Seller bitmiyor, dere yatağına TOKİ yapılıyor: 'Sürmene, Bozkurt olmasın'
Son yıllarda Karadeniz Bölgesi'nde artan sel felaketlerine rağmen yapılaşma politikası değişmiyor. Bakanlığın hazırladığı eylem planına rağmen TOKİ Sürmene'de dere yatağına konut yapmaya hazırlanıyor.
TRABZON - Orta ve Batı Karadeniz Bölgesi'nde hafta sonunda meydana gelen sel felaketinin ardından altyapı, kentleşme ve yapılaşma politikaları yeniden tartışmaya neden oldu.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın Karadeniz Bölgesi’ne dair hazırladığı dere yataklarının yapılardan arındırılmasını içeren eylem planına rağmen Trabzon'un Sürmene ilçesinde Küçükdere üzerinde dere yatağına TOKİ konutlarının yapılacak olması tepki topluyor.
Üzümlü Mahallesi'nde 214 konut ile 1 ticaret merkezinin yapılacağı inşaat için mayıs ayında yapılan ihale ileri bir tarihe ertelendi. Hak sahipleri, mimarlar ve uzmanlar bakanlığın eylem planına tezat oluşturan proje sebebiyle afetlerin göz ardı edildiğini dile getirdiler.
2019'da Trabzon'un Araklı ilçesinde 8, 2020'de Giresun'un Dereli ilçesinde 15, 2022'de Kastamonu'nun Bozkurt ilçesinde 65 kişinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan sel felaketlerinin Sürmene'de de yaşanmasından endişe ediliyor.
ŞEN: EYLEM PLANI UYGULANMIYOR
TMMOB Şehir Plancıları Odası Trabzon Şube Başkanı Ercan Şen, yaşanan afetlerden ders alınmadığının altını çizdi.
Bakanlığın dere yataklarındaki yapıların kaldırılacağını açıklamasına rağmen bir yandan da aynı hatayı tekrar ettiğini belirten Şen, söylemlerin lafta kaldığını ifade etti.
Dere yataklarına konut yapılmasına Şehir Planlamacıları Odası olarak karşı çıktıklarını dile getiren Şen, "Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığı'nın Karadeniz Bölgesi’nde bir eylem planı var. Sel ve heyelan olabilecek alanların ihya edilmesi hatta orada bulunan yapıların kaldırılması gibi bir eylem planı var. Biz dere yatakları hakkında birçok kez söylemde bulunduk. Bunlardan bir tanesi de Trabzon’da yapılan yeni otogar ile ilgili. Benzer durum orada da mevcut” dedi.
'DERE YATAKLARININ TEKRAR İMARA AÇILMASI KABUL EDİLEBİLİR DEĞİL'
“Sürmene’de yapılması planlanan TOKİ inşaatı dere yatağında olacaksa eğer kabul edilmesi mümkün değil" diyen Şen, sözlerine şöyle devam etti:
"Ülkemizde aylardır depremi konuşuyoruz. Bunun bir insan eliyle afete dönüştüğünü söylüyoruz. Sahadan gelen bilgiler de bizim söylemlerimiz destekliyor. Bu tür kentsel risklerin olduğu ortamlarda dere yataklarının tekrar imara açılması kabul edilebilir değil.
Biz dere yatağının imara açılmaması gerektiğini kesin ve net bir şekilde söyleriz. Fakat idare bu söylemleri göz ardı eder ve orada bir imalat yapar. Bunu daha önce de yaşadık. Bölgede insanlar suya yakın yaşamaya çalışıyor. Kentlerin geçmişten kuruluşlarına bakarsak görebiliyoruz. Bizim de bölgemizde yerleşim yerlerinin içerisinden oldukça büyük dereler geçiyor. Bu dereleri bir şekilde ortadan kaldırıp başka yere taşıma ihtimalimiz yok. O bir doğal yapı. Olması gereken çok net. Dere yatağından uzak duracaksınız."
'SEL VE HEYELAN BİR RİSK, BU RİSK İNSAN ELİYLE AFETE DÖNÜŞÜYOR'
Şehir planlaması yaparken sağlıklı ve güvenli alan oluşturulmasında önemli olanın yer seçimi olduğunu fakat bunun göz ardı edilerek daha az maliyete yönelindiğini kaydeden Şen, "Sel ve heyelan bir risk. Bu risklerde insan eliyle afete dönüşüyor. Eğer dere yatağına ev yaparsak bu riskin afete dönüşmesine neden olur. Taşkınları kontrol altına almak için dere kenarlarına yapılan beton istinat duvarları riski minimuma indirir fakat ortadan kaldırmaz. Aksine sahada gördüğümüz bu taşkın kontrol tesisleri sel ve heyelan zamanında suyun akışını daha çok hızlandırıyor” diye konuştu.
ÖZEN: NEHRİN DEBİSİ ARTARSA RİSK BÜYÜR
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mimarlık Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Hamiyet Özen de prensip olarak yapılaşmada dere yataklarından uzak durulması gerektiğini belirtti.
Karadeniz Bölgesi'nde engebeli arazi yapısı nedeniyle maliyetin düşük olması için dere yataklarına yapılaşmanın yoğunlaştığını ifade eden Özen, taşkın risklerine karşı önlemlerin alınması uyarısında bulundu.
Derenin taşkın alanına konut yapılmasının hem sel hem de heyelan riski oluşturduğuna dikkat çeken Özen, "Belki kısa sürede bir sorun olmayabilir fakat büyük yağışlarda nehrin debisinin artmasıyla hasar oluşabilir. Bu nedenle de uygun temel koşullarıyla taşkın önlemleri alınarak yapılabilir fakat prensip olarak yapılmaması en doğrusu. İdarenin de savunması Karadeniz'in engebeli olması sebebiyle tercihin bu yönde olduğu. Benzer durum Yomra'nın çıkışında da var" dedi.
'MALİYET DİKKATE ALINARAK CAN GÜVENLİĞİ TEHLİKEYE ATILAMAZ'
Dere yataklarında yapılaşmanın sadece afet riski oluşturmadığını ve ekolojik dengeyi de bozduğunu ifade eden Özen, doğaya saygı duyulmadığında risklerin de arttığını dile getirdi. Özen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dere yataklarına yapılaşmanın yapılmamasının sebebi zemin sularının etkisiyle çökme olması. Buralara yapılaşma yapıldığında yapıların çökmesinin yanında ekolojik denge de bozuluyor. Bile bile önlem alınmadan yapılaşmanın uygun şekilde yapılmadığındaki etkisini depremde gördük. Trabzon'da otogar da dere yatağına yapıldı. Dere yatağındaki yapılaşmanın, taşkının dışında heyelan etkisi de bulunuyor. Maliyet dikkate alınarak can güvenliği tehlikeye atılamaz."