu arada muhalefet sözcülerinin özellikle de İmamoğlu'nun gerilen sinirlerinin ortaya çıkarabileceği hataları da iştahla bekliyorlar. CHP'li Bolu Belediye Başkanı'nın Suriyelilere yönelik ırkçı sözlerini bile toparlamayı bildi İmamoğlu. Hakkını teslim edelim süreç başarıyla yönetiliyor. Ama unutmayalım henüz yeni başlıyor.

Muhtemel ikinci hamle ise kazananın kazanmasını sağlayan birleşik gücünü ayırmaya, parçalamaya yönelik olacaktır. Çok uzağa gitmeye gerek yok. 7 Haziran seçimleri ve sonrasına bakmak yeterli. Belli ki gündemdeki sınır ötesi askeri harekât ve cezaevlerinde süren açlık grevleri önemli kriz dinamikleri olacak. Bir yandan zaman ilerledikçe açlık grevlerinde oluşacak yeni ölümler ve sokağa yansımaları diğer yandan askerî harekat ile oluşacak yeni milliyetçi hava karşı karşıya olduğumuz zorlu gündemler olacak görünüyor Eğer sadece ölümde ve mahpusta yani sadece bedel öderken bir araya gelenler olarak yaşadığımız karanlık yazgıyı değiştirmek istiyorsak, savaşın yaratacağı öngörülemez sonuçlara karşı barışı, asker, sivil, mahpus ya da yoksul kim olursa olsun ölüme karşı yaşama hakkının yükseltileceği birleştirici bir dili kurmayı becermemiz gerekiyor. Unutmayalım ne zaman kazandıysak birleşerek kazandık ve ne vakit ayrıldıysak kaybettik.

*Psikolog