BBC’de okuduğum bir haber. ‘Sosyal deney olarak seks teknesinin tuhaf öyküsü’ başlığı. Okur okumaz hepimiz bu gemideyiz meşhur lafı geldi aklıma. Bu lafı çok sevdiğimden değil ve hatta ne zaman kullansalar, ama unutmayın, ‘gemide güverte yolcusu, şosede yayan’ demek geliyor içimden. Kimin hangi kamaralarda, kaçıncı mevkide olduğu hiç hesaba katılmaz ya da kimin hareket ettirdiği -işçiler yani-, kimin yelken açtığı, topladığı ve daha beteri kimin kürek çektiği ve kaptanın her zaman kendisinin yazdığı seyir defteri filan. Hepimiz aynı gemideyiz çok beylik bir laf ama işte hepimiz bu ‘seks teknesinin tuhaf öyküsü’ deneyinin içindeyiz.
Her şey bir uçak kaçırma ile başlıyor. Şiddetin tarihi üstüne verdiği bir konferanstan dönen Santiago Genoves’in uçağı kaçırılınca aklına geliyor bu deney. Çok neşeli anlatıyor bu durumu Santiago Genoves. Güzel uçak kaçırma yılları o zamanlar. Genellikle devrimci siyasi eylemciler, yolcuların hayatını tehdit ediyorlar ama devlet özel timlerinin herkesi tehlikeye atacak uçak baskınları pek yok. Pazarlıklar yapılıyor ve genellikle kaçıranlar için mutlu sonla bitiyor eylemler. Bu yüzden bence daha çok neşe.
-Banka soygunlarından biliyorum ki ilk panik atlatıldıktan sonra bankadaki herkes büyük bir keyif alır bu işten. Kimse sevmez bankaları çünkü. Soygunun tehlikesi vardır tabii ama insan işte, adrenalinden en büyük keyfi alan garip bir canlı ve ‘Banka soymak mı, banka kurmanın yanında hiçbir şey’ der Brecht-
Genoves, "Doğru olamayacak kadar güzeldi.’ diyor ve bu tekne deneyine girişiyor. Bir teknede dünyanın çeşitli yerlerinden altısı kadın 10 kişi 101 gün sürecek bir yolculuğa çıkıyor. Yedi metre genişliğinde 12 metre uzunluğunda daha çok bir sala benziyor bu tekne ve motoru filan da yok. Yani kocaman bir sıkışmışlık hissi üzerinde yüzüyorsunuz sanki. Daha önce benzer ortamlarda farelerin saldırganlaştığını tespit ettiği için, şiddetin kökenini artık yakından gözlemleyebilmek adına hiçbir şey eksik değil.
Kendisi de bu gemide bu arada…
Dünyanın farklı ülkelerinden katılmak isteyenler arasından seçiyor denekleri ve çok muhtemel sinirli olanları, kendisine göre şiddete eğilimli olanları seçmiştir madem ki şiddeti araştıracak öyle değil mi? Ayrıca teknede sadece bir kamara var ancak uzanmaya yetecek kadar ve bu özellikle gazetecilerin dikkatini çok çekiyor. Bu gemide yapsalar yapsalar grup seks yaparlar diye düşünen gazeteciler, baştan itibaren, bu tek ve kısıtlı kamaradan hareketle seyahat esnasında da bolca hayali haberler yapmışlar çünkü o zamanlar böyle cep telefonları ve hayat vitrinimiz Instagram filan yok.
-Açık kalan perdelere kızıyordu baba; ‘Ciğerlerimizi gösteriyorsunuz herkese diye bağırıyordu’ Nursel Duruel’in bir öyküsünde-
Eğer Genoves arkadaşım olsaydı, şiddetin kökenini araştırması için ben başka bir şey önerirdim.
Daha büyükçe bir gemi biliyorum. Efsanelerinde çook uzaklardan gelip, bu geminin özbeöz kendilerinin olduğunu iddia edenler var içinde.
Daha önce, bu nedenle gemilerden attıkları, öldürdükleri, sürdükleri, başkaları ile yer değiştirdikleri bir gemi bu, kaptanın seyir defterinin yakın ve uzak sayfaları katliamlarla dolu.
Bir gün yine boğulmamak için mecburen bu gemiye düşenlerin linç edildiği, hatta bazı solcuları ‘Onlar da bizim kültürümüze uymuyor.’ gibi Alman ‘kökenli’ milliyetçi! özlü söylemleri ile mahçup faşist, kirası ödenmemiş mağdur ev sahibi kılıklı, banka camı kırmayı ayıplayan, göçmen evi camı kırıldığında ama’cı…
-Ve açık konuşalım kendimizi kandırmayalım, yerel seçimlerde son tahlilde sonuçları belirleyen Suriyeli düşmanlığı değil mi? Yani yeni belediye başkanı yeni ve güzel bir şey mi önerdi yoksa bizim Erdoğan karşıtı oylarımız üstüne, eklemlenmiş AKP ve MHP’den kaçmış, Suriyeli düşmanı faşist oylar, hem oradan bir eksiltip, hem buraya eklendiği için değil mi bu fark? Bu karışımdan güzel, çok güzel günler çıkar mı sizce?-
Halbuki Genoves’in teknesinde işler hiç de onun istediği gibi yürümedi. Kimse şiddete başvurmadı. Bu konuda en çok gerilen Genoves’ten başkası olmadı ve herkesin şiddet düşündüğü tek şey, şiddet bekleyerek huzuru bozan Genoves’i denize atmayı düşünmeleri oldu.
-Burasında yüksek sesle güldüm.-
Çünkü Genoves’in yanıldığı, gemide unuttuğu bir şey vardı. Gemide devlet yoktu. Devlet başkanı, polisleriyle onları koruyan, vergi toplayan, alçak yüksek kibirleriyle yelken direğinden bağıran…
Dünyanın her tarafından gelenler, benzer her şeyi daha önce yaşadıklarından ve gemide olan her şeye doğrudan kendileri karar verdiklerinden şiddet filan doğmadı.
Öyle seks partileri filan da olmadı ne de tek kişilik kamara konusunda bir kapışma.
Genoves yanlış gemi seçti ama deneyi yine de başarılıydı.
Şiddeti bulamadı ama kökeni ayan beyan ortada değil mi?
Ve ne yazık hepimiz bu gemideyiz…