Seyircisiz oynan maçların şeffaflığı, oyuncu, teknik direktör diyaloglarına tanık olmamızı sağlıyor. Doğrudan, birinci elden oyun planının detaylarına vakıf olmak, yorumculuk açısından bulunmaz bir nimet. Maçın sanırım 35. dakikasıydı. Ozan Tufan’ın yan kenara doğru yaptığı bir kafa vuruşu sonrasında, Şenol Güneş'in ona kenardan seslenerek şöyle söylediğini duydum: "Kafayı defansın arkasına at ve iki kişi orada baskıya koşun.’’ Aslında maçın taktik özeti buydu; ama tuhaf olan Şenol Güneş’in 1-0 geriye düştükten sonra bile, bu durumu Ozan Tufan’a tekrar hatırlatma ihtiyacı duymasıydı.
Maçın başlamasıyla birlikte, kaleci Mert her topa uzun vurdu. Bu davranış bile, Şenol Güneş’in maç planı hakkında çok şey söylüyordu. Anlaşılan ulusal takım defansta sağlam ve çakılı duracak ve orta sahada ikinci bölge presi yapan oyuncuların arkasını toplayacaktı. Merih’e verilen ek sorumluluk, Dzyuba ile boğuşmasıydı. Gole kadar bu plan aksamalarla birlikte yürüdü.
İkinci bölgede yapılması tasarlanan baskı, pek etkili olmadı. Çünkü bu bölgede Ruslar hiç çoğalmayı düşünmedi. Rus oyun planı ikinci bölge baskılarını öngörmüyordu, onlar daha çok kenarlara top taşıyarak, kanat ataklarıyla Dzyuba’yı merkezde topla buluşturmaktı.
Rusların oyuna planı, Mahmut ve Ozan Tufan’ın sürekli geriye doğru oynama arzularıyla kesişince, ulusal takım ilk yarı boyunca oyunu kendi yarı sahasında oynamak zorunda kaldı. İkinci ve üçüncü bölge yapılanmasında da çok bariz asimetrik bir durum vardı. Umut Meraş ve Kenan Karaman, sol kanatta etkili olamayınca, Burak ve Hakan, bu bölgeyi kullanmak zorunda kaldılar. Sağ kanatta Efecan ve Zeki de geriden derinlik verince, ortaya çok kısır bir hücum gücü çıktı.
İkinci yarıya Şenol Güneş, Efecan yerine Cengiz Ünder’i oyuna sürdü ve oyunun rengi değişti. Bu sert değişimin tek nedeni Cengiz değildi kuşkusuz. Şenol Güneş bir bütün olarak takımı ileri sürmüştü. İlk yarıda duran toplar dışında mevkisini terk etmeyen defans oyucuları, pozisyonların gereği olarak, sonuna kadar her pozisyonun içinde kalıp, Ruslardan daha fazla çoğalmayı sağladılar.
Oyunun boyu kısalınca, bölgesel baskılar da sonuç verdi. Ulusal takım, deyim uygunsa Rus yarı sahasına yerleşti. Bu doğru oyun kısa sürede gol getirdi. Cengiz Ünder’in oyuna girmesi Hakan Çalhanoğlu’nu çok rahatlattı. Çünkü Cengiz hem Hakan kadar ayağına hakim hem de Hakan’ın koşu yollarına isabetli paslar atmaya başladı.
Şenol Güneş 0-0’lık bir oyun planı hazırlamıştı. İlk yarıyı öyle oynadı ama ikinci yarıda maçı tekrar 0-0’lık seviyeye getirmek için risk aldı ve bu risk ona bir puan getirdi.