Selim Temo: Paralel Kürdoloji oluşturulmak isteniyor

GÖÇİZDER’e yapılan operasyon sırasında kitabına el konulan Selim Temo, “Kitabın yayınından 15 yıl sonra gözaltına alınması, Kürtçe ve Kürt sanatına yönelik baskıların bir parçası” dedi.

Abone ol

Metin Yoksu

DUVAR - Göç İzleme Derneği’ne (GÖÇİZDER) yapılan operasyon kapsamında Kürt yazar Selim Temo'nun 'Kürt Şiir Antolojisi' kitabına el konuldu.

Temo kitapların soruşturma konusu edilmesiyle ilgili olarak “Kendi kontrolünde, siyasi, ulusal ve özünden koparılmış bir Kürt sanatı oluşturmaya girişiliyor. Paralel Kürdoloji oluşturulmak isteniyor” dedi.

KİTABINA ‘ŞÜPHELİ’ GEREKÇESİYLE EL KONULDU

Göç İzleme Derneği’ne 3 Haziran’da operasyon yapıldı; üye ve yöneticileri ev baskınlarıyla gözaltına alındı. 22 kişi, 8 günlük gözaltı sonrası savcılık ifadeleri alınmak üzere İstanbul Çağlayan Adliyesi'ne sevk edildi. İfadeler sonrası 16 kişi tutuklanırken 6 kişi de serbest bırakıldı.

Ev baskınlarında dernek tarafından hazırlanan mülteci raporları, göç izleme raporları soruşturma konusu edilirken avukat Pınar Konak'ın evinde bulunan Kürt yazar Selim Temo'ya ait 'Kürt Şiir Antolojisi' kitabına da “şüpheli” olarak el konuldu. Yaşananları değerlendiren Temo, “Antolojimin yayınından 15 yıl sonra gözaltına alınmasını da son dönemde Kürtçe ve Kürt sanatına yönelik baskıların bir parçası olarak görüyorum” diye konuştu.

'ŞAŞIRTICI DEĞİL'

Selim Temo, “2006'da çocuklar için Kürt ve dünya masallarından derlediğim 'Serê Şevê Çîrokek' adlı kitabıma da dava açılmıştı. Sur Belediyesi için hazırladığım 12 kitaplık bu dizi, dava nedeniyle 2010'da tamamlanabildi. Aynı yıl Medya Örnek adlı çocuk, kendisi gibi çocuklara bu kitaplardaki çocuk masallarını okuduğu için yargılandı. Şimdi ise ilk baskısı 2007 yılında çıkan 'Kürt Şiiri Antolojisi' adlı kitabım şüpheli görülerek avukat Pınar Konak'ın evinden gözaltına alınmış” ifadelerini kullandı.

Son dönemde Kürt müzisyenlerin konserlerine ve tiyatro oyunlarına getirilen yasakları hatırlatan Temo şunları söyledi: “Devlet ve rejimi, Kürt sanatının kendi pazarının oluşmasını  engellenmeye çalışıyor. Kendi kontrolünde, siyasi ve ulusal özünden koparılmış bir Kürt sanatı oluşturmaya girişiyor. Buna 'paralel Kürdoloji' diyorum. Paralel Kürdoloji oluşturulmak isteniyor. Elbette bu tutum şaşırtıcı değil. Bu tutum birkaç işgüzarın keyfi uygulamaları olarak görülemez. Bir konsept söz konusu. CHP'li belediyeler de konseptin içinde, AKP-MHP'li belediye ve mahkemeler de... Kürt sanatçılar hedef gösteriliyor. Kürtçe ve Kürt sanatı, ‘suç’ ile birlikte anılıyor. Son süreçteki tutumu anti-Kürt siyasetin yansıması olarak görüyorum.”