Şenyaşar Ailesi'nin Adalet Nöbeti 500'üncü gününde: 'Adalet gelmeyene kadar buradan gitmeyeceğim'

3 ferdi AK Parti milletvekilinin korumaları ve yakınları tarafından öldürülen Şenyaşar Ailesi'nin, Urfa Adliyesi önündeki "Adalet Nöbeti" 500'üncü günü geride bıraktı.

Abone ol

DUVAR - İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Urfa Şubeleri, Urfa Adliyesi önünde 500 gündür adalet nöbeti tutan Şenyaşar ailesi için basın açıklaması düzenledi.

Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre, açıklamaya dernek üyelerinin yanı sıra, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekilleri Ömer Öcalan ve Ayşe Sürücü, HDP İl Örgütü yönetici ve üyeleri, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Tevgerên Jinên Azad (TJA) aktivistleri, Yaşam Evi Kadın Dayanışma Derneği, CHP Urfa İl Başkanlığı Kadın Kolları, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Urfa İl Örgütü, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Urfa Şubeler Platformu, Demokrasi ve Atılım Partisi Urfa İl Başkanlığı (DEVA) katıldı.

Adliye kapısı önünde yapılmak istenen basın açıklaması kolluk güçleri tarafından engellendi. Kitle aile ile birlikte "Şenyaşar ailesi adalet köşesinde" basın açıklamasını gerçekleştirdi.

Burada yapılan açıklamada konuşan ÖHD Urfa Şubesi Eşbaşkanı Meral Halat, İHD, ÖHD ve Urfa Barosu olarak ailenin taleplerine ses olmak ve seslerini duyurmak için böyle bir açıklama yaptıklarını ifade etti.

'ADALETSİZLİK YARGI ELİYLE DEVAM ETTİRİLDİ'

Adalet arayışı olan tüm kesimler olarak zor bir dönemden geçtiklerini belirten Halat, “Hukuksuzluğun, adaletsizliğin yargı eliyle devam ettirildiği bu süreçte dayanışma içinde olmak çok değerli ve bir o kadar da umut vericidir. Şenyaşar ailesinin 500 gündür devam eden adalet nöbeti, yetkililerin tüm engellemelerine, anne Emine Şenyaşar’ın maruz kaldığı yargı şiddetine, fiziki ve psikolojik saldırılarına rağmen kırılmadı, adalet arayan herkese umut oldu. Adalet çığlıkları bütün dünyada yankılandı” dedi.

Ailenin adalet talebinin yargı makamları tarafından halen yerine getirilmediği adil bir yargılamanın yapılmadığını söyleyen Halat, aradan 4 yıl geçmesine rağmen etkin bir soruşturma yürütülmediğini, faillerin açığa çıkarılmadığını ve dosyanın kısıtlılık kararı ile aile ve avukatlardan gizlendiğini belirtti.

'KAMERA KAYITLARININ ÇALINMASINDAN İKTİDAR, YARGI VE KOLLUK BİRİMLERİ SORUMLU'

Ailenin adli makamlardan umudunu kesmesi ardından 9 Mart 2021 tarihinde, "dosyada kısıtlılık kararının kaldırılması, etkin bir soruşturma yürütülerek faillerin açığa çıkartılarak cezalandırılması" talebiyle adalet nöbetine başladıklarını hatırlatan Halat, "Gelinen bu süreçte son olarak 3 Mart tarihinde Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı, Malatya Ağır Ceza Mahkemesine hastane kamera kayıtlarının çalındığı şeklinde yazılı bir cevap vermiştir. Bu şekilde çalınan dosya delillerinin, çalınan hukuk olduğu buna müsaade edildiği için sorumluların, başta siyasal iktidar olmak üzere yargı ve kolluk birimleridir" diye konuştu.

'BU DAVA CEZASIZLIK POLİTİKASININ YANSIMASIDIR'

"Bu dava Türkiye’de yıllarca süregelen cezasızlık politikasının yansımasıdır. Türkiye’de kamu görevlilerinin kamu gücünü arkasına alarak işledikleri suçlar cezasızlık politikasıyla korunmaktadır. Kamu görevlilerinin kimliklerinden dolayı korunduğunu biz faili meçhullerden biliyoruz" diyen Halat, ailenin nöbetlerini sonlandırmak için talep ettiklerini şöyle yineledi:

 - Hastane dosyasındaki hukuksuzlukların, ihmalkarlıkların son bulmasını, hastane görüntülerinin çalınması ile ilgili tüm sorumlular hakkında derhal işlem başlatılması.

