Sel felaketinde 7. gün: Bozkurt'ta her yer balçıkla kaplı
Selin ikiye böldüğü Kastamonu Bozkurt, afetin 7. gününde yaralarını sarmaya çalışıyor. Neredeyse haritadan silinen ilçede hemen her yer balçıkla kaplı.
KASTAMONU - Bozkurt’un çarşısında bulunan işyerlerinden geriye kapısız, penceresiz tahrip olmuş duvarlar ve kırık dökük eşyalar kaldı. Esnafın verdiği bilgiye göre selin etkilediği bölgedeki 300 işyerinin neredeyse tamamında ağır hasar var. Zarar gören işyerlerini temizleme çalışmalarını jandarma ve belediye ekipleri sürdürüyor. Cadde ve sokaklardaki hafriyat iş makinaları ile temizleniyor.
Kastamonu’nun merkeze yaklaşık 2 saat uzaklıkta bulunan Bokzurt’ta, AFAD verilerine göre en az 62 kişi vefat etti.
AFAD’dan yapılan son açıklamada; saat 14:30 itibariyle Bartın, Kastamonu ve Sinop’ta hayatını kaybedenlerin sayısı 77 olarak kaydedildi. Vefat edenlerin 14’ünün kimlik belirleme çalışmasının sürdüğü, iki ildeki kayıp ihbarı sayısının ise 34 olduğu bildirildi. Ancak bölge halkı sayının çok daha yüksek olduğu görüşünde.
AFAD’ın konuya ilişkin açıklaması şöyle:
“Yaşanan sel nedeniyle 77 vatandaşımız (62 Kastamonu, 14 Sinop, 1 Bartın) hayatını kaybetmiştir. Vefat eden vatandaşlarımızdan 14'ünün kimlik belirleme çalışması devam etmektedir. 7 vatandaşımız hastanelerde tedavi altındadır. Kastamonu'da 26, Sinop'ta 8 olmak üzere toplam kayıp ihbarı sayısı 34’tür.”
Çok sayıda ev, işyeri yıkıldı ya da zarar gördü. Selde Ezine Çayı üzerine kurulan üç köprü de yıkılınca Bozkurt ikiye bölündü. Şimdilik kurulan seyyar köprüler Bozkurt’un iki yakasını birleştiriyor. Bu sayede arama kurtarma çalışmaları daha hızlı ilerliyor.
Bozkurtluların gıda ve temizlik ihtiyaçları, yardım kuruluşları tarafından karşılanıyor. Ayrıca sıcak yemek, su ve çay servisi de yapılıyor.
Siyasetçilerin ziyaret edip incelemelerde bulunduğu afet bölgesine Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da geldi. Bozkurt’taki afetin çok büyük olduğunu belirten Babacan, imar ve yapılaşma konusunda çok daha tedbirli ve dikkatli bir sürecin izlenmesi gerektiğine dikkat çekerek şöyle konuştu: “Felaketler sıklaşabilir. Bunlara karşı tedbir alabilmek çok önemli. Suyun akışı üzerine yapılan yerleşim yerleri için acil bir eylem planı oluşturmak gerekiyor. Bir an önce yeni yerleşim yerleri bulmak ve bir an önce bu yerleşim yerlerine taşınmak gerekiyor.”
'15 SANİYE GEÇ KALSAM BENİ DE YUTACAKTI'
Hala çamur akan Ezine Çayı’na çıkan sokaklardan birinde, bir binanın giriş katında balçıkla kaplı kıyafetlerin asılı olduğu çamaşır ipini görüyoruz. Giriş katında yaşayanların akıbetini aynı apartmanın dördüncü katında oturan Dursun Çağrı anlatıyor: “Biri köydeymiş zaten. Öbürleri de ikinci kata çıkmış, hepsi iyiler.” Dursun Bey, devam ediyor: “15 saniye farkla hayattayım. Çay patlamış dediler, hemen arabayı çekip eve koştum. Ben girerken su yükselmeye başladı. 15 saniye geç kalsam beni de yutacaktı.”
Ezine Çayı’nın kıyısına ulaştığımızda selden zarar gören Fatih Apartmanı'nın yıkımı için harekete geçildiğini görüyoruz. Yıkımı sessizce izleyen Mehmet ve Fatma Çetin ile konuşuyoruz. Bozkurt’a 2 KM ötede, Abana’da yaşıyorlar. İnşaat demircisi olarak çalışan Mehmet Bey, “Burada da evimiz var. Gözümüzün biri orası, biri burasıydı. Yan yana iki ilçe. Şimdi gözümüzün biri kapandı. Kiracımız, arkadaşlarımız toprağın altında.”
‘DENİZİN YÜZÜ ADAM KAYNIYORDU, IŞIKLARI YANAN ARABALAR GEÇİYORDU DEREDEN’
Fatma Çetin’e göre çok sayıda kayıp verilmesinin bir nedeni de selin yaz dönemine denk gelmesi. Bozkurt ve Abana’nın nüfusunun yazın 3-4 kat arttığını belirtiyor. Mehmet Bey ise “Burası çok göç vermiş bir bölge. Almanya’dan, Avusturya’dan, İstanbul’dan, Ankara’dan gelenler var. Kimse bırakmaz, her yaz gelir standart. İşte gidenlerin çoğu, onlar. Kışın olsa belli olur ama şu anda kaybın ne olduğu belli değil. Denizin yüzü adam kaynıyordu, ışıkları yanan arabalar geçiyordu dereden, tırlar, kamyonlar... Simsiyah suya bakıp kalıyorsun sadece. Hafızan kapanıyor.”
Dere yatağına yapılaşma izni verilmemesi gerektiğin belirterek “Can kaybımız olmasıydı içecek bir yudum suyumuz olsaydı. Benim yakınlarımdan kaybım yok ama arkadaşlarımın kaybı çok. Bizde bir şey yok ama ciğerimizde var” diyor.
'DERE YATAĞINA İMAR İZNİ HİÇBİR BİLİMSEL TEMELE DAYANMAZ'
Çevre Mühendisleri Odası Genel Başkanı yüksek çevre mühendisi Ahmet Dursun Kahraman, dere yataklarında yapılaşmaya izin verildikçe Bozkurt gibi faciaların kaçınılmaz olduğu görüşünde. Kahraman’a göre hiçbir bilimsel temele dayanmayan bu izinler, çıkar ve rant odaklı veriliyor:
“Bu izinler çevre ve doğal kaynakları korumaktan öte yaşam hakkını ve toplum yararını hiçe sayan, rant eksenli ve sermaye güdümlü politikaların ürünüdür. Bu yağma politikalarının bu acı sonuçlarından sözgelimi iklim krizi sorumlu tutulamaz. Sorumlusu siyasi iradedir. Çünkü iklim, yağış, sel doğal olaylardır; doğal olmayan can kaybıdır. Buna yol açan da o alanın kullanıma açılmasıdır.”