- Soruşturma dosyasındaki gizlilik kararının kaldırılması.

- Fadıl Şenyaşar’ın yargılandığı davanın adil bir şekilde devam etmesi içi derhal gerekli sürecin başlatılması.

ANNE ŞENYAŞAR: ÖLECEKSEM BİLE ADLİYE ÖNÜNDE OLSUN

Ardından söz alan Ferit Şenyaşar, annesi Emine Şenyaşar’ın yaşına aldırış etmeden 500 gündür adalet için adliye kapısı önünde beklediğini vurgulayarak, annesinin her gün nöbette Kürtçe olarak dile getirdiklerini şöyle çevirdi:

"Anne, eşi ile birlikte iki çocuğunun linç edilerek katledildiğini anlatıyor. Bir çocuğunun da hukuksuz bir şekilde içeride olduğunu söylüyor. Ölüm olacaksa bile adliye önünde olsun çünkü ben adalet gelmeyene kadar buradan gitmeyeceğim diyor."

'KATLİAMI YAPANLAR CEZA ALINCAYA KADAR NÖBETİMİZ SÜRECEK'

Şenyaşar dava dosyalarında yer alan delileri ve katliam dönemi yapılan açıklamaları hatırlatarak, "Dönemim Urfa Valisi Abdullah Erin, olayın bir terör olayı olmadığını açıkladı. Açıklamaları hala valilik sitesinde duruyor. Emniyet Genel Müdürlüğünün raporu var elimizde. Ailemizin 30 yıllık geçmişini araştırdılar. Ailenin telefon kayıtları incelendi. Hiçbir şey çıkmadı. Dönemin Tarım Bakanı Eşref Fakıbaba da milletvekilini baz alarak açıklama yapmıştı. Sonra çıkıp bizden özür diledi. Yaptığı açıklamadan pişman olduğunu söyledi" ifadelerini kullandı.

Katliamı gerçekleştirenlerin devletin silahları ile bunu yaptıklarını iddia eden Şenyaşar, aile ferlerinin de devlet kurumunda katledildiğine dikkat çekti.

Şenyaşar, "Bugün adalet nöbetimizi 500'üncü gününde. Türkiye'nin dört bir yanında anneler, adalet talebi için gözyaşı döküyor. Adliye önündeki nöbetimiz adalet yerine gelinceye, Fadıl Şenyaşar serbest bırakılıncaya ve bu katliamı yapanlar ceza alıncaya kadar nöbetimiz sürecektir" dedi.

'BU ADLİYE, BU KADAR İÇLER ACISI BİR DURUMA TANIKLIK ETMEMİŞTİR'

Son olarak konuşan HDP Milletvekili Ömer Öcalan, "Bu adliye her halde bu kadar içler acısı bir duruma hiç tanıklık etmemiştir. Ülkenin her tarafında bugün adalet nöbetleri var. Sadece ülkeye değil ülke dışına da bu adaletsizliği taşıdılar. Güç sarhoşluğu yaşıyorlar. Burada bir düşman hukuku uygulanıyor" şeklinde konuştu.

"Bunun sonu felakettir. Bir vekil yakını bir işyerini basarak insan öldürüyor. Bu ülkenin yasasından ne beklersiniz? Yasaları mecliste milletvekilleri çıkarıyor. Ama vekiller gangsterlik yapıyor" diyen Öcalan şöyle devam etti:

"Tarih Şenyaşarların tarihidir. Burada durmak adaletin insan haklarının hak ve hukukun da yanında yer almaktır. Bugüne kadar bu nöbeti kriminalize etmek için her şeyi yaptılar ama başaramadılar. Adalet betonlara gömülse de çıkaracağız. 500 değil 5 bininci gün gelse yine burada olmaya devam edeceğiz. Ne bir milim gerisi ne de bir milim ötesindeyiz. Tam da buradayız, ailenin durduğu yerdeyiz. Zaman bu zamandır. Bu gemiyi limana hep birlikte getireceğiz."